Hükümetin elinde iddiaları incelemek için etkin araçlar olduğunu ama kullanmaktan imtina ettiğini söyleyen Prof. Dr. Mithat Sancar, Genelkurmay'da hazırlandığı öne sürülen "İrticayla mücadele planı"nı yargıya taşıyan Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AKP) eleştirdi:
"Öncelikle yapılması gereken Meclis'i harekete geçirmek. Meclis'te konuyla ilgili araştırma isteyebilirdi. Oysa dikkat çekici bir biçimde Meclis'i sorunun dışında tutuyor. Eğer bu demokrasiye karşı bir komploysa Meclis'in devrede olması gerekiyordu. En azından genel bir görüşme yapılabilirdi."
Sancar, "Genelkurmay'ın konuyla ilgili objektif bir soruşturma yapamayacağı" görüşünde.
AKP, Taraf gazetesinin gündeme getirdiği ve Ergenekon şüphelilerinden Dursun Çiçek'de bulunan belgede bahsedilen iddialar hakkında savcılığa başvurmuş; başbakan Genelkurmay Başkanı'yla görüşmüş fakat bir açıklama yapılmamıştı.
"Teftiş kurulu çalışsın"
Sancar, Erdoğan'ın başbakanlığa bağlı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nı (TKB) devreye sokabileceğini belirtiyor:
"Kanunda açıkça diyor ki; TKB'nin tüm kamu kurum ve kuruluşlarında inceleme, araştırma, soruşturma ve teftiş yapma ya da yaptırma yetkisine sahip."
"Devlet Denetleme Kurumu'ysa Cumhurbaşkanlığına bağlı. DDK'nın yetkilerini düzenleyen Anayasa'nın 108. maddesi açıkça Türk Silahlı Kuvvetler'i (TSK) kurumun yetki alanının dışında bırakıyor. Anayasaya göre DDK'nin TSK'yi denetleme yetkisi yok."
Anayasanın 117. maddesine göre Genelkurmay'ın Başbakan'a karşı sorumlu olduğunu hatırlatan Sancar, "bu nedenle" diyor, "Başbakan kendine bağlı kurumlarda yaptığı tüm araştırma, inceleme, soruşturma ve teftişi burada da yapmak zorunda."
"TSK'nin de kamu kuruluşu olduğu ve genel idarenin yer aldığı gerçeğinden hareketle Anayasa'nın bu maddesi bu durumda devreye sokulabilir. Buna kanunen bir engel yok ama bu imkanın kullanılmamasının nedeni TSK'nin hala bir tabu olması."
"Hükümet TSK'yle ilişkisinin gerilmesinden korkuyor"
"Bunun aksinin iddia edilmesinin mantıklı olmadığını, hukuk devletinin usullerini serinkanlılık ve objektiflikle devreye sokmak Türkiye'nin bu sorunda ciddi bir mesafe almasını sağlayacağını" ifade eden Sancar, hükümetin anayasanın kendisine verdiği imkanları neden devreye sokmadığını şöyle yorumluyor:
"Hükümetin ya da sivil otoritenin TSK'yi araştırması ya da incelemesi olmamış bir şey. Böyle bir hamleye neden yanaşılmadığı tartışılmaya değer. Burada TSK ya da Genelkurmay Başkanlığıyla bir uzlaşma sağlayıp sorunu oradan çözmeye çalışıyorlar. Çözmekten kastım meseleyi aydınlatmak değil, her iki tarafın rencide olmayacağı bir noktaya taşımak. Zaten hükümet bu tür tavırlara çokça girdi. Şemdinli olayıyla başlayan süreç belirgin olarak uzlaşma aracıydı.
"Hükümetin Genelkurmay'ın tepkisinden de ya da ilişkileri gereceğinden çekiniyor olabileceğini" söyleyen Sancar, "hiç birinin makul ve kabul edilebilir bir gerekçeler olmadığını" vurguluyor.
Sancar "Genelkurmay'ın konuyla ilgili açıklamalarını da inandırıcı bulmadığını" söylüyor:
"Kendi iç sistemlerinde idari araştırma yapıyor olabilirler. Askeri yargıyı devreye soktuklarını söylüyorlar. zaten yapılabilecek şey de yargısal işlemler. Ama bana inandırıcı ve ikna edici gelmiyor bu açıklamalar. Bir çok soru işareti var. Neden askeri yargının kontrolünde olmasında ısrar ediyorlar anlamıyorum. Zira bağımsız olacağı şüpheli. Çünkü askeri savcılar hiyerarşik bir düzen içinde yer alıyorlar ve bu nedenle sağlıklı bir karar vermelerini beklememeliyiz."(BÇ)