Torba yasaya dahil edilen “5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”u Korsan Parti’den bilişim hukukçusu Avukat Serhat Koç ile konuştuk.
Koç, değişikliklerin yasalaşması durumunda Türkiye’de internet kullanıcılarının hayatının daha da zorlaşacağı; yurttaş gazeteciliği, bilimsel araştırma ve sosyal medya iletişimi gibi hususlarda sansürün artık sıradanlaşıp olağan kabul edileceği konusunda uyarıyor.
Sansürün keyfi ve savunma dahi sormaksızın jet sürelerde çalışan bir mekanizmaya bağlanacağını belirten Koç, erişim ve içerik engellemelerin sansür ve otosansür sebebiyle artacağını ve şu an kullanılan DNS değiştirme vb. alternatif yöntemlerin işe yaramayacağını söylüyor.
İşte yeni düzenlemeler onaylandığı takdirde karşılaşacağımız zorluklar.
Tasarı sansürü arttırıyor
5651 numaralı kanunla ilgili bazı değişiklikler görüşülüyor. Genel olarak bakarsak bu değişiklikler ne öngörüyor?
5651’i değiştirme tasarısı da torba kanuna sokuldu ve içine pek çok yeni ve daha da ağır sansür maddesi de eklendi. Aslında hali hazırdaki yasa Türkiye’de internet sansürü anlamında ciddi derecede insan hakkı ve basın özgürlüğü ihlaline yol açıyor.
Öngörülen değişiklik ise yasayı iyileştirmek şöyle dursun kanundaki, sansür mekanizmasının hızında ve işleyişinde kendi gördükleri “eksiklikleri” giderme derdinde.
Ancak kanuna nefret söylemi ile ilgili de bir madde ekleniyor. Kanun sizin dediğiniz kadar kötü mü?
Aslında 18 Aralık’ta AKP milletvekili Zeynep Karahan Uslu (@zkarahanuslu) tarafından duyurulan ilk 5651 değişiklik tasarısında olan bu husus şu an gündemde olan ve yine AKP milletvekili Necdet Ünüvar ve arkadaşlarınca sunulan torba yasa içindeki maddelerde yok.
Uslu’nun tasarısındaki en derin hatalardan biri aslında nefret suçunun da artık site sansürleme nedenleri arasına alınmış olması. Türkiye’de son derece muğlak ve yoruma açık olan bu TCK maddesinin aslen sürekli olarak İslam, Müslümanlık, Türklük, Sünnilik gibi “temel” değerleri “aşağılamak” yönünden işletildiği ve Fazıl Say, Sevan Nişanyan gibi pek çok aydının dahi bundan dolayı hapis cezası aldığı yenidonem.com gibi sitelerin kapatıldığı bir ülkede hangi sitelerin şimdiden bu son derece “insani” gözüken maddeye dayanılarak kapatılabileceğini size sıralayabilirim.
Tasarıda başka ne gibi sorunlar var?
Tasarıda internetteki “hak ihlallerine” yönelik başvuruların hakimler tarafından ise 24 saat içinde karara bağlanması yeni değişiklikle zorunlu hale getirildi. Tüm hakimlerimizin internetin ne olduğunu, erişim engelleme sonuçlarını çok iyi bildiğinden ve 24 saat içinde son derece “adaletli” kararlar verebileceklerine inancımız tam! Bu konulardaki izleme, filtreleme, engelleme, uygulama, denetleme vb. yetkisi de İnternet Geliştirme Kurulu‘na bırakılmış. NSA benzeri bir yapı geliyor herhalde buradan da.
Ayrıca torba Kanundaki maddelerde Bakana ve TİB başkanına bizzat tek kişi olarak internet sitesi erişim engelleme “emri” (kanundaki ifade) yetkisi verilmektedir.
DNS değiştirmek işe yaramayacak
IP ve URL 'ye erişimin engellenmesi ne demek? Bizim günlük sıradan internet kullanıcıları için sonuçları ne olur?
Tüm sitenin değil ve fakat sadece “sakıncalı” içeriğin erişime engellenmesini yani sansürlenmesini sağlayacak URL adresi tabanlı erişim engelleme geliyor.
Tasarı, IP tabanlı sansürü kabul ederek de daha önce de yaşanan aslında engellenmediği halde erişilemeyen sitelerin habercisi olan bir engelleme türü de getiriyor.
Yeni erişim engelleme teknikleri ile engellenen sitelere DNS değiştirip girilemeyecek. Çünkü erişim sağlayıcılar sansür aşma yöntemleri ile ilgili tedbir alma ve TİB’in istediği her tür bilgiyi TİB’e iletme zorunluluğu getiriliyor.
URL yani adres tabanlı engelleme de ise tüm içeriği gözetleme/kaydetme/filtreleme gibi bir süreç gerektiren bir yöntem. Bu uygulama Türkiye İnternet trafiğini aşırı derecede yavaşlatacak ve de kişisel veri gizliliği ihlaline yol açacaktır.
Sansür ve otosansürün önü açılıyor
Özellikle Google, Facebook ve Twitter gibi hizmet sağlayıcılar nasıl etkilenecek?
Hükümetin amacına uygun olarak tüm internet aktörlerini sıkı bir şekilde denetleyip sansürlemek ve hatta kendisi için daha da iyisi olan otosansür mekanizmasını en etkili biçimde işletmesi için önü açılıyor.
Buna göre erişim sağlayıcı, yer sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcı şirketler hakkında kanun, bir karar ya da suç olmasa dahi kendi soyut gerekçeleriyle ya da “emir ve talimatlarla” internet üzerinde her tür “tedbiri” almak zorunda bırakılıyor.
Değişiklikte "Erişim Sağlayıcıları Birliği" öngörülüyor. Bu nasıl bir kurum?
Tasarıya göre erişimin engellenmesi kararları Birliğe gönderilecek ve Birliğe yapılan tebligat erişim sağlayıcılara yapılmış sayılacak. Birliğe katılımın zorunlu, tüzüğü devlet onayı gerektiriyor, katılmayanlara ceza ve faaliyet durdurma yaptırımı var. Torba yasadaki maddelerdeki bir farklılıkta: bu sansür taleplerinin gereğini birliğin dört saat içinde yapmak zorunda bırakılması.
Peki ne yapmak lazım, ne öneriyorsunuz?
Erişime engelleme kararları yerine internet demokrasisine uygun şekilde şeffaf bir uyar-kaldır mekanizması işletilmelidir. IP adresi ve url temelli erişim engelleme kesinlikle kabul edilmemeli ve erişime engelleme “son çare” olarak kabul edilmelidir.
Hakimlerin 24 saat içinde sansür kararı vermesi, erişim sağlayıcıların dört saat içinde sansür talimatını yerine getirmesi gibi jet sürelerde çalışan otomatik sansür onay mekanizmaları asla kanunda yer almamalıdır.
İlk tasarıda nefret suçlarının eklenmesine ilişkin maddelerde olduğu gibi katalog suçların genişletilmesi asla kabul edilemez. Katalog suçlar azaltılmalı ve hatta başta müstehcenlik olmak üzere derhal kaldırılmalıdır.
“Sansürü aşmaya yarayan alternatif erişim yöntemleri hakkında Erişim Sağlayıcılara tedbir alma görevi asla verilmemelidir.
Bakana ve TİB başkanına doğrudan internet sansürü emri verme yetkisi ise demokratik bir ülkede asla kabul edilemez.
Hem ilk tasarıda hem torba kanun maddelerinde yer verilen ve zoraki sansür uygulama merkezine dönüşecek olan Erişim Sağlayıcılar Birliği de tarihteki örneklerinden ders alınacak olursa asla kabul edilemez.
Sansüre hayır demek için Twitter’da #SansüreHayırDe etiketiyle paylaşımlar yapıyoruz. Burada son tartışılan konu ise bir sokak eylemi yapılması ve sonrasında da internet aboneliklerinin iptal edilmesi ya da faturaların ödenmemesi gibi toplu katılımla gerçekleştirilebilecek vurucu ve ses getirici eylemler yapılmasıdır. (EA/EKN)