bianet, geçen yıl peşpeşe yayınladıkları bildirilerle PKK'ye "koşulsuz silah bırakma" çağrısında bulunan Türkiye'deki barış yanlılarına, Kürt sorununun silahsız çözümü için, PKK'ye yönelik "silah bırak" çağrılarının ötesinde ne yapılabileceğini sordu.
"Silahlar Sussun, Çatışmalar Dursun" bildirisinin imzacılarından Oya Baydar ve Gençay Gürsoy'la,bu bildiriye destek veren Kürt aydınlarının bildirisinin imzacılarından Tarık Ziya Ekinci'yle "silahsız çözüm" için atılabilecek acil adımları konuştuk.
Gençay Gürsoy, "Kamuoyunu harekete geçirmekten başka bir yol yok gibi; ama önce psikolojik gerilim ortamından kurtulmak gerek" dedi ve ekledi: "İşin asıl muhatapları net bir yanıt vermiyor, tavır almıyor. Kamuoyunu görünen etnik çatışma tehlikesine karşı uyarmak ve çözüm için tarafları ikna etmeye yönlendirmek gerek."
Oya Baydar da, silah bırakma çağrısıyla eş zamanlı olarak, bir yandan silah bırakılmasından yana olan Kürt politikacılarını, bir yandan da sıkışan hükümetin silahsız çözüm çabalarını desteklemek gerektiğini söyledi.
Ekinci'yse, Başbakan Erdoğan'ın demokratikleşme yolunda kararlı adım atma isteğine sahip olduğuna, Demokratik Toplum Partisi'ninse (DTP) PKK'ye "silah bırak" demeye gücünün yetmeyeceğine işaret etti ve ekledi: "Tek anahtar PKK'yle ilgili. PKK kayıtsız, koşulsuz, süresiz ateşkes kararı verip, mevcudiyetini yurtdışına çıkarmalı."
Avrupalı parlamenterlerden PKK'ye "silah bırak" çağrısı
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, 153 parlamenterin imzaladığı bildiriyle PKK'ye "derhal silah bırak" çağrısı yaptı. Bildiride, örgütten "derhal ve koşulsuz biçimde terör eylemlerini durdurması ve silah bırakması" isteniyor.
Daha önce, Avrupa Komisyonu da bir açıklama yaparak PKK'nin eylemlerini kınamıştı.
Avrupa Parlamentosu'nun Yeşiller Grubu'ndan Joost Lagendijk ve Cem Özdemir de, PKK'nin tutumunu değiştirmemesi halinde, Güneydoğu için atılacak adımların boşa gideceğini belirtmiş, PKK'nin İspanya'daki ETA'nın tek taraflı ateşkesinden de yanlış bir ders çıkarmış olduğunu söylemişlerdi: "Çözüm konuşmalarında saygın bir taraf olmak için çatışmayı şiddetlendirmek değil, şiddetin her türlüsünden vazgeçmek gerekir."
Baydar: Silah bırakılmasından yana Kürt politikacıların eli güçlenmeli
Baydar, "Gerçekten de, dünyanın hiçbir yerinde silahlı güçler silahlarını bırakmadan masaya oturulamadı. İrlanda deneyimi de, Bask deneyimi de bunu gösteriyor. Silahlı güçlerin 'silah bırakmaya hazırız' demesi gerek" dedi.
Silah bırakılmasından yana Kürt politikacıların elinin güçlendirilmesi gerektiğine işaret eden Baydar'a göre "hükümet de, DTP de zor durumda".
Baydar "DTP tarafı çok zorda, ama bu konuda bir taraftır. Öte yandan, hükümet de tek başına yetmez." dedi.
"Sivil toplumun, barış isteyen herkesin, siyasal partilerin hükümeti desteklemesi gerek. Bu durumda, en büyük eleştiri oklarını Cumhuriyet Halk Partisi'nin başkanı Baykal'a yöneltmek gerekiyor."
Baydar, milliyetçi yükselişe dikkat çekti: "Milliyetçi yükseliş herkesi alıp götürüyor. Yumuşama sağlanmadıkça, kitleleri kaplıyor."
Gürsoy: Şiddet içermeyen dili kurmak ve sürekli kılmak gerek
Gençay Gürsoy da, psikolojik ortamın belirleyiciliğine işaret etti. "Hiçbir örgütsel yapı, bir çözüm tasavvuru konusunda somut öneriler ortaya koyacak durumda değil bugün" dedikten sonra açıkladı:
"Çünkü belirli hassasiyetler var. Her söz belli merceklerden geçiyor, bir siyah-beyaz tavır olarak yansıtılıyor. O yüzden gerilim ortamın rahatlaması gerek. Rahat tartışılabilecek, düşünceleri otosansür sürecinden kurtularak ortaya koyabilecek bir atmosfer gerek."
Ancak, Gürsoy, bir "nefeslenme zamanına" da ihtiyaç olduğunu saptadı.
"Ani, radikal, somut çözüm önerileri ürkütücü olabiliyor. Şiddet içermeyen bir dili kurmaya ve sürekli kılmaya ihtiyacımız var."
Bu nedenle, kamuoyunu yönlendirebilecek sivil toplum girişimlerine görev düştüğünü ifade eden Gürsoy, "Hemen bütün barış yanlısı örgütlerin harekete geçtiklerini görüyoruz. Bunu yaygınlaştırmak gerek. Yurttaş tepkilerinin daha geniş şekilde dile getirilmesi gerek."
Medyaya da önemli bir görev düştüğünü söyleyen Gürsoy, "ama yaygın medya tam tersini yapmakla meşgul" dedi. "Medya, egemen, şiddet yanlısı eğilimlere çoğunluğuyla teslim olmuş durumda."
Ekinci: PKK'nin silah bırakması çözüm isteyenlerin harekete geçmesini kolaylaştırır
Ekinci, PKK'nin silah bırakmasıyla, demokrasinin önünün açılacağını, "insan haklarından, demokrasiden yana, makul bir çözüm isteyen aydınların kolay harekete geçebileceği" düşüncesinde.
Ancak, Ekinci'ye göre, PKK'nin bunu yapmasını sağlamaya yönelik girişimlerin önü kapalı.
"Vaktiyle bazı gazeteciler yurtdışına çıkıp PKK'yle görüşüyordu. Bu cesareti gösterecek aydınlar grubu ortaya çıkarsa iyi olur. Ama milliyetçilik öyle yükseldi ki, gerçekleşebileceğine ihtimal vermiyorum. Belki, hükümete yakın sivil inisiyatif sahiplerinin, icazet alarak böyle bir şey yapmaları mümkün olur."
Masaya oturma sıkıntısı
Geçen hafta, Başbakan Erdoğan'la DTP yöneticileri arasında, medya üzerinden yürüyen bir masaya oturma diyaloğu yaşandı. Erdoğan, "silahı bırak, masaya gel" dedi; DTP "zaten silahlı olmadıklarını, Erdoğan'ın sözlerini yol haritası olarak kabul ettiklerini" açıkladı.
Ardından Erdoğan, "PKK ile masaya oturunca neyin pazarlığını yapacak merak ediyorum" diyen Deniz Baykal'a yanıt olarak, "Sözlerimi bir yere çekmeyin, benim mesajım PKK terör örgütünün silahlı eylemcilerini, silahlı teröristlerini 'terörist' olarak ilan etmeyen, onlarla bağını koparmayanlara yöneliktir" dedi.
Ekinci de, Baydar da, devletin PKK'yle açıkça görüşmeyeceğini söyledi.
Baydar, "Ortam silah bırakmakla gelişirse, masaya oturulabilir. Zaten Erdoğan, PKK'nin silahlı güçleriyle değil, DTP'yle masaya oturmaktan söz etti. DTP'nin varlığı bir fırsattır; onlar üzerinden görüşme yapılabilir" dedi.
Ekinci de Erdoğan'ın DTP'yi PKK'yle bağlantılı olarak kabul etmesini yadırgadığını söyledi.
"DTP'yle legal bir parti olarak görüşmesi makul olur. Zaten, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürt sorununu PKK'yle tartışabileceğine ihtimal vermiyorum. Ama DTP'nin de PKK'ye 'ateşkes yap, silah bırak, yurtdışına çık' demeye gücü yetmeyeceğinden, Başbakan'ın açıklaması havada kalıyor." (TK/EK)