Bakırcı, cinsiyet ayrımcılığına ilişkin TMMOB' nın açtığı ve Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararı verdiği davanın devlet memurlarını ilgilendirdiğini ve Anayasa'nın 10. maddesine dayandırıldığını söylüyor.
Uluslararası sözleşmeler ve ulusal yasalar
Anayasa'nın kadın erkek eşitliğini düzenleyen 10. maddesinin ve yeni Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali"ni kapsayan 122. Maddesi'nin "İşe alımlarda cinsiyet ayrımcılığı" karşısında bir dayanak olduğunu söyleyen Bakırcı, "anayasa ve TCK'nın ilgili maddeleri hem kamu görevlilerine hem de işçilere uygulanır" diyor.
"Cinsiyet ayrımcılığı, Anayasa'nın eşitlik ilkesine, kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkına, çalışma hak ve özgürlüğüne aykırıdır."
Ayrımcılığa hapis cezası var
Anayasa gereğince kamu hizmetlerine girmede eşitliğin esas olduğunu belirtiyor Bakırcı.
"TCK çalışma yaşamında ayrımcılığı ve iş ve çalışma özgürlüğünün ihlalini yaptırıma bağlamaktadır. Ayrım yaparak kişinin işe alınmasını veya alınmamasını cinsiyete bağlayan kimse hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.
"Yine TCK uyarınca, cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, iş ve çalışma hürriyetini ihlâl eden kişiye, mağdurun şikâyeti hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir. "
Çalışanlara ilişkin mevzuatlar dağınık
Bakırcı, iş ilanlarında ve iş görüşmelerinde cinsiyet ayrımcılığının Anayasa'ya ve TCK'ye aykırı olduğunu söylüyor ve "TCK'nin bu maddelerine dayanılarak, aykırılıktan suç duyurusunda bulunulabilir. Kamu görevlileri, Anayasa uyarınca ayrımcı iş ilanlarının yürütmesinin durdurulması ve iptali davası açabilir" diyor.
Anayasal, uluslararası ve bölgesel yükümlülükleri nedeniyle Türkiye'nin mevzuatının aksayan yönlerini düzeltmesi gerektiğini söyleyen Bakırcı'ya göre çalışanların bağlı olduğu mevzuatlar çok dağınık. Mevzuatla uğraşmak yerine cinsiyet ayrımcılığı konusunda ayrı ve yeni bir Kanun çıkarılması, fırsat eşitliği komisyonu kurulması ideal olan.
Kamu görevlileri ve işçiler için ayrı mevzuatlar
Bakırcı, BM Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW), Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (İLO) İş ve Meslek Bakımından Ayrımcılığı yasaklayan 111 sayılı Sözleşmesi, Avrupa Birliği'nin (AB) (75/207) sayılı Eşit Muamele Yönergesi ve eşitliğe dair diğer belgelerinin iş ilanlarında ayrımcılık dahil her aşamada cinsiyet ayrımcılığını yasakladığını söylüyor.
"Türkiye'de kamu görevlileri ve işçiler farklı mevzuatların bağlıdırlar" diyen Bakırcı, çalışma yaşamında cinsiyet ayrımcılığı bu iki grup için ayrı ayrı ele alınması gerektiği düşüncesinde.
Bakırcı: İş kanununa bağlı işçiler
Bakırcı, İş Kanunu'na belirli bir grup işçilerin bağlı olduğunu söylüyor ve "iş görüşmelerinde, işin devamında ve iş ilişkisinin sona ermesinde cinsiyet ayrımcılığı kural olarak yasaklanmıştır" diye konuşuyor.
"Ancak bu maddede iş ilişkisi devam ederken veya iş ilişkisinin sona ermesinde cinsiyet ayrımcılığı için yaptırım öngörülmüş olmasına rağmen, iş görüşmelerinde cinsiyet ayrımcılığı yaptırıma bağlanmamıştır.
"Kanımca iş ilişkisi devam ederken veya iş ilişkisinin sona ermesinde öngörülmüş olan yaptırım, iş görüşmelerinde cinsiyet ayrımcılığı halinde de uygulanmalıdır."
İş ilanlarında ayrımcılık yasak değil
Bakırcı, iş ilanlarında cinsiyet ayrımcılığının yasaklanmadığını ancak ayrımcı iş ilanlarına rağmen kadınların başvuru yapabilecekleri düşüncesinde. Bakırcı "İşe alınmamaları halinde İş Kanununun ayrımcılığı yasaklayan maddesine dayanarak dava açmalıdırlar" diyor.
Bakırcı, İş Kanunu kapsamı dışındaki işçilerin bağlı olduğu mevzuatta ise ayrımcılığı yasaklayan hiçbir düzenleme olmadığını açıklıyor.
Bakırcı, Kamu görevlilerinin bağlı olduğu mevzuatta da ayrımcılık yasağına ilişkin hiçbir hüküm olmadığı kanısında.
Kadın istihdamı: 19 milyon 264 kadın kayıtsız işçi
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TUİK) eski adıyla devlet İstatistik Kurumu (DİE) olarak 2005 yılında yaptığı "Hanehalkı İşgücü Anketi" sonuçlarına göre 15 yaş ve üstü Türkiye çalışan nüfusunun 25 milyon 617'si kadınlardan oluşuyor. Bu rakamın 15 milyon 801'i kentlerde, 9 milyon 815'i kırsalda yaşıyor.
İstihdam edilen (kayıtlı işçi) kadın sayısı 5 milyon 700 olurken, bu rakamın 2 milyon 525'i kentlerde, 3 milyon 175'i kırsalda istihdam ediliyor.
Çalışan kadın nüfusu: Yüzde 24,5
İstihdama dahil olamayanların sayısal oranı ise çok yüksek. 19 milyon 264 kadın iş gücü dışında. Bu verilere göre kadınların 12 milyon 759'u kentlerde, 6 milyon 506'sı ise köylerde yaşıyor.
TUİK'in 2005 verilerine göre 652 milyon kayıtlı işsiz kadının 518 bini kentlerde, 135 bini köylerde yerleşik.
Türkiye genelinde kadınlar yüzde 24,8 oranında işgücüne katılırken, bu oran erkeklerde yüzde 72,2 olarak belirleniyor.(AD/EÖ)