Haberin İngilizcesi için tıklayın
Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, Akdeniz'de Yeni Yüzyıl gazetesi köşe yazarı İdris Özyol, Güney Haberci gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergin Çevik, Egemen gazetesi kurucusu Hakan Denizli ve gazeteci-yazar Sabahattin Önkibar’ın saldırıyla yaralanmasının üzerinde neredeyse bir yıl geçti.
31 Mart Yerel Seçimlerinin etkisinin devam ettiği Mayıs 2019’da beş gazeteciye yönelik bu saldırıların failleri tespit edilse de davalar sonuçlanmış değil.. Özyol, Çevik, Denizli ve Önkibar’a saldıranların yargılamaları başlasa da Demirağ’a saldıran altı kişi için hala bir dava bile açılmamış.
Aradan geçen bir yılda gazetecilerin yaşadıklarını ve yargılama safhasını konuştuk:
TIKLAYIN - Son İki Haftada Beş Gazeteci Saldırıya Uğradı
TIKLAYIN - "Gazetecilere Yönelik Şiddet Eylemlerinde Cezasızlık, Yeni Saldırılara Kapı Aralamaktır"
Demirağ: İki saatte serbest bırakıldılar
11 Mayıs'ta saldırının birinci yılı dolacak. Saldırının ardından gözaltına alınan altı kişi 2 saat içinde serbest bırakıldılar. Bu süreçte savcı henüz beni çağırıp ifademi bile almadı.
Ben bir süre hastanede yattım, hastaneden çıktıktan sonra ağrılarım devam etti. Ağrılarım için tekrar hastaneye gittiğimde kaburgamda kırık olduğu ortaya çıktı. İlk müdahalede bulunamayan başka şeyler bulundu.
Hastane raporlarını avukatımla birlikte savcılığa teslim ettim ama hala henüz bir sonuç yok. Savcılığın bana saldıranları serbest bırakma gerekçesi hayati tehlikem olmadığı yönündeydi. Bu kişilerin yargılanması, ceza alması için benim illa ölmem mi gerekiyordu? Ama türkiye hukuk böyle bir şey.
Özyol: Saldıranlar serbest, ben hakaretten ceza aldım
15 Mayıs'ta MHP Muratpaşa İlçe Başkanı Talu Bilgili ve şoförünün saldırısına uğradım. Saldırganlar kameralardan tespit edildi, görüntüleri vardı ve saldırıdan sonra gittikleri parti ilçe binasında yakalandılar. Ben de teşhis etim ama ifadeleri alındıktan sonrası serbest bırakıldı bu kişiler.
Bu zamana kadar dava açılmasını bekledik. Soruşturma süreci uzun sürdü ve geçtiğimiz aylarda dava açıldı. Önümüzdeki mayıs ayında yani saldırının tam birinci yılında ilk duruşma görülecekti fakat koronavirüs nedeniyle duruşmalar ertelendi.
Soruşturma safhasında öğrendik ki, planlı bir saldırıymış bu. Çeşitli günlerde beni beklemişler. Bir hareket planı oluşturmuşlar.
Dahası saldırının ardından hakkımda hakaret davası açıldı. Saldırı davası bir senede başlamazken hakaret davası çok hızlı başladı ve bitti. Bana saldıran kişinin Kepez’de 17 yaşında bir çocuğu dövmesini haberleştirdim ve sosyal medyadan paylaştım. Çok hızlı başlayan hakaret davasında üç duruşma görüldü ve 3 ay 15 gün ertelemeli hapis cezası aldım.
Şimdi saldırı davasında süreç nasıl devam edecek, ceza alırlar mı bilmiyorum. Açıkçası çok da umudum kalmadı. Çünkü Türkiye’de gazeteciyi cezalandırma düşüncesi bir siyaset yapma biçimi haline geldi, sistematik bir hal aldı. Yargı aradan çıkartıldı ve bana saldıranlar kendi cezalarını kendileri kesmek istedi.
Saldırıdan sonra yürürken arkamda bir tıkırtı ya da ayak sesi olduğunda bir tedirginlik yaşıyorum. Hala da bir şekilde var, geçmiş değil.
Denizli: Öldürmeye teşebbüsten değil, hafif yaralamadan dava açıldı
Kızımın ve torunumun yanında silahlı saldırıya uğradım. İki ameliyat geçirdim. Beş günü yoğun bakımda olmak üzere 19 gün hastanede kaldım. Eve geçince de 35 gün fizik tedavi gördüm.
Ben hastanedeyken dört kişi tutuklandı, bir kişi kaçtı. Soruşturmada yedi kişi vardı. Ben insan öldürmeye teşebbüs, silahlı eylem, planlanmış tasarlanmış bir olaydan dava açılmasını beklerken savcılık iddianameyi hafif yaralamadan hazırladı. Ağır ceza mahkemesinde yargılama beklerken asliye ceza mahkemesinde ilk duruşma görüldü.
"İlk duruşmada serbest kaldılar, ikinci duruşmada adli kontrol kalktı"
Temmuz 2019’da görülen ilk duruşmada biz mahkemenin görevsizlik kararı vermesini ve dosyanın ağır cezaya sevkini talep ettik. Bizim taleplerimiz reddedilirken geçici hakim tutuklu sanıklar hakkında tahliye kararı verdi. İki aydır firari olan sanık ise bir gün önce gelip ifade vermiş. O da serbest bırakıldı.
Şubat ayındaki ikinci duruşmada asıl hakim geldi. Asıl hakim de sanıkların adli kontrol şartlarını kaldırdı. Üçüncü ve karar duruşmasının normalde dün (28 Nisan) görülmesi bekleniyordu ama karşı süre istedi ve dava ertelendi.
Ben adalete olan inancımı bu şartlarda yitirdim. Bu durumun öldürmeye teşebbüs olduğu çok açık ve net. Büyük ihtimalle saldırganlar hiçbir ceza almadan bu dava bitecek. Bunun bir yaptırımı olması gerekirken içeride kimse kalmadı.
Torunumun ve kızımın önünde yaşanandı bu olay. Onların yaşadığı travma bile hala devam ediyorken tutuklu iki kişi 55 günde tahliye edildi. Bizler kamuoyunu aydınlatma görevi yürütürken adalet bu şekilde işlememeli.
Çevik: Kamu adına hareket ettim, cezalandırıldım
Saldırıdan sonra suç duyurusunda bulunduk ve saldırganlar hakkında dava açıldı. Şubat 2020’de ilk duruşma görüldü. Olay neredeyse unutuldu ve yargılama anca başlayabildi.
Ben sadece bir usulsüzlüğü haber yaptım. İki mahkeme kararına ve belediyenin sözleşme feshine rağmen kamu binasından çıkmayı reddeden bir işletmenin haberiydi.
Kamu adına hareket ettim ve cezalandırıldım. Bana saldıranlar şimdi ellerini kollarını sallaya sallaya dışarıda dolaşıyor. Azmettiriciler için hiçbir şey yapılmadı dahası mahkeme kararlarına rağmen biandan çıkmış değiller. Rantlarına rant katıyorlar. Maalesef günümüzde bu tür saldırılar birilerinin yanına kar kalıyor.
Önkibar: 2017'deki saldırının davası bile sonuçlanmadı daha
Son saldırı 25 Mayıs’ta gerçekleşti. Evime giderken önümü kesen iki araçtan inen üç kişi saldırdı. Saldırganlar olaydan sonra hemen yakalandılar ama aynı hızla serbest bırakıldılar. Şikayetçi oldum, dava açıldı ve şu ana kadar iki duruşma görüldü. Dava ne zaman biter belirsiz. Zaten tutuksuz yargılanıyor.
Bu saldırıdan iki yıl önce de (Ekim 2017) İstanbul’daki kitap fuarında Ülkücüler tarafından saldırıya uğramıştım. O saldırının davası da devam ediyor.
Türkiye’deki yargı bu şekilde. Bazı davalar anında sonuçlandırılıyor, bazı davalar ise böyle sürüncemede bırakılıyor maalesef. Bizim olaylar yargı safhasında devam ettiriliyor. Konuşmamız, yazmamız istenmiyor.
RSF Temsilcisi Önderoğlu: Devlet şiddeti tolere etmemeli
Saldırılarla ilgili bianet'e konuşan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Temsilcisi Erol Önderoğlu Türkiye'nin gazetecilere yönelik suçlarda saldıranın nadiren hak ettiği cezayı bulduğu, saldırının arkasındaki azmettirici güçlerin ise hiçbir zaman ortaya çıkarılmadığı ülkelerden sayıldığını söyledi:
"On yıllardır süren Umut davası, Musa Anter davası, Hrant Dink davası bunun göstergelerinden. Geçen yıl 31 Mart yerel seçimleri sonrasında gelişen politik hedef göstermeler sonucu saldırıya uğrayan bazı gazeteciler ifadeye bile çağrılmadılar.
"RSF olarak açıkça sindirmeye dönük bu şiddetin sorumlularının bir an önce yargı önüne çıkarılıp şiddetin devlette tolere edilen bir unsur olmadığının gösterilmesini bekliyoruz. Aksi taktirde Türkiye gazetecilere yönelik saldırganlığı düpedüz telore edilen ülke olarak bilinecektir. Bu cezasızlığa yol verilmemesi hukuk kurumlarına bağlıdır."
Ne olmuştu?Yeniçağ Gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, 11 Mayıs'ta katıldığı bir televizyon programının ardından evinin yakınlarında 8-9 kişilik bir grubun saldırısına uğradı. Saldırıyla ilgili gözaltına alınan 6 kişi ise serbest bırakıldı. Antalya'da yayımlanan Akdeniz'de Yeni Yüzyıl gazetesinin köşe yazarı İdris Özyol, 15 Mayıs'ta üç kişilik bir grubun sopalı saldırısına uğradı. 20 Mayıs akşamı, yine Antalya'daki "Güney Haberci" internet sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Ergin Çevik, üç kişi tarafından saldırıya uğradı. Adana'da günlük yayın yapan Egemen Gazetesi'nin kurucusu Hakan Denizli ise 24 Mayıs sabahı evinin önünde, kızı ve torunun yanında silahlı saldırıya uğradı Son olarak gazeteci ve yazar Sabahattin Önkibar da 25 Mayıs akşamı Ankara'daki evinin yakınında saldırıya uğradı. |
(HA)