Barış Vakfı'nın Friedrich Ebert Derneği Türkiye Temsilciliği'nin katkılarıyla Hakan Ataman'ın hazırladığı "Yerel Yönetimlerin Toplumsal Barışın İnşasında Rolü" raporu yayınlandı.
BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedef 16 kapsamında Türkiye'de 30 büyükşehir belediyesini kapsayan rapor, "Barış, Adalet ve Güçlü Kurumlar" ve "Toplumsal Barış" kavramlarını merkeze alarak bir içerik analizi yapılıyor.
"Bir yol haritası"
Barış Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Tahmaz raporun Sunuş yazısında şöyle diyor:
"Barış Vakfı, Mart 2019 Yerel Yönetim Seçimleri sonrasında yerel yönetimlerin, "çatışma çözümü" çalışmasında etkisini değişik düzlemlerde tartışmaya başladı. Ülkenin zorlu süreci ve siyasal kutuplaşmanın yaygınlığı yerel yönetimlerin bir anlamda insanların nefes alabildiği mekânlar olduğunun fark edilmesini sağladı. 40 yıldan fazla bir zamandır süren silahlı çatışma ve savaş, sadece ciddi can ve mal kaybına yol açmakla kalmadı, aynı zamanda toplumsal ve evrensel değerleri erozyona uğratan, siyasal kutuplaştırmayı artıran en önemli sorunumuz oldu ve hâlâ olmaya devam ediyor.
"Türkiye'de, Kürt meselesi veya çatışma çözümü söz konusu olduğunda neredeyse hiç üzerinde durulmayan ve tartışılmayan konu, yerel yönetimlerin toplumsal barışın sağlanmasına nasıl katkı sunabileceğidir. Buna dair dünyada birçok örnek olmasına rağmen bunlar yeterince bilinmiyor veya kayda değer bulunulmuyor. Barış Vakfı, bu konuda bir başlangıç yapmak istedi. Konunun önemine binaen mevcut yerel yönetimlerin fotoğrafını çekmeye öncelik verdik. Bu, aynı zamanda önümüzdeki dönem yürütülecek çalışmalara dair bir yol haritası oluşturmak için de gerekli olan bir şeydi. Başka bir ifadeyle bu çalışma yurttaşların kendi kendilerini yönetme, karar alma süreçlerine katılma, demokratik ve özgürlükçü yerel yönetim anlayışının gelişmesine katkı sağlama çabası olarak görecekleri bir çalışma olacaktı."
Yerelden hareketle barış inşası
Hakan Ataman ise raporun Sonuç bölümünde şunları kaleme aldı:
"Sonuç olarak elinizdeki mevcut rapor sınırlı bir zaman aralığında hazırlanmıştır. Bununla birlikte sınır aşan bir perspektifle barışı yerelden inşa edebilmenin, tüm sınırlılıklarına rağmen gösterebilen örnekleri yansıtıyor. Ancak toplumsal barışın inşasını yerelden hareketle inşa edebilmenin nasıl mümkün olabileceğini, dünyadaki ve Türkiye'deki örnekleri de inceleyerek, büyükşehir olmayan il ve ilçeleri de işin içine katarak, kent konseylerinin yanı sıra bizzat yerel yönetimleri de dinleyerek çalışmalara devam etmenin, barış için harcanan çabalara son derece büyük bir faydası olacaktır."
(AÖ)