Yani RTÜK'ün radyo ve televizyon yayınlarının mevcut halinin devamını öngören "Frekans/kanal ihalesi" yerine "kira" uygulaması yürürlükten kalktı. Türkçe'si ihale kapıda....
2004 yılından 2006 yılına kadar rüyalarımıza giren kanal/frekans ihalesi kabusu geri döndü.
Bu sefer, ihaleyi istemeyen güçlüler ihalede yok
Bu sefer durum ciddi....2004 yılından bu yana RTÜK'ün gerçekleştiremediği ihale bu sefer gerçekleşecek gibi görünüyor... Zira 2004 yılından bu yana köprülerin altından çok su aktı. Taşlar yerine oturmaya başladı...
Bu sefer, ihaleyi istemeyen güçlüler, "büyük" medya patronları ve holdingler bu sahnede yoklar. İhale sadece radyolar için yapılacak. Para babaları "büyük" medya temsilcileri TV'lerini kurtardılar sıra radyolarında.
Bu sefer durum ciddi...İhalenin yapılıp yapılmayacağına karar verecek, Haberleşme Yüksek Kurulu'nda bulunanlar da frekans ihalesinin yapılmasından yana. Kurulda bulunan Başbakan (veya görevlendireceği bir Devlet Bakanı) İçişleri ve Ulaştırma Bakanları (yani hükümet) ile Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri, Genelkurmay Muhabere Elektronik Başkanı (yani ordu), ve Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı (yani MİT) ihalenin yapılmasını istiyor.
Bunların yanına yaygın medyayı, yani büyük para babalarını eklersek ihalenin yapılması kaçınılmaz görünüyor.
Bu sefer durum ciddi. Karşı duralım, eylem yapalım, örgütlenelim diyeceğim, ama bizim örgütümüz yani Meslek birliğimiz RATEM'in yönetiminde bulunanların bir kısmı da ihaleden yana. RATEM yönetiminde bulunan TRT, Power FM, Kanal D, Kanal 7 temsilcileri de ihale yapılmasını istiyor.
Eğer ihale yapılırsa sorunlu bir ihale olacak
28 Eylül'de yapılacak Haberleşme Yüksek Kurulu toplantısında bir mucize gerçekleşip frekans ihalesi dışında bir seçenek çıkmazsa o her ağzımızı açtığımızda yere göğe sığdırmadığımız çok sesli "Anadolu Basını"nin işitsel tarafının ipi çekilmiş olacak. Sizlere ömür...
Türkiye'de frekans ihalesinin yapılmasına şartlar ne kadar uygun olursa olsun. Eğer ihale yapılırsa sorunlu bir ihale olacak. Sebebine gelince....
Medya alanını düzenleme görevini üstlenen RTÜK'ün üyelerinin siyasal iktidarın vesayetinde olduğu bir ortamda frekans ihalesinin yapılması başlıca sorundur.
Frekans ihalesi ile, medyanın devletle ihale ve taahhüt ilişkisine yerel medya da dahil edilecektir. Bu durum Medya-Devlet ilişkisinde, karakteri gereği hâkim olan eleştirel rengi de ortadan kaldıracaktır. İhaleden sonra eleştirel rengin ortadan kalması ile yerel medyaya yeşil rengin hakim olması kaçınılmaz olacaktır.
Kim elinden ne geliyorsa yapsın. Durum ciddi
Bu alanı düzenleyen yasal mevzuat her ne kadar "kamusal yayıncılık" yapılmasını
öngörse bile mevcut durum piyasa kurallarının işleyişine bırakılmıştı. İletişim bir ticari pazar olarak görülüyor ve piyasa kurallarının genel işleyişi iletişim alanını yönetiyordu. Yani Medyaya erişmede ve medya araçlarına sahip olmada birey, grup ve topluluklar zaten dezavantajlıydı. Mevcut yerel radyoların kapanması ile bu grup ve toplulukların medyada kendilerine yer bulması da bundan sonra mümkün olmayacaktır.
Yani önümüzdeki süreçte "parayı veren düdüğü çalacak". Çalınacak düdük dezavantajlı grupların, feministlerin savaş karşıtlarının, etnik grupların, emekçilerin ve çevrecilerin yani medyada yer almayanların, düdüğü olmayacak.
Kısaca bu sefer durum ciddi....Kim elinden ne geliyorsa yapsın. Yoksa yarın çok geç olacak...(MCT/EÖ)
(*) Mehmet Can Toprak, Mersin'de yayın yapan Radyo Ses'in yetkilisi.