Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır'da bir araya geldiği gazetecilere gündemle ilgili açıklamalarda bulundu.
Demirtaş, Oslo görüşmeleri, Leyla Zana'nın açıklamaları, silahların bırakılması süreci ve Kürt sorununun çözümü için partiler arası müzakere sürecini değerlendirirken, Türklerin AKP'den, Kürtlerin de PKK'den barış getirmesini beklememesi gerektiğini belirtti ve barışı halkın kendisinin getireceğini söyledi.
Oslo görüşmelerinde yer almadık
ntvmsnbc'den Nizamettin Kaplan'ın haberine göre, Demirtaş, BDP Eşbaşkanları olarak Oslo görüşmelerinde yer almadıklarını ilk kez açıkladı.
İmralı ve Oslo'daki görüşme süreçlerinin içeriği ile ilgili görüşmelerin sürdüğü dönemde bilgilerinin olmadığını belirten Demirtaş, zaman zaman dolaylı olarak bu görüşmelerin yapıldığına dair sinyaller aldıklarını söyledi.
"Fakat kimlerin kimlerle ne zaman nerede görüştüğünü ne görüştüğünü bilmiyorduk. zaman zaman bazı görüşmelerin, temasların olduğuna dair o dönemde bizim bilgimiz vardı."
"Zana'nın görüşleri önemli ama önemli kısmına katılmıyoruz"
Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana'nın sözlerine de değinen Demirtaş, Zana'nın fikirlerinin de her fikir gibi önemli ve saygın olduğunu ancak, parti olarak önemli bölümüne katılmadıklarını söyledi.
"Zana'nın bize yönelik hükümete yönelik eleştirileri şüphesiz ki anlamlıdır. Partimizin koordineli bir çalışması olarak tartışılmak istendi."
"Partimizin kararlaştırarak, tartışılarak verilen bir demeç değildir. Parti olarak katılmadığımız çok yönleri var. Biz her şeyden önce BDP blok milletvekilleri olarak kendi içinde fikir ve tartışma zenginliği olan bir partiyiz ve hareketiz."
"Ancak tüm milletvekillerimizin parti programında ve parti tüzüğünde belirlenmiş ilkeler çerçevesinde siyaset yapmasını, siyasetin argümanını buna uygun şekilde kullanmasını tabii ki bizler de arzularız. Ama bu parti içerisinde ciddi bir rahatsızlık, bölünme, yarılma ayrılık yaratacak bir durum değil."
"Partimizde görüş ifade eden her bir arkadaşımız barış için, çözüm için görüş ifade eder. Partimizde hiçbir zaman şahinler, güvercinler olmamıştır. Bundan sonra da olmaz, bundan sonra da bütün arkadaşlarımız kalıcı, onurlu barışı gerçekleştirmek için çaba sarf ederler. Leyla Zana'nın niyeti budur."
"Fakat Leyla Hanım'ın ifade ettiği düşüncelerden yola çıkarak bir kez daha BDP'yi vurmaya, BDP'yi zayıflatmaya yönelik girişimlerin her biri aslında aynı zamanda barışı vurmaktır."
"'Silah bırakın' diyen altını doldursun"
Demirtaş, Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin "Artık silah kullanma dönemi geçti" sözlerine yönelik şunları söyledi:
"Barzani'nin açıklamaları yeni değil. Öcalan da 'Silahların miadı dolmuştur, silahla çözülmez' dedi. Silahla olmaz demekle işler bitmiyor. PKK'nın nasıl silah bırakacağını, nereye bırakacağını tarif etsinler."
"Silahı bırakın demekle 30 yıldır silahın bırakılmadığını 30 bin defa anlamış olmalıdırlar. Sayın Barzani çağrı yapıyorsa altını doldurmalıdır, kim yapıyorsa altını doldurmalıdır. Biz altını dolduruyoruz; kuru kuru silah bırakın, operasyonları durdurun çağrısı yapmıyoruz. Kim çağrı yapıyorsa altını doldurarak, projesini kamuoyuna duyursun."
"Anlaşan partiler önerilerini getirsin"
AKP ile CHP'nin Kürt sorununun çözümündeki görüşmelerini de yorumlayan Demirtaş, AKP'nin sıkışık bir durum yaşadığı için CHP'nin girişimini sahiplendiğini ileri sürdü.
Bu yaz AKP'den çözüm beklenirken, CHP'nin yeni bir mekanizma önerdiğini söyleyen Demirtaş, AKP, CHP ve MHP'nin proje oluşturduktan sonra kendileriyle görüşebileceğini ifade etti.
"BDP bu işin muhataplarından biridir. Üç parti ya da iki parti anlaşıyorsa buyursunlar önerilerini getirsinler."
"Barışı halk getirecek, müzakereleri beklemeye gerek yok"
Demirtaş barış için Türklerin AKP'yi, Kürtlerin de PKK'yi beklememesi gerektiğini vurguladığı açıklamasında, barışı halkın getireceğini o yüzden herhangi bir müzakerenin gelişmesinin beklenmemesi gerektiğini söyledi.
"Kürt sorununu bir hafta içinde çözemeyiz ama en azından gençlerin ölümünü durdurabiliriz diye düşünüyorum. Bunun için elimizde imkan ve fırsatlar var. Cesur girişimler gerekiyor bu konuda."
"Din adamları, Alevi dedeleri, analar, barış girişimlerinde bulunması gereken çevrelerdir. Barış önce vicdanlarda yapılır, ondan sonra kağıda dökülür. Dolayısıyla halkın, toplumun vicdanını temsil eden kesimler boş durmamalıdır."
"Yani barışı getirecek olan biziz. Üçüncü ülkeler değildir. Ne Kürtler PKK'nın barış getireceğini beklesin, ne Türkler AKP'nin barış getireceğini beklesin, beklemek zorunda değilsiniz. Halk barışı kendisi getirecektir."
"O yüzden barış meselesinde kimse görev beklememelidir. Herhangi bir müzakerenin gelişmesini beklememelidir. Böyle olursa karşılıklı çatışmaları durdurmak da kolay olur, çözümü de yakalamak kolay olur." (EKN)