"Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" suçlamasıyla yargılananlardan biri de eğitim bilimci Ali Tansu Balcı.
TIKLAYIN - Akademisyen Yargılamalarının Sayılarla Bir Yılı
TIKLAYIN - Barış Akademisyenlerinin Beyanları
Balcı'nın farklı bir hikayesi var. Çünkü bildiriyi imzaladığında akademisyen değil, yüksek lisans öğrencisiydi. Elektronik postasına gelen bildiriyi okumuş ve imzalamıştı. Basına yansıyan ilk bildiride imzası da vardı. Öğrenci olduğu için güncellenen listeden ismi çıkarıldı.
Balcı, başına gelenlerini bianet’e şöyle anlattı:
“Üç yıl önce İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi’nde yüksek lisans yaparken, ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ bildirisini imzaladım. Basına da çıkan ilk listede doktora öğrencisi olarak görülüyordum. Ben bunun düzeltilmesini istediğimde yüksek lisans öğrencilerini koruma amaçlı imzalarının kabul edilmediği söylendi ve böylece güncellenen imza listesinde imzam çıkarıldı.
‘Davam 10 Ekim’de İstanbul’da’
“İmzam çıkarılmasına rağmen basında imzacı olarak adım geçtiği için hakkımda o dönem Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından idari soruşturma açıldı, üç yıl sonra da hakkımda İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. Davanın ilk duruşması 10 Ekim’de Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde görülecek”
‘Akademisyen olmadığım halde iddianamede akademisyen olduğum söylenmiş’
“Dava dosyasında Dokuz Eylül Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak gösterilmişim ve açığa alındığım ifade edilmiş. Oysa öyle bir durum yok. Evet açığa alınan akademisyenler vardı ancak ben onlardan değildim. Çünkü ben o dönem yüksek lisans öğrencisiydim.
“Mahkeme, üniversiteye yazı yazıyor ‘Öğretim üyeniz Ali Tansu Balcı hakkında şu nedenlerle kamu davası açılmıştır’ diyor. Ama, üniversiteden gelen her hangi bir cevap var mı? Cevap verse belki diyecek 'Bizim böyle bir akademisyenimiz yoktur." Ama bilmiyoruz. Dosyaya koyulmamış böyle bir cevap.”
Üniversite de soruşturma açtı
Bununla da bitmiyor. Balcı hakkında Dokuz Eylül Üniversitesi de soruşturma başlatıyor:
“Dokuz Eylül’de de ön soruşturma adında bir soruşturma geçirdim. Bu soruşturmada TBMM’ne giden imza listesinde imzamın olmadığını sunduğumda Soruşturmayı kapattılar. Mezun olduğum sırada soruşturma sonucumu istediğimde de imzam olmadığı için soruşturmanın kapatıldığı belirtildi.
“Ondan sonra üç yıl boyunca herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Dokuz Eylül Üniversitesi'nde yüksek lisansımı bitirdikten sonra Avrasya Üniversitesi’nde Çocuk Gelişimi bölümünde Öğretim Görevlisi olarak işe başladım.
“Geçtiğimiz Temmuz ayında Avrasya Üniversitesi’nden aradılar ve güvenlik soruşturmamda imzacı olarak göründüğüm için istifam istendi. Ben de istifamı vererek üniversiteden ayrıldım.”
"Kopyala yapıştır iddianeme ile yargılanıyorum"
Balcı son olarak şöyle sesleniyor:
“Hakkımda hazırlanan iddianamede ve güvenlik soruşturmasında yer alan bilgilerin herhangi bir dayanağı olmamasına rağmen kopyala yapıştır iddialarla bir iddianame hazırlanmış. Bildirinin yayınlandığı dönemde öğretim görevlisi değildim ve yüksek lisans öğrencisi olmamdan kaynaklı imzam listeden çıkarıldı. Buna rağmen üç yıl sonra hakkımda soruşturma başlatıldı ve bu nedenle istifa etmek zorunda kaldım.”
Barış bildirisini imzaladıktan sonra ne oldu? Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamuda 473, vakıfta 76 olmak üzere toplam 549 akademisyen görevinden ihraç edildi, işten çıkarıldı, istifa ve emekliliğe zorlandı: * KHK ile ihraç edilenler: Kamuda 399, vakıfta 8, toplamda 407 kişi. * İşten çıkarılanlar: Kamuda 39, vakıfta 49, toplamda 88 kişi. * İstifa eden/ettirilenler: Kamuda 47, vakıfta 25 toplamda, 75 kişi. * Emekli olanlar/edilenler: Kamuda 26, vakıfta 1, toplamda 27 kişi. * Disiplin soruşturması açılanlar: Kamuda 442, vakıfta 63, toplamda 505 kişi. * Görevden uzaklaştırılanlar: Kamuda 90, vakıfta 11, toplamda 101 kişi. AYM Akadmeisyenlerin hakları ihlal demişti Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriyi imzaladıkları için "terör örgütü propagandası yapmak" gerekçesiyle cezalandırılan 10 akademisyenin bireysel başvurusunu görüştü. Mahkeme 26 Temmuz 2019'da barış akademisyenlerinin "silahlı terör örgütü propagandası yapmak" suçundan cezalandırılması nedeniyle ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verdi. TMK 7/2 ne diyor? Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır: |
(EMK)