Gazeteci Filiz Bingölçe, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) adına Alt Üst Yayınevi'nden çıkan kitabı "Süper Kadın Süper Zor"da Ankara, İstanbul, Konya, Rize ve Adana'da değişik sektörlerde ücretli iş yaparak para kazanan 55 kadının anlatılarına yer veriyor.
Hizmet, eğitim, sanayi, sağlık, din, eğlence, tarım, geçici tarım, gezici tarım, gıda ve ev eksenli üretim sektörlerinde çalışan bu kadınların 28'i evli, 13'ü bekar, 8'i boşanmış, 6'sının ise eşi ölmüş. Kadınların 3'ünün okuma yazması yok; 17'si ilkokul, 9'u ortaokul, 15'i lise, 11'i üniversite mezunu. 5'i ilkokulu, 7'si liseyi bitiremeden çalışma hayatına atılmış.
Kitapta yer alan anlatılar, bu sektörlerde çalışan kadınların hangi ekonomik dayatmalarla mücadele etmek zorunda kaldığını örneklendiriyor.
Bankamatik kartı ya babada ya kocada
Kitapta yer alan anlatılara ve Bingölçe'nin saptamalarına göre, hizmet, sağlık ve eğitim sektöründe yoğun çalışan memur ve öğretmen kadınlar, güvenceli işe sahip olsalar da bordrolarında yazan miktar ailenin erkekleri tarafından biliniyor. Gelirleri belli olduğu için bu kadınlar "beş kuruşun hesabını vermek zorunda kaldıklarını" söylüyorlar. Çoğunluğu tek kuruş bile keyfi harcaması bulunamadığını belirtiyor. Pek çoğunun bankamatik kartı babasında ya da kocasında duruyor.
Sanayi kesiminde çalışan kadınlar, kamuda özelleştirmelerden ve özel sektörün kriz nedeniyle işletme küçültmelerinden fazlasıyla mağdur. Onlar da ücretlerinin ailelin erkeklerince kontrol edildiğini çokça dillendiriyorlar.
Tarım sektörü ise kadın istihdamı açısından en dertli sektörlerden. Toprak mülkiyetine sahip kadın yok denecek kadar az. Tarım işçisi kadınlar günde 12 saat çalışsalar da kazandıkları parayı göremiyorlar. Çünkü elçilerden paralarını alanlar genellikle koca, baba ya da erkek kardeş oluyor.
Erkek hafızlar kadının iki katı ücret alıyor
Kentlerdeki enformel alanda da durum iç açıcı değil. Evlerinde teksti, kırtasiye, oyuncak ya da elektronik montaj işleri yapan kadınlar, ne kadar ucuza ve işçilik haklarından yoksun bir şekilde çalıştıklarının da ayrımına varamıyorlar.
Din sektöründe mevlüthan - hafız olarak çalışan kadınlar erkeklerin aldıkları ücretin kendilerininkinin iki katı olduğunu vurguluyor.
Müzik sektöründe çalışan kadınlar gece çalıştıkları için diğerlerine göre daha riskli ortamlarda ekmek parası kazanma mücadelesi veriyor. Onların en önemli sorunu, cinsel sömürü nesnesi olarak algılanmak.
Kadınlar kendi geliriyle geçinemiyor
Ev hizmetlerinde de kadın çalışanların yoğunlukta bulunduğu görülüyor. Ev hizmetleri iş kolu orta - üst sınıf kadınların ekonomik yaşamdaki konumlarını en azından yanlarındaki erkeğe eşitlemek açısından özelikle önemli. Paralı kadınlar, ev işi ile ilgili görevlerini başka kadınlara "para karşılığı" yaptırabiliyorlar. Ancak yine de bu yolla ev işinin artık kadının görevi olarak anlaşılmaması sonucu doğmuyor. Sadece bu işleri evdeki kadının yerine başka bir kadının devralması sağlanıyor.
Kadınların büyük kısmının kendi geliriyle kendini geçindiremeyeceği anlaşılıyor. Kadınların çoğu, kendi işlerini erkeklerin iş ya da geleceklerinden üstün tutmuyor, tutamıyor. Çünkü kadınlar kendi başlarına geçinmeye yetecek düzeyde güvenli, sürekli ve düzenli bir gelir elde edemiyorlar. (BB)