Cinayetten sonra değerlendirme yapan uluslar arası basın örgütleri Dünya Gazeteciler Derneği ( AMJ), Uluslar arası Basın Enstitüsü (İPİ) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütleri, 2003'ün "kara bir yıl" olduğu konusunda hemfikirler.
RSF : "Demokratik ülkeler bile özenli değil"
RSF Genel Sekreteri Robert Ménard'a göre, "2003, diğer yıllardan daha da kötü bir yıl".
Medya sosyoloğu Jean-Marie Charon, Afganistan ve Irak savaşlarından beri, "batılı ordular, iliştirilmemiş gazetecilerle nasıl bir ilişki geliştireceklerini bilmiyorlar. Bu da şiddet ilişkisini getiriyor" dedi.
RSF Genel Sekreteri Robert Ménard, 2003'teki bu durumu, "Demokratik ülkelerin bile gazetecilere karşı artık özenli davranmamaları"na bağlıyor. Ménard, "Irak'ta 5 gazeteci, oraya demokrasi götürmeye giden ABD'li askerlerce öldürüldü" dedi.
Le Monde gazetesinde yer verilen habere göre Ménard, duruma ilişkin tespitlerini şöyle sürdürdü :
* ABD, gazeteciyi bir sivil olarak gören Cenevre Sözleşmesi'ne ters davrandı. Filistin Oteli'ne yapılan ve iki gazetenin öldüğü saldırıyı bir düşünün.
* Devletlerin dışında, başka medya düşmanları da var : Rusya'da mafya, Kolombiya'da gerillalar buna örnek.
Geçmişe göre savaş alanlarında daha çok gazetecinin görev yaptığına dikkat çeken Robert Ménard, bu gazetecilerden bazılarının ne deneyimi var ne de önlem aldığını söylüyor.
Ménard, medya kuruluşlarının çekinmeden personelini tehlikeli bölgelerde görevlendirmesini eleştirerek, "Son on yılda öldürülen 540 gazeteciden yarısı savaş ortamında can verdi" dedi.
Eveno : "Eleştirilen gazeteci riske giriyor"
Tarihçi Patrick Eveno, "Daha çok savaş olduğu gibi, daha çok sayıda gazeteci bu savaşlarda görev yapmak istiyor ve kaza kurşunu riskine bile ortak oluyor" diyor.
Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana gazetecilği değerlendiren Eveno, iliştirilen gazetecilerin "aslında pek de bir şey göremediklerini" belirtiyor.
Gazetecilerin "görev yaptıkları yere göre sonuç alamamakla" suçlandıklarına dikkat çeken Eveno, gazetecinin "daha da çok çalışarak daha başarılı olmaya çalıştıklarını ve daha büyük tehlikeleri göğüslemeye kalkıştıklarını" belirtiyor. Oysa, "Düşman nerede bilinmez".
Charon : "Bilgisizlik şiddet ilişkisi yaratıyor"
Medya sosyoloğu Jean-Marie Charon, Afganistan ve Irak savaşlarından beri, "Batılı ordular, iliştirilmemiş gazetecilerle nasıl bir ilişki geliştireceklerini bilmiyorlar. Bu da şiddet ilişkisini getiriyor. Zaten Irak'ta sindirmenin gün geçtikçe güç kazandığını gösteriyor" dedi.
AMJ Genel Müdürü Timothy Balding, "Savaş dışında da bir çok ülkede, basına karşı suçlar, özellikle de cinayetler, cezasız bırakılıyor. Bazı ülkelerde gazeteci öldürmek neredeyse kabul edilebilir bir şey" diyerek tepki gösteriyor.
Rakam farklı, tespit bir: "Kara bir yıl"
AMJ ve İPİ' ye göre, 2003'te 50'den fazla basın çalışanı öldürüldü. Irak'taki savaşta 18 gazetecinin can verdiğini bildiren AMJ'ye göre, 2003'te gazeteci Jean Helene ile birlikte 52 gazeteci öldürüldü. Bu rakam 2002'de 46 idi. Irak dışında 7 gazetecinin can verdiği Kolombiya ile 6'sinin öldürüldüğü Filipinler, basın için en tehlikeli ülkelerden.
İPİ'ye göre ise bu rakam 53. 1997'den bu yana 350 gazetecinin öldürüldüğüne dikkat çeken bu örgüt ise, bu tarihten itibaren her ay ortalama 5 gazetecinin öldürülegeldiğine dikkat çekiyor.
RSF'nin sayım tekniği farklı
Daha değişik bir sayım yöntemi benimseyen RSF ise, görev başında kaza veya doğal ölümle can veren gazetecileri hesaba katmıyor. Örgüte göre, 2003'te 30 gazeteci öldürüldü. Diğer kuruluşların verdiği rakamlarla farklılık gösterse de RSF'nin verdiği sayısı da bir önceki yıla (25) göre artış gösteriyor.
Ayrıca, RSF, dünya cezaevlerinde 129 gazetecinin meslekleri nedeniyle hapiste bulunduğu bildirdi.