Fotoğraflar: bantmag
"Okurlar"ın "takipçiler"e evrildiği bir dönemde 15. yaşını, yine bir üretimle kutluyor bantmag: 15 Yıla 15 Klip. Sadece dergi değil sanatın pek çok alanına dokunan bir ekibi var. Sergiler, konserler, etkinlikler, youtube yayınları...
On beş yıl önce logosunda bir yara bandıyla yayın hayatına başlayan kültür-sanat dergisi bantmag, hep yenilenerek çıkıyor okurlarının karşısına. 2004'ün sanat ortamıyla şimdiyi ise şu sözlerle karşılaştırıyorlar: "Yakın geçmişin yaralarını da taşıyan ama her şeyi geride bırakıp üretmek ve ilerlemek isteyen bir sanat dünyası var. Belki 10-15 yıl öncesi yaşadığımız hızlı ve biraz da suni şaşaayı yaşayamayacak ama daha doğal ve samimi olacak üretimler."
"En iyi yaptığımız şeyi yapmaya devam ediyoruz" diyen ekipten James Hakan Dedeoğlu ve Aylin Güngör bianet'in sorularını yanıtladı.
Bant Mag sadece bir dergi olmaktan öteye geçti ve konser serileri, sergi, mekancılık, sinema yayınlarıyla birlikte yıllar içinde kültür-sanat alanında farklı alanlara da dahil oldu. Bütün bu diğer başlıkların dışında özünüz dergicilik/yayıncılık diyebilir miyiz? Bu on beş yıl sizin için nasıl geçti?
Özümüz elbette yayıncılık, zaten yola çıkarken bir dergi yapmanın heyecanıyla başlamıştık. Elbette yıllar içerisinde hem sadece dergi olarak hayatta kalmanın mümkün olmadığını anladığımızdan hem de ekipçe başka kulvarlarda da keyifli işler yapabileceğimizi kavradığımızda Bant sadece bir dergi olmaktan çıktı. Ama bunların hepsi birbirini tamamlayan, bizi ve okurlarımızı besleyen işler. Derginin yanı sıra sergiler, konserler, etkinlikler düzenliyoruz ve Bant'ın farklı sosyal medya kanallarını, farklı fikirlerle renklendiriyoruz. Bunların hepsi bir arada oldukça yorucu, yoğun ve bir arada tutması zor ama en iyi yaptığımız şeyi yapmaya devam etmekten başka bir seçeneğimiz de yok.
2004'te yayın hayatına başlayan bant'ın ilk sayısının kapağı.
"Her şeyi geride bırakıp üretmek isteyen bir sanat dünyası"
2004 Bant'ın kuruluşu. 2004 yılı sizin açınızdan nasıl bir dönemdi? Nasıl bir sanat ortamı vardı Türkiye'de? Hatırlamak belki zor ama yapılan haberler, röportajlar açısından, yazdıklarınız açısından nasıl bir dönemdi? Buradan hareketle -sanatın neredeyse her alanında var olabilen bir ekip olarak- günümüzde Türkiye için sanat üretimi, ortamı ile ilgili kısa bir değerlendirme yapmanızı istesem... İki dönemi dergi okuru ve satışı açısından da değerlendirir misiniz?
2004 yılına dönüp baktığımızda patlama yapmaya hazır, heyecanlı, dünyaya açılmış ama devamını getirme konusunda kararlı bir sanat ortamı vardı. Sonraki yıllarda çok hızlı gelişti her şey. Önce ciddi bir sıçrama yaşadık... Hem yurtdışı gözünü buraya dikti (hem sermaye hem de insanlar) hem Türkiye'deki sanat dünyası yurtdışına açıldı. 2005 – 2010 bu anlamda çok önemli bir zaman aralığı. Sonrasında malum olaylar zinciriyle ciddi bir sekteye uğradı her şey. Kelimenin tam anlamıyla dağıldık. Şimdiye baktığımız zaman ise yeniden ve güçlü bir şekilde kendini toparlayan ve yeşeren bir sanat dünyası olduğunu düşünüyoruz. Yakın geçmişin yaralarını da taşıyan ama her şeyi geride bırakıp üretmek ve ilerlemek isteyen bir sanat dünyası var. Belki 10-15 yıl öncesi yaşadığımız hızlı ve biraz da suni şaşaayı yaşayamayacak ama daha doğal ve samimi olacak üretimler.
"Okurlar", "takipçiler" olarak adlandırılır oldu"
Geçen ay Türkiye'nin önemli müzik, popüler kültür dergisi Hey'in kurucusu/genel yayın yönetmeni Doğan Şener hayatını kaybetti. 70'lerden 90'ların ortalarına kadar müzik dergiciliği açısından önemli bir yayındı Hey, müzik yazarı pek çok isim de andı Şener'i. Müzik dergiciliği, yazarlığı sizce yıllar içinde nasıl evrildi? Geçmiş yıllarda özellikle sizin de beğenerek okuduğunuz, takip ettiğiniz dergiler hangileriydi?
Kısaca yanıtlaması zor bir soru aslında. Ama en basitinden izah etmek gerekir ise, bir dergi için "okurlar" olarak tabir edilenler "takipçiler" olarak adlandırılır oldular. Bu da iyisiyle kötüsüyle her şeyi özetliyor aslında. Takip ediyorlar ama okuyorlar mı yoksa sadece bakıyorlar mı, sadece "like" mı ediyorlar, sadece bakıp paylaşıyorlar mı bilemiyorsunuz artık. "Uzun yazılar artık okunmuyor" deniyor ama sanırım çoğu insan aslında hiçbir zaman uzun yazı okumak istemiyordu. Bu süreç içerisinde onlar ayıklandı, onlarla beraber gereksiz birçok yayın da... Yoksa uzun ve iyi bir makalenin okuyucu nezdinde her zaman karşılığı var. Bizim sevdiğimiz dergilere gelecek olursak... Elbette herkes için ROLL'un ayrı bir yeri vardı. Bunun dışında yabancı dergilerden bazı isimler sıralayacak olursak Plan B, Little White Lies, Colors, Adbusters, Careless Talks Costs Lives gibi dergileri sayabiliriz.
Her dergi/gazete için bir yayın politikası vardır. "Bu haberi girsek mi, neresinden görsek, görsel nasıl kullansak" gibi... Bant Mag'da bir haberin bu aşamaları nasıl tartışılıyor?
2 – 3 ayda bir yayınladığımız dergi için ekip olarak baya kafa patlatıyoruz. Asıl tartışma, bir içeriği farklı ve okuyucunun hoşuna gidebilecek hangi şekilde verebilirdik çevresinde gelişiyor. Örneğin alışılmış bir röportaj formatı yerine her soruyu başka birinin yönelttiği bir format geliştirmek gibi... Hem genel hem de kendi alışkanlıklarımızı kırabilmek adına sürekli yeni formatlar düşünüyoruz, bu da uzun düşünmeler, konuşmalar ve deneme/yanılmalar'la birlikte geliyor. Bu işin gerçekten eğlenceli kısmı ve Bant'ı Bant yapan noktalardan da biri.
15 yıla 15 klip: Serüvenin farklı bir görsel ve işitsel dokümantasyonu
15. yıla özel 15 klip projesini hayata geçirdiniz. Yayınlar, gazeteler genelde kendilerini anlatarak kutlar doğumgünlerini. Oysa siz yine bir üretimle çıktınız okurlarınızın karşısına. Bu fikir nasıl ortaya atıldı? Epey zahmetli bir iş olsa gerek...
Üretmek ve bunu paylaşmak bizi ekip olarak bir arada tutan şey diyebiliriz. Uzun bir süre üzerine çalıştığın yenilikçi bir fikrin takipçilerinle buluşma anını yaşamak her zaman olmasa da çoğunlukla çok güzel bir his veriyor bize. 15 Yıla 15 Klip projesine gelecek olursak... 15. Yıla özel bir video projesi geliştirmek istiyorduk ve bir süredir müzik kliplerine odaklanan bir etkinlik fikrimiz de vardı. Sanırım bir noktada bunları bir araya getirmeye karar verdik. Ayrıca yerli müzik sahnesi bizim çok sıkı bağlar taşıdığımız bir sahne ve biraz oraya da bir selam mahiyetinde bir proje yapmak istiyorduk. Ama galiba gereğinden fazla zahmetli bir iş oldu! 15 yönetmen, 15 grup, hepsiyle ayrı iletişim... Gerçekten zor işti... Ama ortaya çıkan sonuçlar gerçekten heyecan verici. Özellikle projeye katılan yönetmenlerin motivasyonu bizler için anlamlı ve sevindiriciydi.
Her Yıla Bir Klip - 2006 // Zeynep Dadak'tan Dandadadan - "Kız"
Her yıla bir şarkıyı nasıl seçtiniz? O sene en çok dinlediğiniz şarkıyı mı belirlediniz mesela... Şarkı ve yönetmen eşleştirmesi nasıl oldu? Ayrıca müzisyenler klipleri hangi aşamada izledi?
O yıllara dönüp Bant ekibi olarak o sene hepimizin kesişim kümesinde yer alan albümleri tekrar değerlendirip karar verdik. En çok dinlediklerimiz mi seçtiklerimiz bilemiyoruz çünkü, mesela, şimdi 2004'e dönüp baktığınızda bazı şarkılar kendini daha fazla belli eder olabiliyor. Şarkı ve yönetmen eşleştirmesi ise epey zordu, ama biraz güdülerimizin rehberliğinde, biraz da aleni olan ilişki ve alakaları da göz önünde tutarak belirledik. Müzisyen ve grupları süreçten özellikle ayrı tuttuk ve dahil olmamalarını istedik çünkü işin seyri değişirdi o zaman. Yönetmenler bu klipleri doğrudan grupların kullanımı için çekmedi çünkü. Amaç 15 yıllık serüvenin farklı bir görsel ve işitsel dokümantasyonuydu aslında.
bantmag 15. yıl özel sayısı için tıklayın.
(AÖ)