*Fotoğraf: Bimeks işçilerinin eyleminden
Haberin İngilizcesi için tıklayın
"Ne polisi ne sendika bilirdim. Bir gün Özyeğin Üniversitesi'nin önündeki eyleme gittim. O zaman gözüm açıldı” diyor, Dilek Aslan. 9.5 yıllık emeği gasp edilmiş Aslan’ın yaşadığı değişim, Bimeks işçilerinin yaptığı “ifşa eylemleri”nin nasıl bir fark yarattığını da gösteriyor.
Dört yıldır birikmiş ücretlerini ve tazminatlarını alamayan Bimeks işçileri, Türkiye’de örneğine pek rastlanmayan eylemlerle dikkat çekiyor. Bimeks’in sahipleri Murat ve Vedat Akgiray kardeşler nereye gitse, orayı eylem alanına çeviriyorlar. Son zamanlarda taciz olaylarında kullanılan “ifşa yöntemi”, işçilerin elinde de etkili bir kamuoyu yaratma aracına dönüştü.
Çünkü nereye başvurdularsa, kapılar yüzlerine kapandı. Akgiraylar hakkında 13 farklı ilde, nitelikli dolandırıcılık suçu işledikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulundular ancak hepsinde takipsizlik kararı çıktı. Buna karşın eylemler nedeniyle işçilere davalar açılıyor. O davalardan biri de bugün Çağlayan Adliyesi'ndeydi. (13 Ocak)
İşçilerin bu dikkat çeken yöntemini Umut-Sen sözcüsü Betül Celep, örgütlenme koordinatörü Başaran Aksu ve Bimeks işçisi Dilek Aslan ile konuştuk.
"Patron kim, nerede yaşıyor?"
Betül Celep, Akgirayların kamuoyunca tanınan “kimlikleri”ni hedef alan çalışmalarının, onları rahatsız etmek üzerine kurulu olduğunu söylüyor. “Bir nevi basınç oluşturmaya çalışıyoruz” diyor Celep ve bunu şöyle anlatıyor:
"Patron kim, nerede yaşıyor bizim eylemlerimiz açısından ontolojik bir soru. Bazı işçiler ilk kez bir araya geldiğimizde soyulduklarını düşünmüyordu. Birlikte patronların evinin önüne gitmemiz onları paraları olduğuna inanmalarını sağladı. Bir de işçinin gözünden bakarsak, patronların gerçek yüzünü ifşa etmek işçinin gözünden düşürmek demek. Belki de en önemlisi bu."
“İlk kez Özyeğin Üniversitesi’nde yapılan eyleme gittim”
Dilek Aslan 9.5 sene Bimeks’te çalışmış. İşe başladığında 4 yaşındayken oğlu epilepsi hastası olmuş. Şimdi 17 yaşında ve her gün ilaç alıyor. 26 yaşında da bir kızı olan Aslan, birikmiş ücret ve tazminatını alabilse en azından onlar için bir şeyler yapabileceğini söylüyor. Eylemlerde ön planda olan Aslan, patronları ifşa faaliyetinin işçiler üzerinde yarattığı güveni, kendi yaşadığı bir deneyimle anlatıyor:
"Tazminatımın üzerine bir bardak su içmiştim. Dedim ki; gelirse piyango gibi olacak. Durumlarını düzeltirseler verecekler diyordum eşime. ‘Dilek vermezler’ diyordu. Sonra Emine aradı. ‘İşçiler toplandık. Umut-Sen var, yardımcı oluyorlar’ dedi. Ben de ne polisi ne sendikaları bilirdim. Eşime sendika falan deyince ‘Aman Dilek sakın yanaşma, başımıza bela alırız’ dedi. Bir gün Emine beni Özyeğin Üniversitesi'nin önüne götürdü. Orada insanlar ‘hakkım’, ‘adalet’ diyorlardı. Kendi kendime dedim ki bu saate kadar neden hakkımı aramamışım. Orada benim gözlerim açıldı."
Öğrencilerle dayanışma
Üniversite önlerine gitmeyi özellikle tercih ettiklerini anlatan Aslan, “Üniversite tanınan bir yer. Biz üniversitelerin daha görünür olduğunu düşündüğümüz için oraya gidiyoruz. Ben oradaki öğrencilerin destek vereceğini düşündüğüm için çok gitmek istiyorum. Villalarının önüne de gitmek istiyorum. Onları, komşularına rezil etmek istiyorum. Lüks içinde yaşıyorlar. Benim aklım hala villalarda oturduklarına ermiyor” diyor.
En fazla kızdığı konu ise Boğaziçi Üniversitesi gibi saygın bir kurumun, kendilerine defalarca çağrı yapmalarına rağmen Vedat Akgiray konusunda sessiz kalmaları. Kendilerine destek veren öğrencilerin uğradığı şiddet ise onu çok etkilemiş:
“İlk gözaltı sırasında bize destek veren bir öğrenciyi yerlerde sürükleyerek gözaltına aldılar. Benim dayanacak gücüm kalmadı. Ben polis arabasına alınmıştım, onu sonradan getirdiler. Benim oğluma çok benziyordu. O çocuğu yerlerde görünce feryat figan ettim. Çocuğun kafasına defalarca vurdular, tekme attılar. O çocuğu görünce dayanamadım."
Başaran Aksu da pandemi koşullarında olmamızın, öğrencilerin okulda olmamasının kamuoyu yaratmak anlamında büyük bir dezavantaj olduğunu vurguluyor. Buna rağmen öğrencilerin Bimeks işçilerinin üniversite önündeki eylemlerine katıldıklarını ve sosyal medyadan dayanıştıklarını belirtiyor. Öğrenci kulüpleri ve Boğaziçi Dayanışması da hala işçilere destek olmak için bildiriler yayınlıyor, işçilerin eylemlerine destek vermeyi sürdürüyor.
Akgiraylar kimdir?Bimeks’in şu anda başında bulunan kişi Murat Akgiray. Vedat Akgiray Murat Akgiray’ın kardeşi. 1989’da kardeşiyle beraber Bimek’i kurdu. 2009 yılında ise Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanlığı’na getirilince şirketten ayrıldı. 5 yıllık süresi dolmadan görevden alındı. Halen Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Ahmet Akgiray ise Murat Akgiray’ın oğlu. Özyeğin Üniversitesi’nde öğretim görevlisi ve Uzay Ajansı’nda yönetim kurulu üyesi. Bimeks'te ne oldu?Bimeks 2011’de borsaya açıldı. 2013’te Electro World’ün Türkiye kolunu, ardından Fransız Darty’nin şubelerini satın aldı. Sonra şirketin zarar ettiği ve mali sıkıntıya düştüğü açıklanarak 2014’ten itibaren işçi çıkarmalar başladı. 2018’de de iflas davası açıldı. İşçilere 2016 yılın beri tazminatları da birikmiş maaşları da ödenmiyor. Çıkarılan işçi sayısı 1500. İşçiler 22 Haziran 2020’den itibaren eylemlere başladılar. İlk Boğaziçi Üniversitesi önünde eylem düzenlediler. Bugüne kadar 11 farklı ilde protestolar gerçekleştirdiler. Açtıkları davalar sonuçsuz kalıyor. Buna karşın haklarında Boğaziçi Üniversitesi’nde Eylül 2020’de yaptıkları eylem nedeniyle gözaltına alındıktan sonra, haklarında “kanuna aykırı toplantı ve gösteri” yapmaktan dava açıldı. Mahkeme yurtdışına çıkma yasağı ve adli kontrol şartı getirdi. |
(SO)