* Fotoğraf: Nilay Vardar
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, yüksek katlı binalar dikilmemesi yönündeki uyarıları devam ederken konuyu uzmanlarına sorduk.
Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, her yerde "kentsel dönüşüm yapacağım" deyip bir yandan da "emsali arttırmayacağız" demenin rüya satmak anlamına geldiğini söyledi.
Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nden Doç. Dr. Asuman Türkün yerel seçimler öncesinde bunun bir koza dönüşmesinden endişeli.
Başbakan bir haftadır yaptığı açıklamalarda, plan notlarıyla oynayıp emsal bedellerini 6,7'ye çıkaran belediyeleri uyararak "3 emsal azami ilkemiz olmalıdır" dedi. Ayrıca beş katın üzerine çıkılmamasını, fevkalade bir durum dışında gökdelen dikilmemesini söyledi ve "İnsanoğlu toprağa yakın yaşamalı. Çocuklarımızın rahat inip çıkabileceği konutlar inşa etmeliyiz" diye ekledi.
Bir arazide yapılabilecek en fazla inşaat alanı miktarını belirleyen emsal değerlerindeki artışlar, kat bazında artıyorsa tarihi şehrin silüetini bozuyor, taban bazında artıyorsa boş alanların azalmasını neden oluyor.
Son 10 yılda Kadıköy’de emsal değeri 2,14’ten 4,5’e, Kartal’da 1,5-2’den 3’e, Zeytinburnu’nda 2’den 4’e, Esenyurt’ta ise 2,5’ten 7-8’e kadar çıktı.
Kamu kaynakları olmadan dönüşüm olmaz
Tayfun Kahraman (Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı): Başbakan'ın konuşmaları çelişkili. Bir yandan kentsel dönüşümün imar artışları ile birlikte olacağını söylüyor bir yandan da emsal artışlarına eleştiri var. Kentsel dönüşümde bugüne kadar yapılan projelerde İstanbul Fikirtepe, Ankara Dikmen'de çok yüksek katlarla yapıldı. Dönüşüm değil katliamdı.
Başbakan'ın hem emsal artışı olmaz hem de her yerde dönüşüm olur söylemi bir rüya satmaktır. En başından beri söylüyoruz kentsel dönüşüm istiyorsanız kamunun kaynakları işin içinde olmalı. Bu piyasa koşullarına bırakılamaz.
Bunun yanında yüksek yapılar yapılmaz diye bir şey yok. Mesela Hong Kong ve Singapur'da yüksek yapı dışında bir şans yok; çok daracık bir ülkede yükselmek zorundalar. Onların çareleri bu.
Ancak Türkiye ve İstanbul özelinde farklı alternatifler olabilir. Mesela tarihi silueti etkilemeyecek alanlarda yüksek yapılaşmaya gidilebilir. Ataşehir buna örnekti ancak bu da abartıldı. Ancak bugüne kadar hep kent merkezinde yüksek yapılar yükseldi. Bu da yanında bir sürü altyapı sorunu da getirdi. Yüksek yapılaşmaya karar vermek için üst ölçekli çevre düzeni planı oluşturmalı ona göre karar verilmeli.
Seçim öncesi "emsal" kozu mu?
Doç. Dr. Asuman Türkün (Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü): Başbakan'ın açıklamasını arkasında ne gelecek diye durup beklemek lazım. Yurtdışından çok mu tepki alındı, uyarı mı geldi? Acaba yerel seçimler öncesinde bu bir koz olarak mı kullanılacak, bilemiyorum. Yani eskiden seçim öncesinde "sana şu kadar sana bu kadar" diye belediyelerin kat çıkmasına izin verilirdi. Şimdi de öyle mi olacak? Bazı yerlere yüksek bazı yerlere düşük emsal mi verilecek?
Bugüne kadar TOKİ'ler hep 13-14 katlı binalar yaptı. Şimdi bütün projeler durdurulacak mı? Aslında üç emsal değeri de oldukça yüksektir. Ancak dönüşüm projelerinde kamu desteği olmadığı için genelde küçülmeye gidiliyor ve aradaki fark vatandaştan isteniyor. Orta halli kesimlerin bunu karşılama ihtimali var. Ancak özellikle gecekondu bölgelerindeki yoksul kesimler ya büyük bir borca giriyor ya da evini terk edip yine borçlanarak şehrin dışına çıkmak zorunda kalıyor. (NV)