Haberin İngilizcesi için tıklayın
"Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan İstanbul Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi’nden akademisyenler hakkında örgüt propagandası yaptıkları iddiasıyla hazırlanan iddianamede 7,5 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Suçlama 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu 7/2'den yapıldı.
TMK 7/2 Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. |
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada iddianameyi savcı İsmet Bozkurt hazırlandı. Ayrı ayrı dava açılması nedeniyle toplam kaç akademisyene dava açıldığı henüz bilinmiyor.
TIKLAYIN - Akademisyenler "bu suça ortak olmayacağız" diyor
Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi 11 Ocak 2016'da düzenlenen basın toplantısıyla duyurulmuştu. Bildiride Türkiye’de 89 üniversiteden 1128, yurtdışından 355’i aşkın akademisyen ve araştırmacının imzası vardı.
OHAL ilanı sonrası KHK'larla 1 Eylül 2016'da başlayan kamudan ihraçlar arasında ihraç edilen 5 bin 577 akademisyenden 380'i Barış İçin Akademisyenler'in Bu Suça Ortak Olmayacağız bildirisi imzacısıydı.
Savcı: "Alenen propaganda mahiyetinde"
Savcı Bozkurt hazırladığı iddianamede, 11 Ocak 2016 tarihli bildiriyi “sözde barış bildirisi” olarak adlandırdı ve PKK/KCK’nin “alenen propagandası mahiyetinde” olduğunu öne sürdü.
İddianamede, bildiri ile PKK/KCK’nin cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerinin meşru gösterilerek bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propaganda yapıldığını savunuluyor.
Bozkurt iddianamede şöyle diyor:
“Bildirinin esas amacının PKK/KCK Terör Örgütü tarafından sözde ‘öz yönetim’ ilan edilen bölgelerde, güvenlik güçleri tarafından bölgelerin teröristlerden temizlenmesi ve bölge halkının huzur ve refahının sağlanması için yürütülen operasyonların durdurulması için kamuoyu oluşturmak lduğu anlaşılmış, bunun üzerine Cumhuriyet Başsavcılığımızca konuya ilişkin 2016/5734 sayılı ‘terör örgütünün propagandasını yapmak’ suçundan soruşturma başlatılmıştır.”
Destek bildirisi de suçlama konusu
İddianamede bildiriyi okuyan Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy’un gözaltına alınıp yaklaşık 1 ay süreyle tutuklu kalması sırasında imzacı akademisyenlerin yazdığı destek bildirisi de suçlamalar arasında yer aldı.
Savcı barış akademisyenlerinin 10 Mart 2016 tarihli “Barış talebinde ısrarcıyız” başlıklı basın açıklamasıyla “PKK terör örgütü propagandasına ısrarla devam edilerek diğer şüphelilerin bildiri altındaki imzalarından vazgeçmelerinin engellenmesinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletine halen meydan okuyabildiklerini gösterme”yi amaçladıklarını öne sürdü.
Tercümede tahrifat suçlaması
Savcı bildirinin İngilizceye tercüme edilirken kasıtlı olarak tahrif edildiğini de suçlamalar arasına aldı:
“bildiriyi hazırlayanlar, bildirinin Türkçe ve yabancı dillerdeki metinlerinde bazı kelime ve kavramları kasıtlı olarak değiştirmişler yabancılara imzalattıkları metinlerde profesyonelce dokunuşlarla sadece ulusal kamuoyunda değil uluslararası kamuoyunda PKK/KCK’nın cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek ya ada bu yönetmelere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapmaya özen göstermişlerdir.”
Chris Stephenson beraat etti ama suçlama konusu
Savcı Bozkurt iddianamesinde, Mart 2016’da gözaltına alınarak tutuklanan üç akademisyene destek olmak için İstanbul Adliyesi’ne gelen ve gözaltına alınan Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Chris Stephenson’a da yer verdi.
İddianamede, Stephenson’un çantasında kasıtlı olarak “terör örgütü propagandası” yapmaya yönelik materyallerle adliyeye geldiği, uluslararası camiada Türkiye aleyhine karalama kampanyasına destek sağlamak istediği iddia edildi.
Stephenson, hakkında örgüt propagandası davası açılmıştı.
23 Haziran 2016’daki ilk duruşmada mahkeme Stephenson’a atılı suçun yasada suç olarak tanımlanmadığını belirtip beraat kararı vermişti. Savcı Bozkurt, Stephenson’u “terör örgütü propaganda materyali” olduğunu iddia ettiği belgeler ise HDP İstanbul İl Örgütü’ne ait “Nevruz” bildirileri idi. (HK)