"Baronun bu davada iyi niyetli biçimde müdahil olması gerek. Çünkü bu dava, Dink'in yaşam hakkının, ifade özgürlüğünün ortadan kaldırılmasının ötesinde, Türkiye'de demokrasiye ve hukuk devletine yönelmiş bir tehditle ilgili."
Çetin Avukatlık Kanunu'na göre, baroların ve avukatların insan haklarına dayalı hukuk devletini korumakla ilgili görevi olduğunu anımsattı.
Doğan: Baronun görevi
Dink'in avukatlarından Erdal Doğan da, Dink'in öldürülmesiyle ilgili davanın "bir adli vaka" olmadığını vurguladı ve "Davanın güven içinde yürütülmesi, tüm ayrıntıların ortaya çıkarılması için baronun destek vermesi gerek. Bu hukuk için baronun görevi" dedi.
Kolcuoğlu: Kuşku duyulursa gözlemci görevlendirilir
İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, Dink'in ölümünün ardından pazartesi günü (2 Ocak) yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:
"Hrant Dink'in düşüncelerinden dolayı bugün yaşamıyor olması, yıllarca silinmeyecek bir eksikliğimizdir. Onun düşünce özgürlüğünü savunamıyor olmanın ezikliğini de kolayca atamayacağımız bilinmelidir.
(...)
"Öyle umuyoruz ki, dünden farklı olarak bugün yakalanan tetikçi ile yetinilmeyecek ve arkasındaki güçler de ortaya çıkarılacaktır. Buna ilişkin ihtiyacımızın her zamankinden daha fazla olduğunun bilincine varmalıyız."
bianet'in görüştüğü Kolcuoğlu, baronun davayla ilgili ne yapacağına ilişkin soruya "Baro istenirse mağdura veya sanığa avukat verebilir" diye yanıt verdi.
Davayla ilgili gözlemci görevlendirilip görevlendirilmeyeceği sorusunu da hukuka aykırılık kuşkusu doğarsa gözlemci görevlendirilebileceğini, yargıya müdahaleye izin vermemek için tespite yönelik çalışılabileceğini söyledi; ama ekledi:
"Her olay için yargıyı kontrol etmeye yönelik gözlemci görevlendirilemez. Zaten, Baro, savunma görevini yapanlar, yargının bir unsuru. Yargılamayı önemine göre takip etmek gibi bir işlevi ve görevi olmaz. Yanlış olur. Bu yargının bağımsızlığına da ters olur."
Kerinçsizlerle ilgili işlem ne durumda?
Daha önce aralarında İstanbul Barosu'na bağlı avukat Kemal Kerinçsiz'in de bulunduğu "Hukukçular Birliği" adlı derneğin avukatları için Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi, savcılık makamının da talebiyle, duruşmada mahkeme ile ilgili yaptıkları değerlendirmeler nedeniyle Hukukçular Birliği avukatları hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuş ve İstanbul Baro Başkanlığı'na da şikayet etmişti.
bianet'in bu şikayetle ilgili Baro'da işlemlerin hangi durumda olduğunu sorduğu Kolcuoğlu, "İşlem yapılıyor. Bunu disiplin işlerini yürüten bölüm yürütüyor. Bu tür durumlarda yasaya uygun, yönetmeliklere uygun çalışmalar yerine getirilir. Aykırılık varsa tespit edilir. Şikayet değerlendirilir" diye konuştu.
Ancak Fethiye Çetin, şikayet olmasına karşın bir ilerleme olmadığı görüşünde.
Ayıs 2006'da, Hrant Dink'in yanı sıra Agos gazetesinden Aydın Engin, Arat Dink ve Serkis Seropyan'ın "yargıyı etkilemek" iddiasıyla yargılandığı duruşmada, avukatlar ve yargılanan gazeteciler saldırıya uğramışlar; avukatlar Ergin Cinmen ve Fethiye Çetin, "Müdahale ve saldırıyla adil yargı etkilendi; savunma hakkı engellendi. Baro ve yargının harekete geçmesi gerek" demişti.
Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, mahkeme heyeti Kerinçsiz'i ve müdahil olmak isteyen diğer avukatları defalarca uyarmış, bu durumun yanı sıra, duruşmanın düzeninin bozulduğunu, sanıklara ve avukatlarına bozuk para atıldığını mahkeme tutanağına geçirmişti.
Çetin o gün duruşmada savunma hakkının ortadan kaldırıldığını, adil yargıyı etkileme, savunma avukatlarına hakaret ve fiziksel saldırı suçlarının işlendiğini söylemişti.
Çetin, bugün yaşananları şöyle özetliyor:
"Adliye koridorlarında ve duruşma salonunda yaşananlar TV'ye çekilmedi ne yazık ki. Güvenlik istemiştim. Polis kordon oluşturdu O kordonun içinden geçerken, kordonun çevresinden bu insanlar her türlü saldırı, tehdit, hakareti yöneltti; tükürdü. Böyle bir koridordan yürüyerek duruşma salonuna girdik.
"Duruşma salonunda da savunma avukatlarının olduğu yere bozuk para, kalemler fırlatıldı. Bunu yapanların bir kısmı da avukat cüppesiyle yaptı. Kerinçsiz parmağını uzatarak bize 'sizi de izliyoruz ' dedi. Bu bir anlamda tehdittir.
"Ama baro hiçbir şey yapmadı. Adalet Bakanı'nın da her şeyden önce hukuk güvenliğini sağlaması gerek. Ama onlar 301'i korumaktan hukukla ilgilenemiyor."
Doğan: Baro'nun takip etmesi gerekiyordu
Avukat Doğan'sa, Baro'nun Hrant Dink öldürülmeden önce davaları izlemesi, gözlemci olması gerektiğini söyledi. Hukukçular Birliği derneğinin avukatlarının avukatlık hukukunu, sanık haklarını ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini, linç havasında gösteriye dönüştürdüğünü belirten Doğan, "Bağımsız yargılama üzerinde baskı kurdular. Bu üç yıl boyunca sürdü. Baro'nun herhangi bir başvuruya gerek kalmadan bu davaları yakından takip etmesi gerekiyordu. Baro yönetiminin gözlemci olarak izlemesi ve bu avukatlara karşı soruşturma başlatması gerekiyordu" dedi.
"Ne yapılsaydı Dink'in düşünce özgürlüğü savunulabilirdi?" diye sorduğumuz Kolcuoğlu'ysa, "En azından ölümle sonuçlanmazdı. Güvenliğini sağlayamadık. Burada Baronun yapacağı bir şey yok; olamaz. Güvenliği sağlayacak olan devlet" dedi.
Çetin: Dink'i duruşmalarda tehdit edenlerle ilgili bir şey yapmak hukuk devletinin gereği
Agos gazetesi, bugünkü sayısında, Hrant Dink'in eşi Rakel Dink'in taziye ziyaretine gelen Başbakan Erdoğan'a "Hrant'ın duruşmalarına, davalarına katılan, tehditler savuran kişilere ne yapılacağı"nı sorması üzerine, Erdoğan'ın "Hukuk devletinde bu konularda imkanlar sınırlı" dediğini yazdı.
Avukat Çetin'se, "Tam tersine; hukuk devletinin gereğidir" dedi ve açıkladı:
"Hukuk devletinde en önemli ölçütlerden biri, insan haklarını temel almasıdır. Merkezine insanı, insan haklarını koyar. Bu durumda, insan haklarından biri ifade özgürlüğüne sahip olmak; ikincisi adil yargılanma hakkına sahip olmak.
"Bu insanlar hem ifade özgürlüğünü, hem basın özgürlüğünü hem de adil yargılanma hakkınızı ortadan kaldırıyorsa, hatta tehdit ediyor, bir anlamda -polisler olmasa- linç etmeye hazır durumda saldırıyorsa, bunun da ceza kanunlarında karşılığı vardır.
"Hukuk devletinde önemli olan insanın özgür, haklarına sahip ve gerçekten hukuka güvenir bir şekilde, kaygısı, kuşkusu olmaksızın mutlu biçimde yaşamasıdır.
"Başbakan hukuk devleti deyince ne anlıyor? Bu saldırganlar serbest olarak mı dolaşmalı? Bunu mu anlıyor? Tam aksi olmalı. Bu insanlar sizin haklarınızı kullanmanızı engelliyor." (TK)