Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde düzenlenen Çözüm Süreci, Akil İnsanlar Heyeti İstişare Toplantısı’nı 18:10’da yaptığı konuşmayla açtı.
Toplantıya, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Bekir Bozdağ ve Beşir Atalay, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan da katıldı.
Erdoğan, açılış konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Heyeti oluştururken zorlu bir süreç yaşadık. Geniş bir havuz oluşturduk. Temsil kabiliyeti yüksek kanaat önderliği yüksek geniş bir liste belirledik ancak sayıyı sınırlı tutmak gibi zorunluluğumuz da vardı.”
“Çok farklı kesimlerden farklı düşünceleri temsil edenleri barındıran bir liste oluşturmaya gayret ettik. Ortak payda, kan kaybına yol açan bir meseleyi dert edinmeleridir. Bu heyetin içinde ya da dışında söyleyecek sözü önerisi eleştirisi olan varsa dikkatle dinliyoruz, dinlemeye devam edeceğiz.”
“76 milyona kulak verebilmek için bugüne kadar nasıl hassasiyetle çalıştıysak bundan sonra da aynı kucaklayıcı, hassas tavırla çalışmaya devam edeceğiz.”
“Milletimizin, medyanın, sivil toplumun ve farklı kesimlerin katkı ve eleştirileriyle süreci ilerlettik. Demokratik mutabakatla hareket ettik.”
“Bugün bu salonda oluşan heyet çok farklı kesimleri temsil ediyor, burada bulunan herkes sorununu acilen çözülmesini kabul ediyor. Ortak paydamız budur.”
“Türkiye’nin can yakıcı bir meselesinde çözümün uzağında kalmanın hiçbir bahanesi olamaz. Herkes fikir dünyasına göre farklı perspektifler ortaya koyabilir.”
“Buradakiler sadece akil değil, idealisttir, barışseverdir, cesurdur. Bu tablo milletimizi umutlandırmıştır. Çözümün değil sorunun parçası olanların eleştirileri bizim kararlılığımızı, umudumuzu zayıflatmaz. Kanı durdurmak için, Türkiye’yi birinci sınıf demokrasi yapmak için birlikte çalışmak gayretindeyiz.”
“Aynı samimi niyetlerle toplumu sağlıklı şekilde bilgilendirmek durumundayız.”
“Bu yapıdaki çalışmalar izlenecek yol bugünkü istişarelerden sonra çok daha net bir zemine kavuşacak."
“Türkiye terör ve şiddet sebebiyle 40 bine yakın insanını toprağa verdi. Bu sorun toplumsal bütünlüğümüz, huzur ve esenliğin yanında bölgesel hedefimizi, 1923 hedefimizi, güven ve istikrarı da riske atıyor."
“Çözümsüzlüğü çözüm görenlerin anlamadığı bu yaklaşımın sürdürebilir olamadığı.Çözüme karşı olan önerisi ölümlerin devam etmesi, Türkiye’nin kan kaybını sürdürmesi. Ülkemize ve milletimize bu fatura ödetmek istemiyouz."
“AKP’yi kurarken teröre ilişkin görüş ve çözüm önerilerimizi programımızda ifade tetik. O anadan itibaren bu meseleyi çözmek, enerjimizi bu meseleye değil büyüme, kalkınma, daha fazla demokrasiye vermek için gayret ettik."
“Tüm süreçte yalnız olduk. Birikimi olduğu halde elini taş at koymayanları maruz görmemiz mümkün değil."
“Bir ülkede demokrasi açığı, hukuk açığı varsa o ülkede her alandaki sorunlar birbirini besleyerek derinleşiyor. Tek tipçi, reddiyeci bakış açısı, devlet, zihniyet varsa orada karmaşa çatışma eksik olmuyor.
“Terörü sadece silahlı saldırı, sindirme hareketi olarak gören varsa, ciddi şekilde yanılıyor. Terör ekonomik, diplomatik, sosyal, siyasal, psikolojik boyutu olan mesele. Terör toplum mühendislerine bir taşeron haline dönüşmüştür. 29 yıl boyunca kısmen bu noktalarda başarı sağladı. Ekonomiye, sosyal yapıya, psikolojik yapıya zarar verdi. Bu boyutları göz önünde bulundurmalı."
“Silaha, teröre, bölücü anlayışa sarılanlar ne kadar suçluysa başta Diyarbakır Cezaevi olmak üzere insanlık dışı muamele, işkenceyle o örgütün kurulmasına çanak tutanlar suçlu."
“Hükümetin, siyasetçilerin yapabilecekleri belli. Psikolojik havayı, sosyal dokuyu terörden arındırmak için herkes sorumluluğu üstlenmeli. Farklılıkları reddeden ötekileştiren anlayış bizimle birlikte yerle bir oldu. Ama sadece hükümetin, devletin adım atması yetmiyor. Şimdi topyekun kucaklaşma zamanı. Hesaplaşmanın değil helalleşmenin zamanı."
“Ortak geçmişimizi göremeyenler ortak geleceğimizi de anlayamazlar."
“Hepimiz aynı zulmü iliklerimize kadar yaşadık. Etnik kökenlerimiz, mezheplerimiz farklı olabiliyor, zulmün derecesi farklı olabiliyor. Hepimizin kitapları yasaklandı, hepimizin varlığı inkar edildi. Hepimizin dili, kelimeleri sakıncalı ilan edildi, asimilasyona tabi tutuldu.”
“Türkiye’yi özüyle buluşturma gayretindeyiz. Yasaklar kısıtlamalar olmasın. Bu, cumhuriyetin, kardeşliğin güçlenmesi, birliğin ve beraberliğin güçlendirilmesidir. Bu, demokrasimizi yükseltecek yegâne yöntemdir.”
“Türkiye ileri demokrasiye ulaşmak için hayati adımlar attı. Acılardan ders çıkaracağız, tehditlere karşı uyanık olacağız. Karşılıklı güven üzerine inşa edeceğiz. Çözüm süreci, karşılıklı güveni tesis etme, kardeşlik hukukunu tesis etme sürecidir. Silahı aradan çıkarıp siyaseti öne alma sürecidir.” (AS/BK)