Çocuk Haklarını Tanıtma, Yaygınlaştırma, Uygulama ve Uygulamaları İzleme Derneği'nin (Gündem Çocuk), çocuklara düşmanlık beslemeyi öğreten ve ruh sağlıklarını bozan "Sarı Gelin: Ermeni Sorununun İçyüzü" filmiyle ilgili Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) soruları var.
MEB filminin okullara dağıtımını durdurduğunu, filmi sadece öğretmenlere yönelik olarak dağıttıklarını, çocuklara gösterilmesi için herhangi bir merkezi talimat olmadığını açıklamıştı.
Ancak Gündem Çocuk, bu açıklamayı yeterli bulmuyor. Sorularının yanıtını bir şekilde alacağını söyleyen derneğin bakanlığa soruları şöyle:
Filmi göndermenin gerekçesi: MEB'in bu konuda hazırlanmış bir belgeseli –her ne kadar çocuklara ulaştırmak istemediğini, sadece öğretmenlere gönderdiğini söylese de– göndermesinin gerekçesi nedir?
Yardımcı malzemeyi okullara göndermenin ölçütleri: MEB'in herhangi bir yardımcı eğitim materyalini okullara göndermeden önce, "gönderilebilir" onayı vermesindeki kriterler nelerdir? Acaba bu belgesel bu kriterlere mi uygundur? Nasıl bir süreç işlemiştir? Birileri bu kriterleri görmezden geldiyse bu kişiler hakkında soruşturma başlatılacak mıdır?
Toplumsal barış: MEB'in toplumda nefret söylemini besleyecek, ayrımcılığa ve dolayısıyla şiddete yol açacak yayınların toplumsal barışı bozacağı konusunda bilgisi mi eksiktir? Yoksa bu konuyu göz ardı mı etmektedir?
Dink cinayetinin ardından: Ermeni yurttaşımız Hrant Dink'in 19 Ocak 2007 tarihinde, aracı olarak kullanılan çocuk yaşta birisi tarafından öldürtüldüğü günlerin ardından gönderilen bu belgeselin, kin ve nefret duygularını besleyerek, yaşanılan kötü olayın benzerlerini yeniden hepimize yaşatabileceğini MEB düşünmemiş midir?
MEB "taraf" mı?: Özellikle but tür olaylardan sonra hükümete ve onun bakanlıklarına özellikle de çocuklara ve gençlere en yakın bakanlık olan MEB'in toplumsal barışı ve bir arada yaşama kültürünü geliştirecek bir yaklaşıma sahip olması gerekmez mi?MEB kendini tüm bu olanlardan "muaf" mı tutmaktadır? Yoksa aksine "tarafsız" olduğu söylenilen belgeselde el alınan konuda kendini "taraf" olarak görmekte ve bunu "öğretmenler" ve çocuklar üzerinden mi yaygınlaştırmaya çalışmaktadır?
Şiddet içeren görüntüler: Çocuklar televizyonda, sinemada vb ortamlarda şiddet içerikli görüntüleri izleyerek de şiddete maruz kalabilmektedirler. Bir çocuğun şiddete maruz kalması onun tüm gelişim alanlarını ve yaşamını olumsuz etkilediği MEB uzmanları tarafından çeşitli tarihlerde defalarca ifade edilmiştir. MEB, belgeselde yer alan şiddet içerikli görsel malzemelerin diğer görsellerden farklı olduğunu mu düşünmektedir? Yoksa önemli olan siyasi bir düşüncenin yaygınlaşması diyerek çocukların ruhsal ve toplumsal gelişimini göz ardı mı etmektedir? Bu çocukların istismarı anlamına gelmez mi?
MEB Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni bilmiyor mu?: Böyle bir yaklaşımla belgeselin çocuklar tarafından izletilmesinde bir beis görmeyen MEB, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni (ÇHS) Türkiye'nin 1995 yılında onaylayarak yükümlülük olarak kabul ettiğini mi bilmemektedir? Çünkü sözleşmenin 36 maddesi devleti çocukların esenliğine herhangi bir biçimde zarar verebilecek her türlü sömürüye karşı çocuğu korumakla yükümlü kılmaktadır.
Ermeni çocukların durumu: MEB bu belgeseli izlemek zorunda kalan Ermeni yurttaşımız çocukların ve ailelerinin neler hissedeceklerini göz önünde bulundurmuş mudur? Ve yine Türkiye'nin de imzaladığı BM ÇHS'ye göre çocuklar arasında etnik köken de dahil olmak üzere herhangi bir ayrımcılık yapamayacağını da mı bilmemektedir? Bilmiyorsa önümüzdeki dönem MEB içinde sözleşmenin tam olarak benimsenmesi için BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin uygulanmasından sorumlu koordinatör kuruluş Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'yla (SHÇEK) işbirliği kuracak mıdır? Ve tabii ki Ermeni yurttaşlarımızdan özür dileyecek midir? (TK)