Halkların Eşitlik Ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, yeni yasama yılının ilk grup toplantısında konuştu.
Konuşmasında İsrail’in Lübnan ve Gazze’ye saldırılarına, yoksulluğa ve yeni Anayasa tartışmalarına değinen Bakırhan, "Yeni yasama dönemi daha fazla adalet ve barış sağlayacak yasalar getirmeli” dedi.
"Netanyahu durmayacağını ortaya koydu"
Bakırhan, konuşmasında özetle şunları söyledi:
"Ortadoğu resmen bir ateş çemberi içerisinde. Lübnan’da devam eden bu savaşın Suriye ve İran’a sıçrama ihtimali çok yüksektir. Bunu beraber izledik. Füzeler ateşleniyor, kentler bombalanıyor, belli ki bunlar durmayacak, devam edecek. Durmayacağını da Netanyahu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda zaten malesef ortaya koydu. İki haritayla oraya çıktı.
"Haritanın birinde siyah zeminle boyalı bölgeye lanet bölgesi, diğerine de nimet bölgesi olarak adlandırdı. Belli ki lanet bölgesi denilen bölgelerde savaş içerisine çekilecek, savaşa sürüklenecek. Nimet bölgesi dediği de Hindistan’dan Afrika’ya kadar dünyanın birçok yerine düşünülen enerji koridorunun geçeceği bölgeleri kast ediyordu
"Belli burada durmayacak devam edecek. Durmayacağını Netanyahu Birleşmiş Milletler Genel Kurul'da ortaya koydu. Orada iki haritayla ortaya çıktı. Lanet ve nimet bölgesi olarak adlandırdı. Lanet bölgesi dediği yerler savaş içerisine çekilecek. Nimet bölgesi dediği de Hindistan'dan Avrupa'ya kadar enerji koridor hattının geçeceği bölgeleri kastediyordu.
“Her yerde ekmek teknesi batmış”
"Ortadoğu’yu hep birlikte izliyoruz. Türkiye’de maalesef çok umut vaat etmiyor. Türkiye’de de ciddi bir yoksulluk, işsizlik, çatışma, çete mafya ilişkilerinin artık ayyuka çıktığı yolsuzluğun, adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir tabloyla karşı karşıyayız. Meclis’in kapandığı günden beri hep beraber izliyorsunuz. DEM Parti olarak sahadayız.
"Kars’tan Balıkesir’e, Siirt’ten Manisa’ya, Iğdır’dan İstanbul’a kadar emekçilerle, halklarla buluşuyor, bir araya geliyoruz. Eş Başkanımız Tülay Hatimoğulları ile birlikte ev ev köy köy kent kent dolaştık dolaşmaya devam edeceğiz. Gittiğimiz her yerde ekmek teknesi batmış, adalet deseniz adaletin tuzu kokmuş.
"İmam Gazali şöyle diyordu, adalet tuz gibidir, çürüyen bozulan bir şey varsa tuzla terbiye edilir. Şimdi biz de tuz da koktuğu için bu adaleti ne ile terbiye edeceğiz cevabını bir türlü bilmiyoruz. Adaleti ne ile terbiye edeceksiniz. Bunları niye anlatıyorum. TBMM bu konuda bir sorumluluk almalıdır. En büyük sorumluluk Meclis’e düşüyor. Türkiye saray koridorlarından yönetilmeye devam ettikçe, ekmek teknesi daha fazla batacak, adalet daha fazla çürüyecektir.
“Hiçbir kesimin sembolleriyle sorunumuz yok"
"Sık sık bize sorulan kimi sorular var onlara son kez cevap veriyorum. Isıtılıp ısıtılıp önümüze konulmasın. Hem iktidar hem muhafelet hem de medya kulağını açıp iyi dinlesin. DEM Parti olarak bizim hiç bir kesimin sembolleriyle değerleriyle bir sorunumuz yok. Ama bu ülkede herkes bir etnik kimliğe sığdıran bir anayasayı da kimse bize kabul ettiremez. Yeni bir yurttaşlık tanımının bu süreçte başta parlamento olmak üzere toplumda cesurca yapılması gerektiğini belirtiyoruz. Yine bizim ülkenin başkenti ile diliyle bir sorunumuz yok .Ama siz de kabul edersiniz bu ülkede çeşitli halklar yaşıyor, halkların kendi anadilini konuşması, kendi anadilinde eğitim görmesi herkesi anne sütü kadar helaldir.
"Bizim Cumhuriyetle bir sorunumuz yok, ama kimse bizi tekçi inkarcı bir cumhuriyetle yüzyıl daha yaşayın diye bir anayasa bize yaptıramaz. Biz demokratik bir cumhuriyet istiyoruz, halkların ve inançların kendi varlıkları ile yaşadığı, kendilerini var ettikleri, farklılıklara saygı duyan demokratik bir cumhuriyet mücadelesi yürütüyoruz. Kimse bize Ankara’da otururum şah da benim padişah da benim anayasası yazdıramaz. Asla böyle bir şey yapmayız.
"Demokratik bir anayasa için konuşmaya varız"
"Yerel demokrasinin olmadığı her anayasa 12 Eylül ruhunu taşıyan bir anayasa olur. Yerelin söz hakkını yok sayan yerel demokrasiyi çiğneyen bir anayasaya dokunmadan yeni bir anayasa yapılmaz. Açıkça söylüyoruz. Mevcut anayasanın kötü bir kopyasını yapmak ne yeni bir anayasa olur ne demokratik bir anayasa olur. Anayasanın mevcut bütün yasalarının tamamında 12 Eylül’ün ruhu ve kokusu geliyor.
"Değişim iddiasında mısınız, eğer değişim iddiasındaysanız anayasa konusunda tutucu davranmamalısınız. Yeni demokratik anayasa konusunda herkese açık çağrımızdır. Herkes tabularını bir kenara bıraksın biz çoktan hazırız, demokratik bir anayasa yapmak için çalışmaya da konuşmaya da varız. Yeni demokratik anayasanın ilk şartı Kürtler başta olmak üzere ülkede yaşayan halklar ve inançları kapsayan bir anayasa yapmaktır."
(RT)