Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, erkek şiddeti konusunda yasal tedbirler konusunda şu bir boşluk olmadığını ancak uygulamada ve insanların zihniyetinde çok ciddi sorunlar bulunduğunu söyledi. Aileyi güçlendirecek politikalar üzerine çalıştıklarını ifade etti.
AA’ya açıklamalarda bulunan İslam, medyada yer alan şiddet haberlerinde “mağdurun hikayesini bütün detaylarıyla adeta teşvik edici bir misal haline getirildiğini” ancak failin durumunu ortaya koyan, faile odaklanan bir haber dili kullanılması gerektiğini de ifade etti.
Panik butonu meselesine de değinen İslam, bu butonların iyi işlemediği sonucuna vardıklarını, bunun yerine denetimli serbestlik sistemini kullanmayı deneyeceklerini söyledi.
Üç ay önce 6284 Nolu Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ve Ailenin Korunmasına Dair Kanun’la ilgili etki analizi çalışması başlattıklarını, cezai müeyyidelerin de incelendiği araştırma sonuçlarının 2015’de kamuoyuyla paylaşılacağını da duyurdu.
Bakan İslam’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Son 4-5 yıldaki vakalara baktığımızda sayısal manada artış yok. Ama ne yazık ki azalma da yok. Artış olmaması konuyla ilgili bir bakan olarak bir başarı olarak addetmiyorum. Azalması olması lazım.
Hem uygulama bakımından hem de asıl önemli sorun olan zihniyet dönüşümü açısından insanın bilinçlenmesi ve duyarlı olması açısından demek ki iyi bir noktada değiliz ki bütün bu tedbirlere rağmen Türkiye'de hem toplumsal şiddet hem de aile içi şiddette gerilemeye şahit olamıyoruz.
"Yaptıkları istatistiklere göre, AB ülkelerinde doğumundan ölümüne kadar her 3 kadından biri şiddete uğruyor. Türkiye'deki rakam bu kadar yüksek değil bizim yaptığımız istatistiklere göre. Şiddete uğrama rakamlarından söz ediyoruz, ölüm vakaları hariç. Ölüm vakalarında bizde ciddi bir yoğunluk var. Bu muhakkak mücadele etmemiz gereken bir sorun. Sıfıra indirmemiz gereken bir sorun.
“Son 7-8 aydır aile odaklı politikalara önem veriyoruz. Türk toplumu güçlü aile sistemiyle öne çıkan bir toplum. Güçlü aile sistemlerinin toplumsal yaraları sarma konusunda çok önemli fonksiyonları var. Aile yapısının sorunsuz ve güçlü olması çok önemli. Toplumsal ilerlemenin ve insan refahının da önünü açan bir sistem. Bizim geleneksel aile yapımız buna müsait. Ama son zamanlardaki bütün dünyadaki gelişen sistemlerle beraber Türkiye'de de aile yapısının giderek zayıfladığı, güç kaybettiği, çok ciddi sorunlar içermeye başladığı gibi iddialar var. Bunlar muhakkak araştırılması gereken iddialar. Bakanlık olarak bunu araştırıyoruz. Bu bulgular tespit edildiğinde, güçlendirme politikalarının o yöne doğru sevk edilmesi ve ailenin yeniden sorunları çözen, kucaklayıcı, birleştirici mekanizma haline getirilmesi gerekiyor. Bu yönde politikalar üretiyoruz.
Panik butonu
“Buton sadece mağdura verilen bir şey. Mağdur ihbar ederse ancak kolluk güçlerinin devreye girdiği bir sistem var. Bunun pilot uygulamaları Adana ve Bursa'da 2012'de başlamıştı. Şu ana kadar 204 şiddet mağduruna verilmiş durumda. Bugün itibarıyla Adana'da 15, Bursa'da 43 aktif panik butonu var. Daha önce birkaç erkeğe verilmiş olmakla birlikte şu anda aktif erkek kullanıcı yok. Araştırma sonuçları çok da iyi gelmeyince fevkalade etkili bir tedbir değil...
"Mahkemenin böyle bir karar verdiği herkese takıyoruz. Sistem çok iyi değil. Kadına veriyorsunuz panik butonunu, saldırgan olduğunu düşünülen kişi ona yaklaştığında, kadın bunu fark ettiğinde basıyor ve kolluktan yardım istiyor. Kolluk oraya gelinceye kadar iş işten geçmiş olabiliyor. Dolayısıyla mağdurun izlenmesinden ziyade failin elektronik olarak izlenmesi çok daha iyi bir sistem.
"Bununla ilgili Türkiye'de bir sistem var aslında. Denetimli serbestlik adı altında failin izlendiği ve mağdura yaklaştırılmadığı bir sistem. Kadına şiddet vakalarında da aynı sisteme dahil olmak istiyoruz. Adalet ve İçişleri bakanlıkları ile Emniyet Genel Müdürlüğü bu konuda başvurular yaptık. Denetimli serbestlik sisteminin bu tür vakalarda uygulanıp uygulanamayacağını ve bunun iyi bir sonuç verip veremeyeceğini tartışıyoruz. Denetimli serbestlik sistemi konusunda bir değerlendirmeye gidilebilirse yine bir kaç ilde bunun pilot uygulamalarını yapacağız. Daha iyi bir sonuç elde edersek sistemi o yönde evirmeye çalışacağız."
Erken ve zorla evlilikler
“'Adalet Bakanlığımız ile yaptığımız görüşmeler sonucunda kanunlarda bir takım değişimler yapılabilmesi için girişimlerde bulunduk. Erken yaşta evliliğin cinsel suç olarak, ayrı bir biçimde tanımlanmasını ve ayrı müeyyideler oluşmasını sağladık. Yasal mevzuat konusunda ülkemizde çok büyük bir açık yok bu konuda. Dini nikah adı altında yapılan törenler tamamen yası dışı. Bunların engellenmesi gerekiyor.
“Annelerde bazen, özellikle kırsal kesimlerde şöyle bir duyguyla karşılaşıyoruz, 'Ben erken evlendim, çocuğum da evlenebilir.' Annenin şunu söylemesini istiyoruz halbuki 'Ben erken evlendim, erken yaşlandım. Hayattan tat alamadım, çocukluğumu yaşayamadım, gençliğimi yaşayamadım. Benim kızım niye bu kaderi benimle paylaşsın?' Böyle bakmasını arzu ediyoruz annelerin. Babanın da çocuğunu bir meta olarak görmemesini, çocuğu karşısında bir alış verişe girmemesini, eski kötü alışkanlıkların, başlık parası, berdel gibi, artık tarihte kalmasını günümüze gelmemesini bekliyoruz. Bu konuda bütün işbirliklerine açığız. Bir zihniyet değişimine, dönüşümüne ihtiyacımız var. Bu eski ve köhne bir alışkanlık, bugünkü çağda sürmemesi gereken bir alışkanlık. Bunu sıfıra kadar indirmeyi arzu ediyoruz." (ÇT)