Türkiye Barış Meclisi (TBM) Mahmur mülteci kampı ve Kandil'den gelen 34 kişilik "Barış Grupları"nın Diyarbakır 4 ve 5. Ağır Ceza Mahkemeleri'nde yargılandıkları davalara tepki gösterdi; silahların susmasını ve insanların konuşmasını istedi.
TBM'nin "Barış Davası" duruşmasıyla ilgili Taxim Hill Otel'de düzenlediği "Silahlar susmalı, insanlar konuşmalı" başlıklı toplantının moderatörlüğünü Hakan Tahmaz yaptı, basın açıklamasını ise Aydın Çubukçu okudu. Toplantıya Osman Kavala ve Filiz Koçali'nin yanı sıra çok sayıda akademisyen ve siyasetçi katıldı.
Üçüncü grup 24 Haziran'da yargılanacak
Çubukçu, "Halkın umutlarıyla oynayan, samimiyetsiz ve korkak tutumlarıyla bu sonuca yol açan sorumlular artık hiç bir bahanenin ardına gizlenmemeliler. Barış Davası'nda verilen karar çözümün kapısını kapamış, şiddeti çağırmıştır" dedi.
Çubukçu, açılım sürecine destek için PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla ülkeye giriş yapan 34 kişiden 13'ünün yargılanacağı Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmayı 24 Haziran'da izleyeceklerini ifade ederek, "Barış Davası dosyası kapatılmalıdır. Barış ve çözümden yana olan herkesi diyalogun kurulması için davanın tanığı olmaya çağırıyoruz" dedi.
Ekinci: Paranoya bitmeden sorun çözülemez
Yazar Tarık Ziya Ekinci de "80 küsur yıl boyunca Türk toplumu, devletin öncülüğünde tek kültürlü, homojen, farklı inançları, etnik grupları, düşünceleri ve Kürtleri dışlayan, düşmanlık besleyen bir yapıya dönüştürüldü" dedi.
"Devlet yarattığı paranoyayı sonlandırmalı. Konda anketinde, Kürtlerin Türkiye'den ayrılıp ayrı bir devlet kuracağına inananların oranı yüzde 75. Bu paranoya sürdükçe sorun çözülemez. Türkler, önce buna ikna olmalı."
Ekinci, AKP'nin "uluslar arası yaptırımlarla giriştiği açılımlarıyla" bu sorunu çözmeye gücünün yetmeyeceğini belirtti, "Neo-faşist ve milliyetçi iki partiden de bu sorunu çözmesi beklenemez. Devlet, Kürtlere asimile olmak dışında bir yaşama hakkı tanımıyor" dedi.
Alpay: Kürtlerin de öldüğü görmezden geliniyor
Radikal gazetesi köşe yazarı Necmiye Alpay, sorunun çözümü için "dolaylı ya da dolaysız bir diyaloga ihtiyaç" olduğunu söyledi.
"80 yıldır Kürtlerin varlığı inkar edildiği gibi şimdi de bu savaşta Kürtlerin de öldüğü görmezden geliniyor. Ekranlarda Türk bayrakları, bağıran MHP'lilerin görüntüleri yer alıyor. Oysaki aynı ülkede başka evlerde, aynı yaslar tutuluyor. Savaş mantığı bütün toplumu esir almış durumda. Hala sorunun askeri ayaklarını sıralıyorlar."
Yalçındağ: Devlet verdiği sözü tutmadı
"Barış Davası" avukatlarından Reyhan Yalçındağ tutuklamalara itiraz ettiklerini açıkladı ve Heredot'un "Barış zamanlarında evlatlar annelerini, savaş zamanında anneler evlatlarını gömerler," sözlerini hatırlattı.
"Oğullarını yitiren asker ve gerilla ailelerine başsağlığı diliyorum. Devlet, 19 Ekim 2009 Habur'dan gelen 'Barış Grupları'na verdiği özü tutmadı."
Özcel: Sorumluluk devlete ait
Eski Dışişleri mensubu yazar Akın Özcel de AKP hükümetinin sorunun çözümünün İspanya ve İngiltere'de izlenen yoldan geçtiğini savundu. "Olayın tüm sorumluluğu devlete aittir." (BT/EÖ)