Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "işçi memur ayrımının ortadan kaldırılması ve tüm çalışanlara grev ve lokavt hakkı tanınması" önerisine Kocaeli Üniversitesi'nden sendika uzmanı Aziz Çelik tepki gösterdi.
bianet'in sorularını yanıtlayan Çelik, itirazını üç ana başlıkta sıraladı:
- Uluslararası literatürde sendika hakkı, sendika kurma, toplu pazarlık ve toplu eylem haklarını içeren bir bütün olarak ele alınır. İşçi - memur ayrımı yapılmaksızın tüm çalışanları kapsar.
- Lokavt bir hak olarak değil işveren uygulaması olarak anılır.
- Kamu görevlileriyle işçiler arasındaki ayrımın ortadan kaldırılması ve bütün çalışanların ortak bir kolektif haklar yasasına tabi olması, bizim de savunduğumuz bir uygulama. Ancak hükümet, bunu yaparken devlet memurlarının iş güvencesini ortadan kaldırmak istiyor. 'İş güvencenizi kaldıralım, sendika hakkınızı verelim' deniyor. Bu, uluslararası standartlara aykırı bir söylem.
"Başbakan, Anayasa'ya ilişkin eleştirileri bertaraf etmek istiyor"
12 Eylül'de referanduma sunulacak anayasa değişikliği paketinde memurlara toplu sözleşme hakkı tanındığını ancak grev hakkından söz edilmediğini anımsatan Çelik, Başbakan Erdoğan'ın anayasaya ilişkin eleştirileri bertaraf etmek adına böyle bir söylem geliştirdiğini savundu.
Çelik, şu noktalara dikkat çekti:
- Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) belgelerinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde, Avrupa Sosyal Şartı'nda ve Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmelerinde "lokavt"tan söz edilmez. Batı Avrupa'da hiçbir anayasada lokavt ibaresi yer almıyor.
- Grev ve toplu sözleşme ile lokavtı denkleştirmek, uluslararası uygulamalara aykırı.
- Kolektif haklar çalışanlara özgü haklardır. İşverenlerin iktisadi gücü vardır, çalışanlar ise kendilerini korumak için bu haklara sahiptirler.
Sendikal hakların kullanımı açısından uluslararası standartlar
- Farklı ülkelerde, memurlarla işçilerin ortak yasaya bağlı olduğu rejimler gibi iş hukuku ve idare hukuku ayrımının olduğu rejimler de var. Ancak sendikal haklar açısından, devlet memurları hukukuna tabi çalışmakla iş hukukuna tabi çalışmak fark yaratmıyor.- ILO'nun Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 Sayılı Sözleşmesi'nde, "hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün çalışanların" sendikal haklardan yararlanması ilkesi benimseniyor.
- ILO'nun Sendika Özgürlüğü Komitesi'nin değerlendirmesi de çalışanların mesleklerine, statülerine bakılmaksızın sendikal haklardan yararlanmalarını esas alıyor.
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Türkiye'ye ilişkin kararlarında da kamu memurlarının sendikal haklarının tanınması öngörülüyor.
- Batı Avrupa ülkelerinde, devlet memurları sendika hakkı kapsamında grev hakkına da sahip. Grev hakkı, işçi ya da kamu görevlileri olsun, ancak iki grup çalışan için kısıtlanabiliyor. Bunlardan birincisi, devlet adına yetki - iktidar kullanan üst düzey kamu görevlileri ikinci grup ise aksaması devleti ortadan kaldıracak hizmetleri yerine getirenler. (BB)