Pazarlama ve Kamuoyu Araştırmacıları Derneği'nin, "Krizin Gölgesinde Yeni Bir Dünyaya Doğru" sloganıyla İstanbul'da düzenlediği Yıllık Zirve'de konuşan Dr. Kurmuş, Türkiye'de bankacılık sisteminin çıkmazlarını son derece çarpıcı saptamalarla ortaya koydu.
Bankaların sermayesi nasıl yok olmuştu?
Kurmuş, önce Türkiye'de bankacılık sektörünün - başka ülkelere göre- nasıl farklı bir yapıda olduğunu anlattı. Türkiye'de sistemin iki temel sancısı vardı:
1.Başka ülkelerde, mevduat ile kredi arasında bir bağ vardı: Bankalar mevduat aracılığıyla "fon" topladıktan sonra, bu fonlardan "kredi" veriyor ve bu "bankacılık geliri" elde ediyorlardı.
Bankaların çıkmazı
Türkiye'de ise, bu basit mekanizma işlemez olmuştu bir süredir: Mevduat ile kredi arasındaki bağ kopmuştu.
Başka bir anlatımla, bankalar için topladıkları mevduatı krediye dönüştürerek para kazanmak, mümkün olmaktan çıkmıştı . Bunun bir temel nedeni yüksek faizlerdi.
2. Daha temeldeki neden ise, bankaların "devletin finansman ihtiyacı"na yanıt vererek para kazanmaya alışmış olmalarıydı.
Bankaların kamu kesimine borç verme alışkanlığının ardındaki neden çok netti. Kurmuş diyordu ki:
"Devlete borç vermek, temiz, kârlı bir işti. Ta ki, toslayıncaya kadar."
Kolaya inanmanın bedeli
Dr. Kurmuş'un anlatımıyla, "neredeyse tüm bankaların sermayelerinin büyük bölümünü hatta tümünü yitirmesi"ile sonuçlanan tablonun gerisinde şu gerçek vardı:
"Enflasyonun düşürme programına inanarak, devlete yıllık ortalaması yüzde 35-40 faizle borç veren Türk bankacılık sistemi, şu sırada mevduat müşterilerine gecelik yüzde 80 faiz ödüyor."
Asıl darbeyi ise, ani gelen yüksek oranlı devalüasyon vurmuştu:
Yurt dışından dövizle borçlanıp , bu kaynakları devlete TL üstünden borç vermek için kullanmaya alışmış olan Türk bankacılık sisteminin düştüğü durumu Dr. Kurmuş kısaca şöyle özetliyordu:
"Bankaların büyük bölümünün sermayeleri yok oldu!"
Ya bundan sonra?
Bugüne kadar Türkiye'de bankaların kolay yolu seçtiğini vurgulayan Kurmuş, bankaların yakın zamana kadar "gerçek kredi müşterilerinin olmadığını" da hatırlatıyor.
Çıkış yolu?
Bankaların bundan sonra gerçek bankacılık yapabilmesi için, kime niçin kredi vereceğini iyi hesaplayıp kitaplaması gerekecek besbelli.
Bankaların gerçek kredi müşterisi portföyü oluşturabilmesi için de Dr. Kurmuş'un gerekli gördüğü en temel noktalardan biri: "Araştırma"
Banka kredi müşteri tabanın sağlıklı biçimde oluşturmak üzere, kredi müşterilerine yönelik kapsamlı araştırmalar yapılması gerektiğini söylüyor Dr. Orhan Kurmuş.
Devlete borç vermekten, kolay para kazanmaya alışmış Türk bankacılığı ani devalüasyonla kaybettiği sermayesini, sahici bankacılık yaparak ne kadar zamanda ve hangi koşullarda tazeler? O, başlıbaşına zor bir soru.
Ama, Dr Orhan Kurmuş'un anlattıkları, Türkiye'de bankalar için kolay para kazanma döneminin bittiğini bir kez daha vurguluyor.