Fabrikatörün ‘Yukarı Kalkan Kol’ rüyası…
Düşleri anlatmak zordur!
Rüyalar neden toplanır ?
Rüyalar neyi kanıtlar?
Weimar Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırılmış ve Adolf Hitler’in 30 Ocak 1933'te Şansölye olarak atanmıştı. Sonra, Naziler iktidar oldu...Nazi devleti artık “Üçüncü Reich” olarak anılmaya başlandı. Naziler Almanların temel haklarını kullanamadıkları bir rejime dönüştürdü.
Birkaç kararname yeterli oldu. 28 Şubat 1933'te Alman Parlamentosu Reichstag'ta çıkan şüpheli yangının ardından, Naziler kurdukları hükümetle anayasal tüm hakların ve vatandaşlık haklarının kullanılmasını askıya aldı.
1934 yılında Alman Cumhurbaşkanı Hindenburg ölünce Hitler cumhurbaşkanlığı görevini üstlendi. Artık kanun hükmünde kararnamelerle yaşayan Almanlar resmî kararnamelerin parlamentoda oylanmadan kabul edilebileceğini bir rejimle yönetilmeye başlandı. Olağanüstü hâl ilan edildi. Kültür, ekonomi ve hukuk, Nazilerin kontrolüne geçti.
Bana gördüğün rüyanı anlat! İnsanların, komşuların, arkadaşların anlattığı rüyalar ve kendi rüyalarınız neye dair? Dün hangi rüyayı gördünüz? Rüyalarınızda korkutulduğunuz zamanlar hangi coğrafyanın?
Rüyalardan bir rüya… Kırk beş yaşında bir doktor, Üçüncü Reich yönetimi altında geçirdiği bir yılın ardından 1934 yılında şu rüyayı görür: “Tüm muayenelerimi bitirdikten sonra, akşam saat dokuz civarında Matthias Grünewald hakkında yazılmış kitabımı okumak huzur içinde kanepeme uzanmak üzereydim ki tam o anda odamın, dairemin duvarları birden yok olmaya başladı. Dehşet içinde etrafıma bakınıyordum, gözümün görebildiği evlerin tamamının duvarları yok olmuştu. Sonra hoparlörden şu anonsu işittim: Duvarları kaldırılmasına ilişkin çıkarılan kararname uyarınca, ayın 17 sinden itibaren…”
Doktor uyandığı sabah rüyasını not eder…
“Diktatörlük Altında Düşler” … Charlotte Beradt anlatıyor:
“Dişlerim birbirine kenetlenmiş bir halde kan ter içinde uyanıyordum. Daha önce sayısız kereler olduğu gibi o gece de rüyamda deliler gibi kaçmış, ateş altında kalmış, işkencelerden geçmiş ve kafa derim yüzülmüştü. Ne var ki o gece diktatörlüğün bu rüyalara mahkûm ettiği tek kişinin ben olamayacağımı fark etmiştim ansızın. Benim rüyalarda gördüklerimi muhtemelen binlerce kişi görüyordu. Onlarda tarlalarda nefes nefese koşuyor, baş döndürücü yükseklikteki kulelerde saklanıyor, mezarların içine girip yatıyor ve SA’dan adamlar tarafından kovalanıyorlardı benim gibi.
Böylelikle insanlara rüyalarını sormaya başladım. Fabrikatör Herr S’nin anlattığı rüya şöyleydi:
‘Korkunç bir rüya gördüm. Ama rüyada ne silahlar patlıyor ne de kan akıyor. Goebbels fabrikama geliyor. Tüm işçilerin yüzleri birbirlerine dönük olacak şekilde sağlı sollu iki sıra halinde diziliyor. Ben de ortalarında durup Nazi selamı vermek üzere kolumu kaldırmak zorundayım. Kolumu milim milim yukarı kaldırmam tam yarım saatimi alıyor. Goebbels verdiğim mücadeleyi bir tiyatro oyunu izlermiş gibi izliyor; ama yüzünde ne bir onaylama ne de bir tenkit ifadesi var. Kolumu nihayet havaya kaldırmayı başardığımda ise ağzından sadece şu üç kelime dökülüyor: ‘Sizin selamınızı istemiyorum’. Sonra arkasını dönüp kapıya doğru yürüyor. Orada, kendi fabrikamda, işçilerimin gözü önünde, kolum yukarı kalkmış bir halde rezil oluyorum. Hayatımda hiç bu kadar küçük düşmüş hissetmemiştim kendimi. Uyanıncaya kadar orada o halde bekliyorum.’
Gördüğü rüya, fabrikatörün yakasını bırakmadı ve her defasında daha başka aşağılayıcı ayrıntılarla kendini yineleyip durdu. ‘Kolumu kaldırmak için öyle büyük bir çaba sarf ediyordum ki yüzümden gözyaşları gibi ter akıyordu; bu halimle, sanki Goobbels’in karşısında ağlıyormuş gibi görünüyordum.’ Başka bir seferinde: ‘Teselli verirler umuduyla işçilerime bakıyordum ne var ki yüzlerinde ne kınayıcı ne küçümseyici, salt bomboş bir ifade oluyordu’ (…) Fabrikatörün rüyası - acaba bu rüyaya ne isim vermeli? ‘Yukarı Kalkan Kol’mu, yoksa ‘İnsanın Dönüşümü Üzerine’ mi – totaliter rejimin kendi işleyiş mekanizması inşa ettiği atölyede üretilmiş gibi görünüyordu”
Charlotte Beradt, rüyasını anlattırdığı “iş adamı” Herr S. ve kendi duygularını şöyle anlatır:
“Güçlü bir iradeye sahip, cesur bir adam olan Herr S., birkaç hafta önce gördüğü bu rüyayı anlatırken korkudan tir tir titriyordu. Bu rüya farklıydı. Rüyayı tetikleyen şey gaddarca bir şiddetten duyulan korku değil, diktatörlüğün adamın ruhunda oluşturduğu baskıydı. Eğer ıstırap geçen ruhların gördüğü bu türden çok sayıda rüya bulabilirsem, diktatörlüğün insana neler edebileceğini etkili bir şekilde kanıtlayabilirdim!
O geceden sonra sistematik bir biçimde, diktatörlük altında görülen düşleri toplamaya başladım.”
Charlotte Beradt rüyaları toplar, kitap olur. Kitabında anlattığı rüyalar “Terör Rüyaları” isimli radyo programında 21 Mart 1963’te Köln Radyosunda (WDR -Batı Alman Radyo ve Televizyon Kurumu) yayımlandı. Artık şiirler bile rüyalarda yeniden yazılıyordu!
Charlotte Beradt kitabında aktarıyor; Heinrich Heine’nin “Knahwihkel” (1854) adlı şiirinin rüyada yaratılan versiyonu şöyleymiş:
“Her kim ki sokaklarda gayrimemnun söylenir,
Oracıkta kurşunu alnına yiyiverir.
İşmarınla belli edersen memnuniyetsizliğini,
Göze almışsın demektir cezaların en beterini”
Bana düşlerini anlat!
Bana gördüğün rüyanı anlat!
(Fİ/EMK)
*Yazının fotoğrafı: Mirabel Kardeşler, Dominik Cumhuriyeti'nde Trujillo diktatörlüğüne karşı kadın hakları ve özgürlük mücadelesi veren Clandestina Hareketi'ni kurarak direnişin sembolü oldular. 25 Kasım 1960'ta Trujillo'nun askerlerince öldürülmeleri, halkın büyük tepkisine yol açtı ve diktatörlük karşıtı direnişi ateşleyerek Trujillo rejiminin sonunu getirdi. Bugün, 25 Kasım onların anısına "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" olarak kabul edildi.
1 Charlotte Beradt. Rüyaların Üçüncü Reich’ı. Das Dritte Reich des Traums (Yazarın ilk ve tek kitabıdır.)Almancadan Çeviren Aslı Önal. İletişim Yayınları. 2024. İstanbul. Sayfa 127 ve 128 ve 12