Bu kuruluşlarda, basın çalışanlarına kıdem tazminatının daha düşük ödenmesi amacıyla biri bordro, diğeri de telif ödemesi şeklinde ikili bir sözleşmenin imzalatılması gündeme gelmiştir. Bunun yanı sıra "Fikir ve Sanat Eserleri" başlığı ile yer alan telif sözleşmesinde, sözleşme hükümlerine aykırı davranılması halinde gazetecinin cezai şart olarak 5 veya 10 bin ABD doları ödemesi öngörülmüştür.
Gazetecilerin tepkisi üzerine 10 bin ABD Doları şeklindeki cezai şart, iki net maaş tutarına indirilmiştir. Ancak kıdem tazminatını düşük tutmayı amaçlayan ikili sözleşme ve işverence sözleşmede yapılacak değişikliklerin gazeteci tarafından önceden kabulü gibi maddeler eski biçimiyle korunmuştur. Gazeteciler, işten çıkarılma endişesiyle bu sözleşmeleri imzalamak durumunda kalmışlardır.
Özellikle Doğan Medya Grubu'ndaki bu uygulamanın yanı sıra yine aynı grupta bireysel sözleşmelere ek olarak Doğan Medya Grubu İş Sözleşmesi Genel Şartları adı altında bir genel sözleşmenin de gazeteciler tarafından kabulü öngörülmüştür. Bireysel sözleşmenin eki olan ve gazeteci tarafından uyulması öngörülen Doğan Medya Grubu Sözleşmesinde, Basın İş Kanunu'na aykırı maddeler bulunmaktadır.
Örneğin peşin ücret alan bir gazetecinin işten çıkarılması halinde peşin aldığı ücretin işlenmemiş kısmını iadeye mecbur olmadığı yasanın 14. maddesinde açıkça belirtilmesine rağmen genel sözleşmede bu hüküm geçersiz kılınmak istenmektedir.
Yine Basın İş Kanunu'nda kadın gazeteciye sağlanan doğum izin hakkının, yasada yer almayan şartlara tabi kılınarak kısıtlanması öngörülmektedir. Şöyle ki; medya grubunun genel sözleşmesinde, "hamileliğin yedinci ayında başlamak ve doğumu izleyen ikinci ayın sonuna kadar sürmek üzere ücretli doğum izni, iznin bitmesini takiben görevlerine geri dönmeleri koşuluyla verilir" denmektedir. Oysa Basın İş Kanunu'nun 16. maddesinde böyle bir koşul yoktur.
Ayrıca bu genel sözleşmede, işten çıkarmayı kolaylaştıran, iş güvencesiyle ilgili yasanın genel gerekçesine uymayan hükümler de söz konusudur. Genel sözleşmenin fesih ile ilgili maddesinde, "Şirketin ilkelerine uymaması veya meslektaşlarına ya da şirket yetkililerine küçük düşürücü sözler sarf etmesi" gibi hallerde gazetecinin geçerli bir sebeple işten çıkarılmasını öngören sübjektif hükümler bulunmaktadır.
Oysa Basın İş Kanunu da bağlayıcı olan işten çıkarma ile ilgili 4857 sayılı İş Kanunu'nun 19. maddesinin gerekçesinde aynen şöyle denilmektedir:
"Geçerli fesih için söz konusu olabilecek sebepler, işçinin iş görme borcunu kendisinden kaynaklanan veya işyerinden kaynaklanan sebeplerle ciddi bir biçimde olumsuz etkileyen ve iş görme borcunu gerektiği şekilde yerine getirmesine olanak vermeyen sebepler olabilecektir... İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerindeki üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılmaz."
Görüldüğü gibi Doğan Medya Grubu İş Sözleşmesi Genel Şartları'nda hem Basın İş Kanunu'na, hem de 4857 sayılı İş Kanunu'na aykırı sayılabilecek hükümler söz konusudur. Hukukun temel kuralı şudur: Sözleşmeler, yönetmelikler, kanunlara aykırı olamaz. Gazetecilere ve ilgili tarafların dikkatlerine sunulur... (EÖ/BB)