Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Yunus Emre Enstitüsü’nün düzenlediği Uluslararası Türkçe Yaz Okulu Kapanış Töreni’nde Türkçe üzerine konuştu.
Sosyal medya dilinin Türkçe’yi olumsuz etkilediğini ifade eden Yıldırım, “Kültür emperyalizmine karşı en güçlü savunma, öncelikli olarak ana dilimizi korumaktan geçiyor” yorumunu yaptı.
Başbakan Yıldırım, konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Kültür ve eğitim diplomasisi”
“Daha önceki yıllarda yeterince varlık gösteremediğimiz kültür ve eğitim diplomasisi alanına son yıllarda büyük önem verdik.
“Türkiye uzun yıllar boyunca komşularıyla, medeniyet coğrafyasındaki kardeşleriyle dünyanın farklı bölgelerine yayılmış, sayıları 100 milyonları bulan soydaşlarıyla gerektiği kadar, olması gereken ilişkiyi maalesef kuramadı.
“Kendi değerlerine yabancı, hatta düşman bir zihniyet ülkemizi ekonomik, ticari, askeri ve kültürel olarak tek bir merkeze mahkum etmeye çalıştı.”
“Ne Doğu’yu ne Batı’yı ihmal…”
“Türkiye ne zaman yeni bir arayış içine girse bazı çevreler tarafından irtica fobisiyle hortlatılmış eksen kayması gibi tartışmaları devreye sokmuşlardır ama biz bu bel altı vuruşlara asla itibar etmedik, itibar suikastına boyun eğmedik.
“Ülkemizin istikbalini hedef alan bu saldırıların her birini de birer birer boşa çıkardık. Biz doğuya bakınca sorun ve bataklık, batıya bakınca refah ve uygarlık gören bir anlayışa da teslim olmadık.
“Çünkü Selçuklu ve Osmanlı'nın bakiyesi üzerine kurulan cumhuriyetimiz ne doğuyu ne de batıyı ihmal etme lüksüne sahip değildir.
“Milletimizin değerleri ve hassasiyetleri”
“Ülkemizin dış politika değerlerine ödün vermeden, tarihimizle, coğrafi konumumuzla kültürel derinliğimizle mütenasip şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
“Bizim için şu veya bu kuruluşun çıkarı değil ülkemizin içinde bulunduğu dostluk ikliminin önemi her şeyden önce gelir. Politikalarımızın odak noktası da milletimizin değerleri ve hassasiyetleridir.”
“Artık ‘Dur’ deme zamanı gelmiştir”
Başbakan Yıldırım, Türkçe’yle ilgili de şu değerlendirmede bulundu:
“Dilimizi korumak, geliştirmek ve zenginleştirmek için verdiğimiz kavga aynı zamanda bir beka mücadelesidir. Kültür emperyalizmine karşı en güçlü savunma, öncelikli olarak ana dilimizi korumaktan geçiyor.
“Son dönemlerde sosyal medya aracılığıyla genç kuşaklar arasında giderek yaygınlaşan ve dilimizi tahrip anlamına gelen uygulamalar konusunda dikkatli olmanızı tavsiye ediyorum.
“Ne yazık ki sosyal medya dili, gençlerimiz arasında geçerli bir yazı diline, iletişim diline dönüşüyor. Anlamsız kısaltmalar, aralara serpiştirilen yabancı kelimeler, bozuk cümleler giderek sıradan hale geliyor.
“Dilimizi kısırlaştıran, nesiller arasındaki iletişimi yok eden, Türkçe'den ziyade nevzuhur bir kuş dilini andıran bu çürümeye artık 'dur' deme zamanı gelmiştir.
Başbakan Yıldırım, Ankara’da Cebeci Ortaokulu’ndaki 2016-2017 eğitim-öğretim yılı dönem sonu karne dağıtım törenine katılmış, girdiği sınıfta akıllı tahtaya yazı yazmak istemişti. Yıldırım’ın yazım hatalarını Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz düzeltmişti.
“Bu bilinci gençlere aşılamamız gerekiyor”
“Milli bir seferberlik ruhuyla çalışarak, gençlere sözün, dilin, asırlık tecrübelerin taşıyıcısı olan kelime ve kavramların değerini en iyi şekilde anlatmak gerekir.
“Türkçe'nin bu topraklarda kök bulmasında ve yaşamasında büyük emeği olan Yunus Emre'nin dediği gibi 'Sözünü bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz, sözünü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz. Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı, söz ola ağulu aşı bal ile yağ ede bir söz'.
“Evet, işte bu bilinci herkese özellikle de gençlerimize anlatmamız, aşılamamız gerekiyor.” (AS)