"Festivaller, dertleri, söyleyecek sözleri olan insanlar için bir buluşma, üretim, paylaşım, diyalog ortamı yaratıyorsa , neden feminizm için yapılmasın? Ve neden kafalarımızdaki birçok politik soruyu eğlenerek, farklı bakış açılarını birleştirerek yaratıcılığa dönüştürmeyelim?"
Bu sorularla yola çıkıp farklı hisleri, düşünceleri tanımak, birbirlerine dokunarak değişmek, tek bir kişinin derdiymiş gibi görünenleri herkesin derdi yapmak üzere harekete geçen bir grup feminist, İstanbul'da"bağyanfest"i gerçekleştirdi.
Hedefleri, "birbiriyle iç içe geçmiş bütün iktidar mekanizmalarını, ataerkilliği, cinsiyetçiliği militarizmi, kapitalizmi, heteroseksizmi, ırkçılık ve milliyetçiliği, insanın doğa üzerindeki egemenliğini ve diğer tüm toplumsal iktidar ilişkilerini sorgulayan, eleştiren bir festival" gerçekleştirebilmekti.
Kadınlık deneyimlerinden yola çıktılar
Festival öncesinde feminist perspektifle hayatı, işi, sporu, sanatı, eğlenceyi, hareketi, bedeni sorgulamak ve deneyimlemek isteyen tüm biseksüel, heteroseksüel, lezbyen, trans kadınlar ve trans erkeklere çağrıda bulunmuşlardı.
Yola çıkarken de kendilerine kadınlık deneyimlerini rehber aldılar, feminist ilke ve yöntemlerle hareket etmeyi amaçladılar:
Ve işte bu kadınlar geçtiğimiz üç gün boyunca Taksim'de Lambda'da, Çıplak Ayaklar'da, Amargi'de, Fransız Kültür Merkezi'nde, Heinrich Böll'de, Yan Gastolbar'da, Barista'da ve sokaklarda bir araya geldiler.
Eyleyerek politika yapmanın önemi
Üç gün süren festival boyunca katılımcılar, parayla, mekanla ve bedenleriyle kurdukları ilişkilere alternatif yollar önermeye ve bu önerileri hep birlikte uygulamaya çalıştılar.
Birbirlerinden stencil kesmeyi, yoga yapmayı, vulva örmeyi, photosop kullanmayı, kumaş ped hazırlamayı öğrenirken "eyleyerek politika yapmanın" önemini bir kez daha fark ettiler. Üstelik sözlerini yalnızca kapalı mekanlarda söylemediler.
Paylaço ordusu ile sokaklarda
Üç gün boyunca Beyoğlu'nda dolaşanlar kimi kez yalnızca erkeklerin bulunduğu bir kahvehanede tavla oynayıp çay içerken rastladılar onlara kimi kez bir palyaço ordusuyla...
Çok iş, çok eğlence
Festival Cuma günü blogging, stencil, photoshop ve yoga atölyeleri ile başladı. Dans, asi palyaço ordusu ve fotoğraf atölyeleri de gerçekleştirildi.
Cumartesi günü şehirde ekolojik yaşam, yeniden film seslendirme, feminist küfür, örgü ve kroşe atölyeleri vardı. Amargi'den Dijital Hikayeler adlı filmin gösterimi yapıldı. Konserler ve yalnızca kadınlarla transların katılımına açık bir festival partisi de gerçekleştirildi.
Pazar günkü program ise feminizmde güncel sorunlar forumu ile başladı, müdahale performans ile devam etti.
Kadınlar İstanbul'da üç gün boyunca çok çalışıp çok yoruldular ama çok da eğlendiler. Daha da önemlisi, birbirlerini dinleme, birlikte eğlenirken öğrenme fırsatı da buldular.
Festival, Büyük Bayram sokağın "kadınlar tarafından işgali" ve sokak partisi ile son buldu. Ayrılırken tüm kadınların ortak dileği, seneye daha kalabalık bir biçimde yeniden biraraya gelmekti... (BB)