Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün Başbakanlık Binası’nda 11:00’de Demokratikleşme Paketi’ni açıklıyor. Açıklama eş zamanlı olarak İngilizce ve Arapça'ya çevriliyor ve TRT Şeş'ten Kürtçe'nin Kurmançi, Sorani ve Zazaca lehçelerinde yayınlanıyor. Erdoğan'ın konuşmaslından satır başları:
Bu paket son değil
Paketle Türkiye’nin istiklalini güçlendiriyor, özgürlük alanını genişletiyor, umudunu çoğaltıyor. Bu paket son da değil, şartlar değiştikçe yeni ihtiyaçlar ortaya çıkacaktır.
Türkiye demokrasi sürecindeki kesintiler nedeniyle ayağında prangalarla zincirlerle bugüne dek ulaşmıştır. Bu paket, Türkiye’yi bütün ağırlıklarından kurtarmayacak ancak nihai hedefe ulaşma noktasında bir adımdır, eşik noktasıdır.
Bugün açıklayacağımız reformlar bir son nokta değildir. Şartlar olgunlaştıkça siyaset bir sorun çözme yöntemi olarak güç kazandıkça yeni reformlar yeni hak ve özgürlükler yerini alacaktır.
Dirence rağmen reform yaptık
Çözüm, demokrasi, barış, hak ve özgürlükler kavramlarını dillerinden düşürmeyen siyasetçilerin nasıl bir direnç gösterdiğini gürdük. Siyasetin çözüm değil çözümsüzlük anlayışında geliştiği bir ortamda reform yapmak zordur. Biz bu dirence rağmen reform yaptık.
Anayasa’dan bürokrasiye, medyadan iş dünyasına, devlete sirayet eden çetelerden, darbe senaryolarına rağmen yolumuzdan dönmedik, değişim iradesinden geri adım atmadık. Tehditlere, terör eylemlerine rağmen boynumuzu eğmedik.
Meşru araçlarla siyaset
Türkiye’yi bu seviyeye taşıdık, büyük başarılar yaşadık. Demokratikleşme paketleri milletin yüzünü güldürür, darbecilerin uykusunu kaçırır. İleri demokrasiye doğru attığımız her adım mağdurları mutlu eder, tektipçi zihniyetleri rahatsız eder.
Bu bir son nokta değildir. Türkiye artık geri döndürülemez biçimde demokrasi istikametinde ilerlemektedir. Esas olan şiddetin, dışlandığı bir ortamda siyasetin meşru araçlarla dillendirilmesidir. Hiçbir şiddet gösterisi meşru bir hak talebinin yerini tutamaz.
Değişimin önündeki en büyük engel 27 Mayıs
Artık Türkiye'de vatandaşın ihtiyacına kulak tıkayan onu asimile eden, taleplerini reddeden bir devlet anlayışı yoktur. Makbul vatandaşa benzemeyenlere ülkeyi cehenneme haline getiren devlet anlayışı yok.
Meşruiyetin kaynağı millettir. Söz yetki ve karar atık milletindir. Türkiye'de demokrasiye çok partili sisteme sancılı bir sürecin sonucunda 1950'de geçildi. Türkiye her bakımdan tıkır tıkır işleyen saatken 1960 müdahalesiyle bu saatin zembereği kırıldı. Milletin ihtiyaçları, değerleri müdahaleyle ağır baskı altına alındı. O zamanın gölgesi Türkiye'nin üzerinde. 27 Mayıs yaşatılmak istenmektedir. Değişimin önündeki en büyük engel 27 Mayısın gölgesidir, yaşatılan o zihniyettir. Zembereği parçalandıysa da millet zamanın ruhunu kavramayı başardı.
Statüko ihtiyaçların önüne geçmeyecek
Bu paket açıklanırken o 27 Mayıs korkuları da canlanacak. Sarfedilen cümleleri de tahmin etmek güç değil. 11 yıl boyunca her reformla birlikte "Türkiye bölünüyor" iddiasını dile getirdiler; bunları bugün de aynı şekilde söyleyecekler. Yine değişimin karşısında duvar olmayı sürdürecekler. 11 yıl boyunca 27 Mayıs statükosunun milletin ihtiyaçlarının önüne geçmesine izin vermedik vermeyeceğiz.
Siyaseti korkutmak üzerine kuranlar değişimin önünde varlıklarını idame edemezler. Türkiye'nin bölünme, parçalanma diye bir meselesi aslı yok ama muhalefet diye bir sorunu vardır. Hiçbir proje üretemeyen yapılana karşı çıkan bir muhalefet anlayışıyla yoluna devam etmesi çok zor. Muhalefetin korku söylemini bir kenara bırakması lazım.
Paketten ölümsüzlük iksiri bekleyenler
Paketten insanoğluna ölümsüzlük iksiri bekleyenler irrasyonel bir beklentinin içindeler. Kuşkusuz hayalkırıklığına uğrayacaklardır
Bugüne dek taş üzerine taş koymayıp bizi taşa tutanlar bundan sonra da yapılanları küçük göstermeye çalışmayı sürdürecekler. Sorundan beslenenlerin ileri çözüm lafları etmeleri çözümsüzlüktür.
Biz yüzümüzü millete çevirdik. Sadece ve sadece milelimizin hissiyatını ölçü olarak alıyoruz.
Paket bir basamak
Bu paket acıların tedavisi, ölümlerin son bulması, akan kanın durması, akan gözyaşlarının dinmesi için çok önemli adımdır.
Bu paket istikamet çizmekte, kapı aralamaktadır. 11 yıl önce hayali dahi kurulamayan hak ve özgürlükleri getiren bir pakettir. Bu bir aşamadır, bir basamaktır. Büyük Türkiye istikametinde önemli safhadır.
Bu paket birilerinin dediği gibi dayatmanın eseri değildir. Bu paket müakerenin, pazarlığın eseri asla değildir. Demokrasi, hak ve özgürlükler müzakerenin, pazarlığın, dayatmaların konusu olamaz.
Paketteki sorunlar 30 yıllık
Paketi gizlenip saklandığı, kamuoyunda tartışılmadığı konusundaki eleştiriler temelsiz. Paketteki sorunlar çoğunluğu son 30 yılı olmak üzere cumhuriyet tarihimizce olan ve süren sorunlar.
Her bir sorunla ilgili olarak görüş, öneri ve tavsiyeler dikkate alınıp çözümler ona göre şekillendi.
Gönül isterdi ki bu sorunların kaynağı olan anaysa yeniden yapılabilse ve sorun kökten çözüme kavuşabilseydi.
Bugün çözümün karşısında duran böyle bir muhalefetle ne yazık ki yeni bir anayasa da mümkün olmadı.
Her maddenin sözü verilmişti
Tüm reformlarımızda olduğu gibi bu pakette de referans noktamız önce millettir. Parti programımız, 1923 vizyonumuz, evrensel hak ve özgürlükler, altına imza attığımız uluslararası anlaşma ve şartlar referansımızdır.
Çeşitli sorunlar için yaptığımız çalıştaylar, raporlar, akil insanlar heyetinin çalışmaları referanslarımızdır. Her bir madde bu referanslara tekabül eder.
Milletimizden saklanan gizlenen referanslar anlamında bir şey yok. Her bir maddenin sözü geçmişte verildi, hedef olarak ortaya konuldu.
Burada gelip geçiciyiz, kalıcı olan millettir. Eserlerdir. Biz sadece bizi sevenler tarafından değil, muhaliflerimiz tarafından da takdir edilmeyi istikamet tarzı olarak benimsemiş bir tabloyuz. (AS/NV/BK)