Barış için Kadın Girişimi bir açıklama yaparak “Yapabileceğimiz tek şey birbirimizi dinlemekten vazgeçmemek, sessizliğe ve kimsesizliğe gömülmemekse biz kadınlar tam da bunu yapmaya devam edeceğiz” dedi.
“'İç savaşı önleme çağrısına biz kadınlar da ses veriyoruz” başlığıyla duyurulan açıklamada, “Kendimizin, hepimizin hayatları için barışta ısrarcıyız” denildi.
TIKLAYIN - HDP'Lİ VEKİLLER: HERKES TAVRINI ORTAYA KOYUP, SES VERMELİ
Barış vurgusu
Barış için Kadın Girişimi’nin açıklaması şöyle...
“HDP milletvekillerinin gözaltında olduğu Diyarbakır'da yine bir bombanın patladığı bir sabaha uyandık. Tutuklama haberleri bir bir gelmeye başladı...’Günaydın’ın bile bir lüks olduğu bir zamandayız. Halbuki biz birbirimize, "günaydın" veya ‘iyi geceler’ diyebilmek istiyoruz; bunun için mücadele ediyoruz.
“Ülkede her gün daha büyük bir umutsuzluğa uyanmaktan yorulduk. Her sorunun konuşarak çözüleceği bir ülke hayal ettikçe basına, siyasete baskıların artması, kadınların tüm kazanımlarına her gün yeni bir müdahalenin eklenmesi ve bugün de 6 milyon seçmenin iradesinin yok sayılması savaşın sesini yükseltiyor, barış ihtimalini uzaklaştırıyor. Oysa biz kadınlar biliyoruz ki savaş hayatlarımıza sirayet ettikçe hepimiz mutsuz, umutsuz olacağız.
“Savaş ve şiddetle birlikte kadınların gündelik hayatı zorlaşıyor, nefes alacağımız alanlar daralıyor. Barış hepimizin ihtiyacı, özgürlük hepimizin ihtiyacı. Herkesin temsil edilebildiği bir meclisin önünü kapatmak barışın da önünü kapatmak demektir. HDP eşbaşkanları ve vekillerinin tutuklanması İstanbul'dan Diyarbakır'a 6 milyon insanın temsiliyetinin yok sayılması, sesinin susturulması demektir. Kadınların mecliste, belediyelerde eşit sözüne yönelik bir saldırıdır.
“Hayat bu şekilde devam edemez. Herkesin ‘yarın sabaha hangi kötü habere uyanacağız’ diyerek uykuya dalmaya çalıştığı bir ülkede kimse gelecek hayali kuramaz. Sokaklarda karşılaşmalarımızın bile şüpheyle gölgelendiği bir ülkede umutsuzluktan başka bir duygu barınamaz.
“Hepimizin konuşabildiği, birbirinin sesini duyabildiği ve birbirini anlayabildiği bir ülke için mecliste de herkesin sesinin duyulur olması ve sorunların, tam da sorunları çözmeleri için seçilmişlerin konuşarak çözmesi elzem.
“Hep barışta ısrarcıyız dedik, hep konuşarak çözemeyeceğimiz hiçbir sorun yok dedik. Israrımızı sürdürüyoruz. Bir yandan 'bölünme tehditlerinden' bahsedilirken aslında her gün biraz daha parçalanmış bir topluma uyanıyoruz. Birbirimizin acılarından zevk almamız, kutlamamız bekleniyor adeta. Yan sokağımızda, yan dairemizde oturanın ülkenin meclisinde temsil edilmemesinden hoşnut olmamız isteniyor.
“Oysa ki dertlerimiz, hayallerimiz o kadar başka değil. Tekrar ve ısrarla söylüyoruz: Kendimizin, hepimizin hayatları için barışta ısrarcıyız - ve bu ancak gerçekten demokratik bir ortamda; hepimizin sesinin sözünün değerli, kimseninkinin tutsak olmadığı bir ortamda mümkün.” (YY)