20 Temmuz 1974'te başlayan, daha sonra da 14-16 Ağustos'ta tekrarlanan "barış harekatlarının" 35. yıldönümünde Kuzey Kıbrıs'ta kutlamalar yapılıyor. Kıbrıs basınındaysa siyasilerin mesajlarına yer veriliyor.
Yeni Düzen Gazetesi'yse manşetine Leman Sam'ı taşıdı.
"Bir rahat bıraksalar Kıbrıs'ı, sanıyorum Türkiye'nin de eli olmasa bir demir pençe gibi Kıbrıs'ın üzerinde belki o zaman Rumlar da daha yumuşayacak. Kıbrıs halklarının bir sorunu gibi değil de Yunanistan ile Türkiye'nin bir sorunu gibi bakılıyor bu işe. Kıbrıslılar bir kurban durumunda. Türk tarafında Türkiye'nin eli Rum tarafında Yunanistan'ın eli bu bana çok saçma geliyor..."
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, Kıbrıs'ta çözüme ve barışa ulaşılmak isteniyorsa "bu gibi günlerin bir tarafın zafer günü, diğer tarafın ise matem günü olmaması gerektiğini" ifade etti.
Çakıcı Türkiye'nin askeri müdahalesinin üzerinden 35 yıl geçtiğini, ancak bu süre içerisinde Kıbrıs sorununda karşılıklı kabul edilebilir bir çözüme ulaşılamadığını belirtti.
"Her iki taraf da, birbirlerinin hassasiyetlerini göz önüne alarak ve geçmişten dersler çıkararak, mutlu bir ortak gelecek için çaba sarf etmelidir" diyen Çakıcı, 20 Temmuz'un 35. yılında, ülkede bir daha 15 ve 20 Temmuz'ların yaşanmamasını diledi.
Gül: Çözümsüzlüğün bedeli Kıbrıs Türküne ödetilemez
Kıbrıs Postası manşete Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün demecini taşıdı: "Çözümsüzlüğün bedeli Kıbrıs Türküne ödetilemez."
Gül, Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'a gönderdiği mektupta "Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerçekleştirdiği Barış Harekatı Kıbrıs Türk'ünün kendini yönetme hakkının güvencesini teşkil etmiştir" dedi.
Talat: Garantörlüğü tartışamayız
Kıbrıs Gazetesinin manşeti Talat'ın Türkiye'nin garantörlüğünden vazgeçilemeyeceği mesajı. Kıbrıslı gazetesi ise kutlamaya ve kutlama mesajlarıyla Cemil Çiçek'in Kıbrıs ziyaretine yer verdi.
Başbakan Derviş Eroğlu, yaşamlarını Türkiye'ye borçlu olduklarını öne sürdü. Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği'nin harekatın yapıldığı dönemin koşullarını göz aönüne almadığını belirtti.
Cumhuriyetci Türk Partisi Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer "20 Temmuz'da acılar çeken hayatını kaybeden bütün insanlarımız saygı ile anarken artık kaçınılmaz görevin, karşılıklı kabul edilebilir bir antlaşma ve iki taraf arasında barış yapımını ilerletmek olduğunu vurgularız" diye konuştu.
Bakoyanni: Güney'in çabalarını destekliyoruz
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni açıklamasında "Kıbrıs'ta, tüm Kıbrıs halkının çıkarına olacak ve kabul görecek barışçı bir çözümün varlığına inanıyoruz" görüşüne yer verdi ve "Türkiye'nin rolü kritiktir. Olumlu yaklaşımı çözüme katkı sağlayıp, AB sürecine de yeni bir ivme kazandıracağı gibi Türk-Yunan ilişkilerinde de ilerleme kaydedilmesine katkı sağlayacaktır" dedi.
"İşgalin açtığı yaraların kapanması ve Kıbrıs halkının yeniden AB çerçevesinde birlikte ve güvenli biçimde yaşaması gerektiğini" ifade eden Bakoyanni, Güney Kıbrıs lideri Dimitri Hristofyas'ın Kıbrıs sorununa çözüm bulunması yolundaki "ısrarlı girişimleriyle çabalarının Atina tarafından güçlü biçimde desteklendiğini" belirtti.
1974'te ne olmuştu?
Türkiye'de Kıbrıs Barış Harekâtı olarak da bilinenen Kıbrıs Harekatı 20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Kıbrıs'ta başlattığı askerî harekâttır.
"Harekat değil işgal"
Türkiye devleti harekatın Zürih ve Londra Antlaşması'nın 4. maddesine istinaden gerçekleştirildiğini savunmaktadır. Fakat Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi bu harekâtı işgal olarak değerlendirmektedir.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'ti. TBMM, Hükümete genel savaş açma yetkisi verdi. 14 ilde sıkıyönetim ilan edildi.
20 Temmuz sabahı uçakların bombardımanından sonra TSK 06:15'ten itibaren havadan indirme ve denizden çıkarma başladı. Denizden çıkarma Karaoğlanoğlu plajına yapıldı.
Parola: Ayşe Tatile Çıksın
Cenevre konferansına katılan Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş anlaşmanın mümkün olmadığı anlamına gelen "Ayşe Tatile Çıksın" parolasını Başbakan Bülent Ecevit'e bildirdi. Ağustos'ta harekât neticesinde bir taraftan Magosa'ya diğer taraftan Lefke'ye varılarak Türk tarafının sınırları çizildi. (EZÖ)