Türkiye onu ilkin bir Rus yolcu uçağını Ankara'ya kaçırdığı eylemle tanımıştı. Eylemin amacını "bir basın toplantısıyla Çeçenistan'daki durumu dünyaya anlatmak" şeklinde açıklıyordu Şamil Basayev.
1992-93 Abhaz-Gürcü savaşındaki askeri başarılarıyla Abhazya'da bir efsane isim haline geldikten sonra Budyonnovsk baskını ile de bütün dünyada tanınacaktı.
Pek çok soru işaretiyle
Moskova'da mühendislik öğrenimi gören, yatakhanedeki odasının duvarlarına Che posteri asan, 1991'de Yeltsin'in Gorbaçov'u desteklemek için üstüne çıktığı tankın yanı başında yer alan, Moskova'daki barikatlarda yeni açılımı savunan bilgisayar meraklısı Çeçen savaş komutanı, 41 yaşında dünyadan ayrılırken ardında sadece bir dizi kanlı olay değil, pek çok da soru işareti bıraktı.
9 Temmuz günü henüz netliğe kavuşmayan koşullarda yaşamını yitiren Şamil Basayev ile doğrudan görüşme olanağı bulamadım. Ama kendisini yakından tanımış olan insanları, onun kişiliği hakkında epeyce sorguladım.
Yine de bir kişilik değerlendirmesi yapmak için kuşkusuz yetersiz bu ikinci kaynaklardan alınan bilgiler. Üstelik de söz konusu olan kişinin yaşadığı çeşitli olaylar onun kısa bir süreç içinde dahi aynı kalabilmesine elvermeyecek şekilde gelişmişse...
Mayına basınca
Abhaz-Gürcü savaşı sırasında Kuzey Kafkasyalı gönüllüleri Abhazya'ya yardıma yöneltmek için ateşli söylevler veren Nalçik'li sosyolog Yura Seniba, olumlu bir portresini çiziyor Basayev'in.
Evinde bir hafta konuk ettiği genç adamı "saygılı, sessiz, fazla konuşmayan ama her şeyi dikkatle dinleyen, sorup öğrenmek isteyen, sempatik biri" olarak anımsıyor.
Tabi bu karşılaşma daha 90'lı yılların başında, Rusya'nın kendi askeri araçlarıyla Abhazya'ya gönüllü savaşçı taşıdığı dönemden kalan bir anı.
O zaman Basayev'in henüz tanınmayan biri olması nedeniyle Rus ordusunun bir helikopteriyle Abhazya'ya gelmiş olması dışarıda pek dikkat çekmiyor, ama Batı basını bunu daha sonra sık sık hatırlayacak ve GRU (Rus askeri istihbarat servisi) ile Çeçen savaşçının ilişkilerini sorgulayacaktır.
Ona daha yakın olan diğer tanıkların ifadelerine göre, birlikte savaştığı yoldaşlarına karşı son derece mert, onların tüm koşullarını paylaşan, hiç bir şekilde kendisi için ayrıcalık beklemeyen ve silah arkadaşları uğruna canını tehlikeye atmaktan sakınmayan biri.
Grozni kuşatması sırasında kuşatmayı yarıp çıkan savaşçılar bir mayın tarlasında tuzağa düştüklerini anladıklarında, önemli komutanların arkadan gelmelerini istiyorlar, ama Şamil bunu dinlemeyerek, yolu açan diğer savaşçılarla birlikte öne atılıyor ve bastığı mayınla bir bacağını kaybediyor.
Çelişkiler, iddialar
Basayev'i basit bir ajan ve kullanılan akılsız bir kukla durumuna indirgeyen görüşler genellikle dayanaksız edilmiş laflar.
Yine benzeri şekilde dayanaksız ve bilgisiz bir şekilde hüküm kesenler, Çeçenistan savaşını da bir Amerikan kışkırtması ve Suudi salafistlerin şeriat yayma çabalarına indirgeyip, Çeçenlerin kullandığı Rus silahlarını Amerika'nın verdiğini iddia edebiliyorlar.
Pek çoğunun Gürcistan'daki Rus üslerinden gittiği, diğerlerini de yine Rus askerlerinin ve subaylarının votka almak için sattıkları gizli bir şey değil oysa ki!
Hatta Türkiye'den haklı bir davada savaşmaya gittiğine inanan gençleri de "hapishanelerden çıkarılan katiller" diye damgalamakta sakınca görmüyor bu kafalar.
Bütün bu ezberci, şematik yaklaşımların ötesinde Basayev'in kişiliğini anlama çabaları, çeşitli kaynaklardan bu konuda edinilen bilgiler, onun bilerek ve isteyerek Rus gizli servislerinin adamı olamayacağı görüşünü kuvvetlendiriyor.
Ama düzenlediği eylemlere bakınca, bunların hangi etkiler altında kararlaştırıldığı, Basayev'in kendi istenci dışında ne denli manipüle edilmiş olabileceği sorusuna yanıt bulmak güçleşiyor.
Budennnovsk baskını ve Beslan
Çünkü ne Budennnovsk baskını, ne Dağıstan'a girme operasyonu, ne Dubrovka tiyatrosundaki rehin alma girişimi, ne de Beslan eylemi Çeçenistan'a hiç bir yarar getirmeyen, tersine Rus savaş makinasının aradığı bahaneleri oluşturarak Çeçen halkının daha fazla acı çekmesine, daha fazla yok edilmesine yol açan olaylar.
Hele kimin organize ettiği hala belli olmayan ama Basayev'in üstlenmekten çekinmediği Beslan olayı, Çeçenlere tüm dünyadaki sempatiyi yok eden, onları mazlum bir halk görünümünden çıkararak terörist suçlamalarının odağı haline getiren ve etik olarak da asla onaylanamayacak bir eylem.
Ailesinden 11 kişiyi Rus bombardımanlarında kaybeden ve sömürgeci güce karşı nefreti iyice bilenen Basayev her fırsatta Rusları Kafkasya'dan söküp atma isteğini belirtiyordu ve kuşkusuz bunu gerçekten istiyordu.
Her ne pahasına, hangi silahlarla ve hangi yöntemlerle olursa olsun. Ama yöntem konusunda, bağımsızlık yanlısı tüm Çeçenlerin ve direnişe katılan savaşsıların tümünün onunla aynı görüşü benimsemediklerini hatırlatmakta yarar var.
Aslan Mashadov, bu noktanın önemle altını çizmiş, kadın erkek, yaşlı genç, çoluk çocuk, savaşçı sivil gözetmeden Rusya'nın tüm Çeçen halkına uyguladığı terörist yöntemlere karşı yine aynı yöntemleri kullanarak cevap vermeyeceklerini, bu yöntemleri reddettiklerini ve asla benimsemeyeceklerini, sadece askeri hedeflere karşı vuruştuklarını kararlı bir şekilde tekrarlamıştı.
Dağıstan ve Bolivya
Şamil Basayev, Ruslar karşısında Kafkasya'da "çarpışma odaklarını çoğaltmaktan" söz ederken, gençlik yıllarında model aldığı Arjantinli devrimci Che Guevara'nın "bir, iki, üç, daha fazla Vietnamlar yaratmak" düşüncesinden esinlenmiş olabilir.
1999'da Çeçen hükümeti içindeki başbakanlık görevini bırakarak Dağıstan'a çarpışmaya gitmesini de, Che'nin Küba maliye bakanlığı görevinden ayrılarak Bolivya'da yeniden gerilla savaşını başlatmaya gitmesine benzetebiliriz.
Hatta Dağıstan hatasını Bolivya hatasıyla bile karşılaştırmaya çalışabiliriz, Che yanlış bilgilerle nasıl Bolivya'ya çekildiyse, Basayev'in de benzer biçimde Dağıstan'a yönlendirildiğini düşünebiliriz, ama eylemler arasındaki paralellik bundan pek öteye gidemiyor
Çeçenistan'ın Rusya tarafından kurbanlık ülke olarak seçildiğini biliyoruz, Çeçen halkının istese de istemese de savaşmak zorunda bırakıldığı, hiç direnmese dahi yok edilmek üzere seçildiği, bu yokoluşun diğer Kafkas halklarına da ders olmasının istendiği diğer gerçekler arasında, ama Rusların bu planlarını kolaylaştırıcı ortamı yaratacak eylemler değildi herhalde Çeçen halkına gerekli olan.
Çocuklar
Ve hangi "yüce" amaç uğruna olursa olsun, hedef gütmeden sivillere yönelik ve özellikle çocukları da içeren eylemleri onaylamak mümkün değil. Bu tür eylemleri gerçekleştirme noktasına gelebilecek kadar büyük bir zulmün kurbanı olan insanları o eyleme iten umutsuzluğu, öfkeyi anlamak mümkün, ama o eylemi savunmak, haklı göstermek olanaksız.
Ayrıca bu tür eylemlerle Rusya'nın sivil Çeçen halkına yaptıklarını dünyaya anlatma düşüncesi de boşuna bir beklenti.
Öte yandan, Batı ülkelerinin tutumu da aynı şekilde, hatta daha da çok eleştirilmesi gereken bir durum. Bir yanda en basitinden ikiyüzlülük ve çifte standartlılık söz konusu.
Beslan'da iki gün rehin kalan çocuklar için üzülen, büyük kampanyalar başlatan, onların yaşadığı travmayı gidermek için çeşitli tatil olanakları hazırlayan, patlamaların kulaklardaki etkisini iyileştirmek için bile Fransa'da, İtalya'da tedavi programları oluşturanlar, nedense savaşta ölen 40 bin Çeçen çocuğu hatırlamıyorlar bile.
Sağ kalanların yıllarca yaşadıklarını ise hiç görmezlikten gelebiliyorlar. Beslan çocuklarına gösterdikleri cömertliğin yarısını olsun onlara göstermeye yanaşmıyorlar !.
Oysa ki bu çocukların pek çoğu sadece iki gün değil, aylarca bodrumlarda Rus bombardımanını yaşamışlar, kimisi annesinin, babasının, ninesinin, kardeşlerinin kendi gözleri önünde öldürülmesine tanık olmuş, dili tutulmuş, konuşamıyor bile.
Batılı ülkeler travma içindeki Çeçen çocukları umursamadıkları gibi, yıllarca yaşadıkları cehennemden bir şekilde kaçıp gelebilen Çeçenleri de sınır dışı etmek, hatta çoluk çocuk demeden Rusya'ya geri yollamak için uğraşıyorlar.
Ve Basayev'in kanlı eylemlerini eleştiren Batılı hükümetler, Çeçenistan'da dünyanın gözleri önünde gerçekleşen soykırıma karşı umursamaz tutumlarıyla çok daha ağır bir suç işliyorlar.
Basayev'i eleştirip de soykırıma karşı tepkisiz kalanlar, seslerini çıkarmayanlar, ilerde bu gözyumuşa hangi etik açıklamayı getirebilecekler ?
Hele hele Basayev için "hakettiği cezayı buldu" diyen çocuk katilleri Putin ve Bush'un ise konuşmaya hiç, ama hiç hakları yok.
Basayev'in ellerindeki kan, bu iki çocuk katilinin içinde yüzdükleri kan gölüne göre sadece bir damla olabilir ancak.
Batılı ülkelerin halkları Çeçenlerle dayanışma örgütleri kurarken, Rusya'nın Çeçenistan'da yaptığı soykırımı protesto ederken, hükümet başkanları halktan gelen sese kulaklarını tıkayarak, Irak'ta Bush'un yanına koştukları gibi, bu kez de Putin'in elini sıkmaya, önünde secde etmeye gidiyorlar.
Petrol ve gaz
Petrol ve gaz akışını sağlama bağlamak Çeçenlerin yaşamından ve her tür insani değerden daha önemli çünkü.
Oysa ki Basayev'in yaptığı türden eylemlerin ortaya çıkmaması için ilkin Çeçenlere karşı yürütülen soykırımın durdurulması gerekir. Hiç bir Çeçen ölmek ve öldürmek için doğmuyor çünkü.
Beslan olayı olduğunda, bu olaydan önce Pankisi vadisinde konuştuğum bir Çeçen savaşçının sözleri gelmişti aklıma: "Artık bizi o hale getirdiler ki, şurada Rusların bir ilkokulunda çocuklar öldü deseler üzülemeyeceğim".
Ve baştan ayağa pür silahlı bu Çeçen savaşçı üzülemeyeceği için, insanlığını kaybetmekte olduğunu hissettiği için üzülüyordu! Ve sonra "artık üzülemeyenlerin"de büyük ihtimalle katıldığı Beslan baskınını gördük.
Yine Pankisi vadisinde aslan gibi oğullarını kaybetmiş analara, sevdiklerini kaybetmiş genç kızlara ve bebelerinin babasını kaybetmiş genç dullara rastladım. Kimileriyle konuşurken hala yaşamak için nasıl bir nedenleri kaldığını merak ediyordum.
Ama çok geçmeden, soramadığım sorunun cevabını Dubrovka eylemini gerçekleştiren "Kara Dullar" verdi. Evet, yaşamak için bir nedenleri kalmamıştı ve her tür intihar eylemine hazırdılar. (ND/BA)