Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde çarşamba günü (16 Mayıs) görülen duruşmada, mahkeme heyeti Kerinçsiz'i ve müdahil olmak isteyen diğer avukatları defalarca uyarmış, bu durumun yanı sıra, duruşmanın düzeninin bozulduğunu, sanıklara ve avukatlarına bozuk para atıldığını mahkeme tutanağına geçirmişti.
"Kerinçsiz Adliye'yi propaganda mekanı olarak kullanıyor"
bianet'in görüştüğü Cinmen, duruşmada aralarında Avukat Kemal Kerinçsiz'in de olduğu, Hrant Dink'in daha önce "marjinal milliyetçiler" diye nitelendirdiği kişilerin yaptıklarını şöyle özetledi:
"Bir avukata yakışmayacak şekilde duruşmayı kilitlediler. Mahkemeye hakaretlerde bulundular. Sanık müdafilerine bozuk para atılmasının yanı sıra, yakışıksız, saldırgan müdahalede bulundular."
Çetin de şunları ekledi:
"Sanık avukatlarına yönelik 'hainler, terbiyesizler' dediler ve benzeri türlü hakaretler ettiler. Duruşmada sanık olarak bulunan, savunma hakkı nedeniyle sözü kesilemeyecek olan Hrant Dink söz istediğinde, Kerinçsiz, 'Yeter sus artık ' dedi. Müdahil olma talepleri kabul edilmeyen başka bir grup, 'Savunma avukatlarını dışarı çıkarın' dedi."
Cinmen, bu yapılanların savunma hakkını ve adil yargılamayı etkilemenin yanı sıra, avukatlıkla ilgili bir mesleki suç olduğunu da söyledi ve ekledi:
"İstanbul Barosu'nun, sırf basında çıkan haberlerden yola çıkarak harekete geçmesi gerek. Mahkemenin de suç duyurusunda bulunması gerekirdi. Çünkü, duruşma salonundan hakimler sorumludur.
"Bu kişiler, sık sık şikayetçi veya şikayet edilen olarak yargıyı meşgul ediyorlar. Amaçları, mahkemeyi savunma aleyhine baskı altında tutmaktı. Bilinçliydi. Bu amaç, Orhan Pamuk davasında da, 5 gazeteciye Bağcılar'da açılan davada da geçerli. Bu kişiler, Adliye'yi propaganda mekanı olarak kullanıyorlar."
Çetin: Savcılar kendiliğinden harekete geçmeli
Çetin, duruşma salonunda yaşananların, ilk anda, şu suçlar kapsamında değerlendirilebileceğini söyledi.
* Savunma hakkını ortadan kaldırma,
* Adil yargıyı etkileme,
* Savunma avukatına hakaret ve fiziksel saldırı.
Çetin, "Davanın kendi savcısı da, bir başka savcı da, suç duyurusunu beklemeden, bu eylemler hakkında soruşturtma başlatabilir" dedi.
"Adalet sistemini terörize ettiler"
Çetin ve Cinmen, hem duruşma salonundaki, hem de bina dışında davayı izlemeye gelenlere yönelik saldırılar için "terör" sözcüğünü kullandı.
Cinmen, "Terör nedir derseniz, işte budur. Dışarıda bu terör resmen görüldü. İzleyicilere saldırdılar. Polis isteseydi, hukuka uygun şekilde bunları dağıtırdı" dedi.
Çetin'se, bina dışında, izleyicilere yönelik fiziksel saldırı için, "Bu tür saldırılar, 'müessir fiil' kapsamındadır ve şikayete bağlı suçlardır. Ama Şişli Adliyesi'nde yaşanan, yalnızca müessir fiil değil. 'Halkın huzur ve sükununu bozmak'tan 'Adliye'ye karşı suçlar'a kadar uzanan bir niteliğe sahip. Savcı, bunlara dayanarak da kendiliğinden harekete geçebilir."
"Etkili hak arama yollarını ortadan kaldırıyorlar"
Çetin, yaşananların sonucunun "etkili hak arama yollarının ortadan kalkması" olduğunu söyledi.
"Yaşananlar sonuçları itibarıyla gerçekten tehlikeli. Adil yargılamayı ortadan kaldırıyor, mahkeme ve adalet sistemini tümüyle terörize ediyorlar. Gözüne yumruk yiyen kişi kolay kolay şikayetçi olamıyor. Baronun bu avukatlar hakkında harekete geçmesi gerek."
Kerinçsiz daha önce Baro'ya şikayet edilmişti
Daha önce, Kerinçsiz'in de aralarında bulunduğu "Hukukçular Birliği" adlı derneğin avukatları, gazeteciler Hasan Cemal, İsmet Berkan, Haluk Şahin, Erol Katırcıoğlu ve Murat Belge'nin yine "yargıyı etkilemek" iddiasıyla yargılandığı davaya müdahil olmak istemiş, ancak Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi, bu talebi reddetmiş, Hukukçular Birliği avukatlarının tepkileriyle karşılaşmıştı.
Mahkeme, savcılık makamının da talebiyle, duruşmada mahkeme ile ilgili yaptıkları değerlendirmeler nedeniyle Hukukçular Birliği avukatları hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuş ve İstanbul Baro Başkanlığı'na da şikayet etmişti. (TK/KÖ)