Haberin Kürtçesi için tıklayın
* Fotoğraf: Antonio Faccilongo
“Tuvalet olmadığı için insanlar dört tane bambu çubuğun etrafını naylonlarla çevirerek ihtiyaç giderecek alanlar oluşturmaya çalışıyor. Fakat dışkının gidebileceği tek yer, her tarafta akan derecikler. 10 metre ötede başka insanlar aynı dereden su alıp içiyor. Halk sağlığı faciasına neden olabilecek bütün şartlar var burada.”
Sınır Tanımayan Doktorlar’ın (MSF) Bangladeş’teki Acil Durum Tıbbi Koordinatörü Kate White, Myanmar’ın Rakhine eyaletindeki (eski adıyla Arakan) şiddetten kaçarak geçen ay Bangladeş’e sığınan Rohingya mültecilerin durumunu anlattı.
Mültecilerle görüşen ve kaldıkları şartları inceleyen Kate White, “Temel ihtiyaçların tamamını acilen karşılamamız gerekiyor. Burada çalışma yürüten diğer kuruluşlarla koordineli şekilde hareket etmeliyiz. Yoksa durumun halk sağlığı faciasına dönüşmesini engelleyemeyiz” dedi.
“Kötünün iyisi buysa…”
MSF'den yapılan açıklamaya göre, Kate White, mültecilerin yaşam koşullarını ve yaşadıkları travmaları şöyle anlattı:
“Şu anda yüzbinlerce insan daracık bir yarımadaya sıkışmış durumda, başlarını sokacak bir yer arıyorlar. Burası hayal edebileceğinizin en kötüsünden, uçsuz bucaksız bir gecekondu alanı gibi.
“Bazı insanlar olumsuz hava şartlarından biraz olsun korunabilmek için, birbirine bağladıkları kıyafetlerle kendilerine barınak yapıyor. Ama iki gündür yağan sağanak yağmur ve tropik fırtınalar yüzünden bazı toplulukların barınakları ve kalan azıcık eşyaları da sulara kapılıp gitti.
“İnsanlar korkunç şartlar altında yaşıyor. Uğradıkları yıkımı ve biraz olsun rahatlık sağlayacak her türlü şeyin eksikliğini bizzat görüyoruz.”
“Çocuklarını yollarda kaybeden kadınlar vardı”
“Kendi köylerinde durum kimbilir ne kadar korkunç ki buraya gelmek zorunda kalmışlar ve bu şartlara rağmen burada kalmayı seçmişler. Kötünün iyisi buysa, öbür taraf dünyanın cehennemi olmalı.
“Dehşetten dilleri tutulmuş durumda; dış dünyayla iletişim kuramıyorlar.
“En sarsıcı olayları, buraya ulaşmaya çalışırken eşlerini kaybeden kadınlardan dinledim. Yanlarında küçük çocuklarla günler boyu yürümüşler. Yollarda her iki yönden araç trafiği devam ederken arabalar çocuklara çarpmış, bu şekilde hayatını kaybeden çocuklar olmuş.
“Bu bebek buradan nereye gidecek?”
“Şu an kliniğimizde bir bebek var. O kadar susuz kalmış ve öylesine yetersiz beslenmiş ki kaç aylık olduğunu anlayamıyoruz. Bu küçük kızı bize bir kadın getirdi; onu sınır geçiş noktalarının birinde bırakılmış olarak bulmuş.
“Bebeğin bizim bildiğimiz bir ailesi yok. Evet, şu an tedavi altında ve neyse ki durumu her geçen gün iyiye gidiyor. Peki, ama bu bebek buradan nereye gidecek?”
“Ruh sağlığı açısından ağır sıkıntı yaşıyorlar”
“Buraya gelirken yol boyunca şiddet gören insanların anlattıkları da dehşet verici. Bazı şiddet vakaları o kadar uç noktada ki, bunu yaşayanlar şu anda ruh sağlığı açısından ağır sıkıntılar yaşıyorlar.
“Adeta dili tutulmuş hastalardan bahsediyorum, öyle büyük bir travma içindeler ki dış dünyayla iletişim kuramıyorlar. Yaşadıklarıyla baş edebilmek için kendi içlerine kapanmışlar.”
“Hijyen şartları hasta ediyor”
“En çok karşılaştığımız iki hastalık ishal ve buna bağlı olan ağır susuzluk. Hem ishal olup hem de susuz kalmış bu kadar çok sayıda insan varsa bunun hijyen şartlarıyla, içme suyu ve uygun tuvalet imkanının bulunmamasıyla yakından ilgili olduğunu biliyoruz.
“Bu vakalara ek olarak günde 100’den fazla yaralı kliniğimize geliyor ama bu yaraların hepsi şiddet kaynaklı değil.
“İnsanlar bu zor şartlar altında yaşadıkları için geçirdikleri kazalar sonucu yaralanıyorlar. Yetersiz hijyen koşulları ise yaraların iltihaplanması demek.”
“Temiz su yok, tuvalet yok”
“İnsanlar ne yapmaları gerektiğini biliyorlar ama onu yapacak imkana sahip değiller. Temiz su olmadığı için ellerini yıkayamıyorlar.
“Gidip uygun bir yerde tuvalet ihtiyacını gideremiyor çünkü tuvalet yok. Bunun üstüne bir de, her şeyi herkesin gözü önünde yapmak zorunda olduğunuzu düşünün.
“İnsanın özsaygısını yerle bir eden şartlar altında yaşamaya çalışıyorlar. Ne yapıyorlarsa her şeyi koca bir kalabalığın önünde yapmak zorundalar.”
“Sudan geçen salgın hastalık riski artacak”
“Buradaki şartları insanlık onuruna yaraşır şekilde iyileştirmek için hızlı hareket etmeliyiz. Bu acil durum aşamasında, nispeten makul tuvalet imkanı sağlamak için 8 bin adet tuvalet kurmamız gerek. Bunu yapabildiğimizde bile 50 kişiye 1 tuvalet düşecek. Bu işi ne kadar geciktirirsek, sudan geçen hastalıkların büyük bir salgına dönüşme riski de o kadar artacak.
“Tek bir kampta kişi başına günde yalnızca 5 litre temiz su verebilmek için, günde 2 milyon litre su temin etmemiz lazım.
“Lojistik alanında da çok ciddi sıkıntılar var. Bu kamp alanlarında yol olmadığından her şeyi yürüyerek getirip götürmek gerekiyor. Engebeli arazide, dar patika yollarda, çamurlu, kaygan tepelerde, gideceğiniz yere kadar her şeyi sırtınızda taşıyorsunuz.” (AS)
* Açıklamanın 6 Ekim'de yayınlanan İngilizcesine buradan ulaşabilirsiniz.