Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasında devam eden "Dersim olayları" tartışmasında dört belge açıkladı.
Erdoğan, "Dersim olayları" için asıl özür dilemesi gerekenin CHP olduğunu ama "böyle bir literatür varsa" kendisinin özür dileyeceğini söyleyerek devlet adına özür diledi.
Erdoğan, "Devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorum" dedi.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, gösterdiği dört belgeyi okudu.
1. Belge
"Dersim'de hareket eden her şey katlediliyor"
"1935 yılında bir kanun çıkarılıyor. Kanun'un adı: Tunç-eli vilayetinin idaresi hakkında kanun. Kanun'un ilk maddesinde şu belirtiliyor:
Madde 1: Tunç-eli vilayetine, ordu ile irtibatı baki kalmak ve rütbesinin salahiyetini haiz bulunmak üzere kor komutan rütbesinde bir zat vali ve kumandan olarak seçilir.
Sonra, bu vali ve kumandana yasada çok enteresan haklar tanınıyor.
Mesela vali ve kumandan gerek görürse, aileleri bir yerden bir yere göç ettirebilir. Mesela, idam hükümlerinin vali ve kumandan tarafından teciline lüzum görülmezse, hemen infaz yapılır. Mesela ceza mahkemelerinde verilen kararların temyizine gerek yoktur.
İşte bu kanunun ardından, hazırlıklar yapılıyor, 1937,1938 ve 1939 yıllarında Dersim'de maalesef büyük bir dram yaşanıyor.
Havadan, karadan, toplarla, hatta gaz bombalarıyla, Dersim'de hareket eden her şey, çocuklar, kadınlar katlediliyor.
Dersim olayları sırasında orada asker olan Muhsin Batur, anılarında aynen şu ifadeyi kullanıyor: 'Günlerden bir gün emir geldi. Tren yoluyla Elazığ'a vardık. Oradan da ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik. İki aya yakın Dersim'de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum.
Üstad Necip Fazıl, Dersim'deki facianın tarihte bir benzerinin olmadığını ifade ediyor.
Babalarını arayan ve yanına gitmek istediklerini söyleyen iki masum çocuk Hozat kaymakamı tarafından süngületilerek babalarının yanına gönderiliyor.
Kendisinin öğretmen ve köy halkıyla alakasız bir şahıs olduğunu iddia ederek, alevler içinden fırlamak isteyen bir genç, kalasla alevlerin içine itiliyor ve karşısında da sigara içiliyor.
Bir köy halkı, önce kurşunlanıyor, daha sonra buğday sapları üzerinde yakılıyor. Üstad, faciayı şu satırlarla anlatıyor.
'Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta. Merhamet sahiplerinden biri, birle on yaş arasında 20 kadar çocuğu alıp bir derenin içine saklamıştır. Vaziyet birden haber alınıyor. Çocukların öldürülmeleri emri veriliyor.
Fakat bu emri yerine getirebilecek kimse bulunamıyor. En katı yürekliler bile, böyle müdafaasız masumlara silah kullanamayacaklarını söylemeye mecbur kalıyorlar.
Nihayet kara suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 masumun işi bitiriliyor.
Murat suyunun, kandan kıpkızıl aktığını görenler olmuştur. Dersim vakasının en büyük mazlumlarından Seyit Rıza'nın hikâyesi ise ayrıca yürek burkucu.
Dönemin Malatya Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil, bir röportajda bunu şöyle anlatıyor.
'Son sözünü sorduk? Kırk liram var, oğluma verirsiniz dedi. Bu sırada Fındık Hafız asılıyordu. Asarken iki kez ip koptu. Seyit Rıza görmesin diye ben arabanın önünü kapattım. Fındık Hafız'ın idamı bitti. Seyit Rıza'yı meydana çıkardık. Soğuktu ve etrafta kimseler yoktu.
Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti: Evlad-ı kerbalayıkh, bi hatayıkh, ayıptır, zulümdür, cinayettir?
Evet değerli arkadaşlarım. Sayısı bugün dahi bilinmeyen, tahmin edilen binlerce insan, kadın ve çocuk katlediliyor, yuvalar yıkılıyor, binlerce insan batıya göç ettiriliyor, binlerce kız çocuğu evlatlık veriliyor."
2. Belge
"Ben özür diliyorum"
"Bir belgeyi sizlere göstermek istiyorum. 8 ağustos 1939 tarihli bir belge. Jandarma Umum Komutanlığından başvekâlet yüksek makamına gönderilmiş.
Dersim'e yapılan müdahalenin bilançosunu veriyor, kat'i netice alınıncaya kadar baskınların devam edeceğini bildiriyor. Ekte de bir cetvel var? Ölü, diri, teslim olanların rakamlarını gösteriyor.
1936, 1937, 1938 ve 1939'da, toplam 13 bin 806 kişinin öldürüldüğü bu belgede ifade ediliyor. Belgenin altındaki imza çok ilginç. Faik Öztrak, Dahiliye Vekili, yani İçişleri Bakanı.
Kılıçdaroğlu nereye kaçıyorsun? Bunlardan nasıl sıyrılacaksın? Ben mi özür dileyeceğim sen mi özür dileyeceksin?
Devlet adına özür dilemek gerekiyorsa böyle bir literatür varsa, ben özür dilerim, diliyorum.
Ancak CHP zihniyeti adına özür dilemesi gereken varsa, 'yeni CHP'nin Genel Başkanıyım' diyorsun."
Erdoğan, devlet adına özür dilemesinin ardından ayakta alkışlandı.
3. Belge
İmza: Reisicumhur İsmet İnönü
"Dersim'le ilgili bir başka belgeyi de bugün açıklıyorum. 23 Aralık 1938.
Atatürk'ün vefatından yaklaşık 1 ay sonra. İsmet İnönü Cumhurbaşkanı, Celal Bayar Başbakan. Bu bir kararname. Şöyle diyor:
'Tunceli'den garba nakillerine karar verilen cem'an 12 bin kişinin 11 bin 683 kişinin mürettep mahallerine sevk ve iskânları icra edilmiş ise de, muhtelif mahallerde aynı evsafı haiz ve sevke hazır bir vaziyette bulunan 514 şahıs ile birlikte yekûnu, kararnamelerle tespit edilen miktarı geçeceğinden dağlarda ve mağaralarda saklanmaları ve kış münasebeti ile barınamayarak dehaletleri umulanlarla beraber daha iki bin kişinin ilişik listede yazılı yerlere sevk ve iskânları, dâhiliye vekilliğinin teklifi üzerine icra vekilleri heyetinin toplantısında onanmıştır.'
İmza: Reisicumhur İsmet İnönü.
Tabii, alttaki imzalarda bir isim de bu arada dikkatimizi çekiyor. Nafia vekili, yani Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya. Ali Çetinkaya, İskilipli Atıf Hoca'yı düzmece bir mahkemeyle, "kararın infazına, şahitlerin sonra dinlenmesine" diyerek idam eden, kel ali lakaplı hâkim.
3 Mayıs'ta, CHP'li Yenimahalle Belediyesi, işte bu Ali Çetinkaya'nın ismini Ankara Yenimahalle'de bir parka verdi.
Biz, bunu hatırlattığımız zaman da, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu Afyonkarahisar'da, işte bu Ali Çetinkaya'ya sahip çıktı, onu bir kahraman olarak ilan etti.
Sizin kahramanlarınız buysa bu ülke biter. Bizim kahramanlarımızın arasında böyle yüzü kapkara olanlar yok.
İşte bu Dersim Belgesi'nin altında da Ali Çetinkaya'nın imzası var. Dersim'de operasyon hazırlıklarında da, işte CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nun sahip çıktığı bu Ali Çetinkaya'nın katkısı var. Bu da fotoğraflarla sabit."
4. Belge
"Sason bölgesinde temizlik"
"Bir başka belge. Dersim operasyonlarının hemen ardından, Sason'da yapılan temizlik ve takip operasyonlarının raporu.
Sason bölgesinde 384 kişinin öldürüldüğü, diri tutulan ve teslim olanların tamamının batıya göç ettirildiği ifade ediliyor.
Halen Sason yasak bölgesi içinde hiçbir ferdin kalmadığı, operasyonun da böylece sonlandırıldığı ifade ediliyor. 28 Eylül 1938. İmza: İçişleri Bakanı Şükrü Kaya."
"Dersim aydınlatılmayı bekleyen bir olaydır"
Erdoğan, belgeleri açıkladıktan sonra CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek,
"Dersim yakın tarihimizdeki en acı en trajik olaylardan biridir. Dersim aydınlatılmayı bekleyen bir olaydır. Bu kanlı eserin sahibi olan CHP'dir. CHP'nin Tunceli milletvekilleridir. Tunceli kökenli Genel Başkanı'dır. Tuncelili bir Genel Başkan tarihiyle yüzleşmek için CHP'ye fırsattır" dedi. (IC)