Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu, "Türkiye'de yaşayan insanların günlük yaşamlarında kullanıldıkları bir dil için bu kadar ağır koşullar getirilmesini kaygı verici buluyoruz," dedi.
Tanrıkulu, esas olarak bu yönetmelikte yayınların nasıl yapılacağını değil nasıl yapılamayacağını düzenlediği yorumunu yapıyor.
"Daha önce çıkarılan yönetmeliğe karşı geçen yıl açtığımız dava halen Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu'nda halen görüşülüyor. Ancak bu yönetmelikle işlevsiz kaldı."
Yönetmelik yasadan geri
Bianet'in görüşüne başvurduğu avukat Tanrıkulu, 3 Ağustos 2002'deki 4771 Sayılı Uyum Yasasından sonra çıkarılan 18 Aralık 2002 tarihli yönetmeliğin ve bu yönetmeliği yürürlükten kaldıran bir önceki yönetmeliğin, yasa ile getirilen hakları tümüyle geriye aldığını öne sürdü.
Tanrıkulu'ya göre, 15 Temmuz 2003'te çıkarılan yasa, yönetmelikteki sınırlamaları ortadan kaldırmayı amaçlıyordu ama dün yayımlanan yönetmelik aynı yasakçı mantıkla kaleme alındı.
"Önceki yönetmelikte olmayan, 'Münhasıran Türkçe'den başka bir dil ve lehçede yayın yapılamaz' şeklinde çok özel bir yasaklama bu yönetmeliğin 4. maddesinde yer alıyor. "
Tanrıkulu'na göre, önceki yönetmelik ve yasada yer almayan bu düzenleme çerçevesinde Türkçe dışında bir dille yayın yapacak bir yayın kuruluşu kurulamıyor.
Çocuklara yayın yok
Baro başkanı, yönetmeliğin ulusal yayın kuruluşlarına saat sınırlamasıyla sadece yetişkinlere yönelik yayın yapma yeniliği getirdiğini belirtiyor ve AKP iktidarının yasaları çıkarmakla birlikte yönetmelikleri yasalara uygun olarak hale getiremediğine dikkat çekiyor.
Tanrıkulu, yeni yönetmeliği özetleyerek şöyle yorumluyor
* Türkçe dışındaki bir dili veya lehçeyi öğretmek amacıyla yayın yapamayacaklar, ki biz bunu çok ağır buluyoruz..
* Türkçe dışı dillerde yayın için RTÜK'e günlük, aylık ve yıllık yayın programını vererek izin alıyorsun ki bu da pratik olarak yerine getirilmesi hayli zor.
* Kaç kişinin yayın yapılacak dil ya da lehçeyi konuştuğu üzerine talep edilen dil profil belirleme kriteri ise aldatıcı.
* Ulusal yayın kriteri yasada olmamasına rağmen yönetmelik yasaya aykırı bir biçimde bu yayınların yerel ve bölgesel yayın kuruluşlarınca yapılamayacağı düzenlemesi getiriyor.
* Ayrıca, yasada süre sınırlaması yokken yönetmelikte süre şartı getirildi. Düşünün, 90 dakikalık bir sinema filmi, dizi halinde ancak yayımlanabilecek.
* Bu ve benzeri sınırlamalar başka dillerde yayınlar için yok ama yönetmeliğin hedefindeki dil ve lehçeler için var. (EÖ)