Barış İçin Öcalan’a Özgürlük Platformu’nun düzenlediği “Çözüm ve Müzakere Süreçlerinde Liderlerin Rolü” başlıklı uluslararası sempozyum Elite World İstanbul Hotel’de yapıldı.
Üç oturumdan oluşulan sempozyumda “Dünya deneyimleri: Halk önderlerinin rolü”, “Kürt sorununda çözümsüzlüğü aşmak: Kürtlerin özgürlük mücadelesi” ve “Kürt sorununun çözümünde Abdullah Öcalan’ın rolü: Neden Öcalan’a özgürlük?” başlıkları tartışıldı.
Özgür Sevgi Göral’ın moderatörlüğündeki “Çözüm ve Müzakere Süreçlerinde Liderlerin Rolü” başlıklı ilk oturumda Joni Andoni Lekue Eguren, Dr. Kamuran Mıntık, Mithat Sancar ve Brian Currin söz aldı.
Keskin: Öcalansız çözüm çözümsüzlüktür
Açılış konuşmasını yapan avukat Eren Keskin Öcalansız ya da PKK’siz çözümün aslında çözümsüzlük olduğunu anlattı. Barış İçin Öcalan’a Özgürlük Platformu’nun kuruluşunu aktardı.
“Barış İçin Öcalan’a Özgürlük Platformu sürecine biz bir grup kadın olarak başladık ve çok enteresan süreçlerden geçtik. Bu sürece daha fazla katılım olmasını istiyorduk ancak KCK operasyonlarıyla biraz sınırlı kaldık. Biz de sıra ne zaman bize gelecek diye düşünüyorduk.
"Burada konuştuğumuz konular, yıllar boyunca insanların işkence görmesine, öldürülmesine ve gözaltında kaybedilmesine sebep olan konular. Ve bu platformu oluşturanlar Kürdistan’daki savaşın mağduru olan kadınlar.”
Eguren: Barış adalet üzerinde yükselir
BASK bölgesinin Abertzale Solu'ndan Ion Andoni Lekue Eguren, BASK bölgesindeki barış süreci ve Abertzale Solu’nun liderlerinden Arnaldo Otegi’nin sürece katkısı üzerine konuştu.
“Silah bırakma Abertzale Solu’nun barış stratejisidir. 2006 ve 2007’deki müzakereler çöktüğünde herkes şiddetin yeniden artmasını bekliyordu. Ancak ETA farklı bir ortam yarattı."
Herhangi bir Bask’lının barışın gerçekleşmesi için en çok çaba harcayan kişi olarak Arnaldo Otegi’nin adını vereceğini ifade eden Lekue şunları söyledi:
“Cezaevinden sonra barış sürecinin örgütlenmesi için özel olarak görev aldı. Bu çalışmaları sırasında tutuklandı. 50 bin kişi onun için sokağa çıktı. Altı yıl hapse mahkum edildi. Mahkemeler, barış için yaptığı toplantıların ETA'dan alınmış emirlerle yapıldığını öne sürdü.
"Daha dün binlerce insan Bilbao'da Ortegi’nin serbest bırakılması ve diğer BASK tutuklularının koşullarının iyileştirilmesi için yürüdü.”
ETA’nın silah bırakma kararına rağmen, polisin Bask'lılara yönelik tacize devam etiğini belirten Lekue, barış sürecine dair şunları aktardı:
"Barış sadece silahlı mücadelenin sona ermesi değildir, adalet üzerine yükselmelidir. Diyalog süreci bütün siyasi partiler arasında başlatılmalı.
"BASK'lıların kendi gelecekleri hakkında karar verme hakkının tanınacağı bir demokratik süreç işletilmelidir. Bu süreçte BASK tutukluları serbest bırakılmalı, çatışmasızlık kesin olarak sağlanmalıdır.”
Mıntık: Kürtler ulusal meclis oluşturmalı
Selahaddin Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nden Dr. Kamuran Mıntık, Irak Kürdistanı’ndaki müzakere süreçlerini aktardı.
Müzakerelerin barış, oyalama, zaman kazanma gibi farklı amaçları olabileceğini dile getiren Mıntık, Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi örneğinde müzakerelerin başarısız sonuçlarını etkileyen faktörleri şöyle ifade etti:
“Irak devleti içerisindeki faktörler barış müzakerelerinde “'çözümsüzlük' doğrultusunda tavır aldı. Müzakerelerden önce Kürtlere yönelik büyük katliamlar gerçekleştirildi.
“Kürtlerin dört büyük ülkeye dağılmış olması, farklı dinamiklerin de müzakere süreçlerine etkin bir şekilde dahil olmalarına sebep oldu.Kürtler arasındaki bölünmeler de müzakere süreçlerini kötü etkiledi. Farklı zamanlarda farklı siyasilerce yürütülen müzakereler Kürtler üzerinde güvensizlik ortamı yarattı.
Mıntık, çözüm için bölgede “ulusal bir meclis" kurulması ve ulusal bir stratejinin oluşturulması gerektiğini ifade etti.
Sancar: Uzlaşma taraflarda sızı bırakır
Mithat Sancar konuşmasında Nelson Mandela ile Abdullah Öcalan arasındaki benzerliğe dikkat çekerek, barış sürecinde Öcalan’ın serbest bırakılmasının önemini şöyle aktardı:
“Mandela’nın yakın arkadaşları dahi, hapishanedeki liderin iyi bir barış müzakeresi yürütebileceğineden kaygılıydılar. Daha açık konuşmak gerekirse, davayı ‘satacağından’ korkuyorlardı.
“Lider özgür değilse yeterince, dışarıdan bilgi alma imkanı yoksa iyi bir uzlaşma için pazarlık etme gücü olmaz. Örgütün diğer lider kadroları ve karar ortakları ile görüşme içinde olamaz. Bu kaygıları gidermek, bu görüşmelerin amacı olan uzlaşmaya varmak için tecritin sona ermesi gerekir.
“Uzlaşma bir tarafın isteklerin tek taraflı olarak kabul edilmesi değil, her iki tarafın da isteklerinden taviz vermesidir. Uzlaşma her iki tarafta ciddi sızı bırakır.
“Kürt sorununda Kürtlerin taleplerinin belli kısmının kabul edilmeyeceğine hazırlıklı olmak lazım. Aynı şey Türk tarafından da olacak. Örgüt liderlerinin hem örgütüne, hem tabanına, hem de Kürt halkının büyük bir kısmına kabul ettirmesi gerekiyor.
“Tecrit şartlarında uzlaşma oluşsa bile, Öcalan’ın bunu örgüte ve tabana kabul ettirme sıkıntıları olacaktır.Bu Öcalan’a imtiyaz yaratma çabası değil, müzakereden barışa, oradan çözüme gitmenin şartıdır. Devlet liderliğinin de bunu topluma anlatmak gibi önemli bir sorumluluğu vardır.”
Currin: Farklı gerçeklikler
Güney Afrika’daki barış sürecinde, Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun kurulmasında rol oynayan avukat Brian Currin de müzakereye katılan liderlerin mutlak surette dürüst olması gerektiğini söyledi.
Liderlerin vizyon sahibi, zor şartlar altında kimseyi kayırmadan karar alabilmesi gerektiğini belirten Currin müzakerelerin çift taraflı olduğunun altını çizdi.
“Benim gerçekliğim karşı tarafın gerçekliğinden farklı. Bu algı müzakerelerin her aşamasında hatırlanmalı. Mandela hem kendi toplumunun hem de karşı toplumun güvenini kazandı. Bu yüzden Mandela, çok önemli bir liderdi.” (EA/YY)