Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu sabah (17 Ağustos) Hakkari-Çukurca karayolunda dokuz askerin hayatını kaybetmesinin ardından yaptığı açıklamalarda Türkiye'de "yeni bir dönemin" başlayacağını söyledi.
Son bir haftada, Şırnak'ın Beytüşşebab ilçesinde üç asker hayatını kaybetti, üç asker yaralandı; Osmaniye'de bir asker öldü.
Barış İçin Kadın İnisiyatifi'nden Tanrıkulu, Kardelen Kadın Evi'nden Alataş, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Şube Müdürü Turan, savaşta en çok acı çekenin kadınlar olduğunu, bunun için kadınların "barış çağrısına" kulak verilmesi gerektiğini söyledi.
Nimet Tanrıkulu (Barış İçin Kadın İnisiyatifi): "Yaklaşık 30 yıldır savaşın dili konuşuluyor. Çok zor süreçlerden geçiyoruz. Savaş her kesimi yaralar ancak bu savaşta en çok kadınlar acı çekti. Askeri yöntemlerle, tehditkar dille barış sağlanamaz. Bundan tüm halklar zarar görür, kadınlar zarar görür. Çözüm noktasında toplumsal muhalefetin demokratik gücü olmalı. Toplumsal muhalefet barışın sesini yükseltmediği sürece barışın sesi yükselmeyecektir."
"Her iki tarafta da insanlarımız ölüyor. Aslında barışı getirecek diyalog için tüm çağrılar yapıldı. Barışın sesini duymak istemeyenler var. Çocuklarını kaybeden anneler, tecavüze uğrayan kadınlar barış istediklerini söylüyorlar. Fakat kulaklarını bu seslere tıkayanlara, savaşın kimin işine yaracağını sormamız gerekiyor. Toplumsal demokratik muhalefetin bu durumu dünyaya anlatması gerek. Ancak toplumsal demokratik bir güç haline gelerek barışın sesinin yükseltebiliriz."
Mukaddes Alataş (Kardelen Kadın Evi): "İnsanlar her gün kaygı, her gün endişe içinde yaşıyorlar. Barış için hangi söz eksik bırakıldı ki barış gelmiyor? Eğer bir söz eksik kalmışsa tüm barış sözleri söylenmemişse, bu sözü hep birlikte bulalım barış gelsin. İnsan hayatı çok değerlidir. Ona değersiz bir şeymiş gibi davranamayız. Kimin işine yarar ki savaş? Kadınlar bu savaşta çok acı çekti, canımız yanıyor. En çok bizim barışa ihtiyacımız var."
Türkan Turan (Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Şube Müdürü): "Son olaylardan dolayı çok üzgünüz. Karşılıklı restleşmeden hiçbir taraf kazançlı çıkmaz. Barış annelerinin çağrısına kulak vermek gerekiyor. Onlar 'biz gözyaşlarımızı akıttık, içimiz acıdı, başka kimsenin içi acımasın' diyorlar. Zaten birçok kayıp var, bu kayıplara yenileri eklenmesin. Barışın sesini yükseltmek tek taraflı olamaz. Daha güçlü seslere ve sözlere ihtiyaç var. Hükümetler zoru göze alıp barışı dillendirebilmeli. Barışı getiren hükümetler her zaman başarmıştır. İyi olanı yapan sonunda mutlaka anlaşılır." (GY)