bianet'in görüştüğü Sakık, AKP'nin önerisini değerlendirirken, "Hileyle demokratik alanları tıkayarak sorun nasıl çözülür?" diye sordu ve öncelikle yapılması gerekenin siyasi partiler için varolan yüzde 10'luk ülke barajının düşürülmesi olduğunu söyledi.
Eski Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili, Kürt siyasetçi Tarık Ziya Ekinci AKP'nin önerisi için " Büyük haksızlık. Milli iradenin tam tecellisine engel olan seçim kanununu daha ağır hale getirmeye çalışıyorlar" derken, siyasi partiler için ülke barajının düşürülmesini, hatta kaldırılmasını, en iyisi 1965'te TİP milletvekillerinin Meclis'e girmesine olanak tanıyan "Milli Bakiye Sistemi"nin uygulanmasını öneriyor.
bianet'in sorularını yanıtlayan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Prof. Dr. Serpil Sancar da, yalnızca partiler için seçim barajının düşürülmesinin yetmeyeceğini, parti içi demokrasiyi sağlayacak ve aday belirleme mekanizmalarını demokratikleştirecek uygulamaların hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Kuzu: Anayasa'ya aykırı olmaz
Meclis Anayasa Komisyonu'nun başkanı AKP'li milletvekili Burhan Kuzu, bugün (9 Ağustos) "Bize gelen bilgiler seçimlerde DTP'nin bağımsız adaylarla 40-45 milletvekili çıkartacağı yönünde" dedi; bu yöntemle bağımsız milletvekilliği kavramının istismar edileceğini belirterek "Bu nedenle yapılacak bir düzenleme Anayasa'ya aykırı olmaz. Kanunlar istismarı korumaz" diye konuştu.
Sakık: Bir an önce ülke barajının kalkmasını istiyoruz
Sakık, " Partimizi kurduğumuzdan beri çok hızlı örgütlendik, olası bir erken seçime partiyi hazırlamak için kurultayımızı, kongrelerimizi yaptık. Biz partimizi seçimlere hazırlıyoruz. Temel hedefimiz bağımsız adaylarla seçime girmek olsaydı, bu kadar hızlı örgütlenmez, sıkıntı yaşamazdık" dedi.
Ancak Sakık asıl önceliğin siyasi partiler için varolan ülke barajının değişmesi olduğunu söyledi. "Bizim beklentimiz bir an önce seçim sisteminin, siyasi partiler kanununun değişmesi. Bırakın bağımsızlar için yeni barajı, mevcutların değişmesini istiyoruz.
Burhan Kuzu'nun açıklamalarına da değinen Sakık, "Burhan Kuzu 'DTP'nin önünü kesmek için bu yöntemi düşünüyoruz' diyor. Hileyle demokratik alanları tıkayarak sorun nasıl çözülür? Yıllardır uygulanan yöntemlerden ne kadar sonuç alındı ki?" diye sordu.
Sakık, yüzde 10'luk barajın tamamen kalkmasını, bu olmazsa, bir görüş birliğine varılarak Avrupa'daki normlar esas alınarak makul bir yüzdeye çekilebileceğini savundu.
"Bunun dışındaki düzenlemeler tamamen hukuka karşı hile. Bağımsızların önünü de kapatmak, hukuka karşı hileye başvurmak demek. Dış politikada, iç politikada hiç yan yana gelmeyen AKP ve CHP, şimdi DTP'yle ve Kürtlerle ilgili konsensüs sağlıyor."
"Sezer Türkiye milletvekilliğini Anayasa'ya aykırı bulmuştu"
Sakık, Tansu Çiller'in başbakanlığı döneminde yasalaştırılmak istenen Türkiye Milletvekilliği düzenlemesini Anayasa'ya mahkemesinin iptal etmesini anımsattı.
"Cumhurbaşkanı Sezer o zaman Anayasa Mahkemesi'ndeydi ve bu düzenlemeyi Anayasa'ya ve yasalara aykırı bulmuş, bağımsızlara getirilen il ve ilçe barajlarının eşitliğe aykırı olduğunu saptamıştı.
"Türkiye milletvekilliği sistemini gerçekten uygulayacaklarsa hazırız. Ama 100 değil, 550 milletvekili olmalı.
"Herkes adımlarını ihtiras dışında atmalı. Amaç bir an önce iç barışın sağlanması, demokratik alanda kendini özgürce ifadenin önünü açmak olmalı. Yoksa Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) ardından ikinci bir TMY düzenlemesi gibi yeni barajlar önerilmemeli."
Sancar: Uygulamak çok zor
Prof. Dr. Sancar da, böyle bir uygulamanın teknik açıdan birçok sorun yaratacağını söyledi.
"Diyelim çok küçük bir çevrede aday oldunuz. Seçmen sayısı ülke barajının öngördüğü sayıdan daha azsa zaten bu uygulama teknik olarak mümkün değil. Ayrıca aday barajı daha düşükken, bu bütün siyasi partileri enformel olarak bağımsız aday göstermeye teşvik etmek demek."
"Baraj düşmeli, parti içi demokrasi mekanizmaları kurulmalı"
Sancar'a göre asıl sorun siyasi partilerin karşı karşıya olduğu ülke barajı ve parti içi demokrasi.
"Seçim barajı siyasi partiler için yüzde 5-7 arasında olmalı. Yüzde 5'in altına çok düşmek, küçük partileri teşvik ediyor ve dağılımı artırıyor.
"Oran, aslında Türkiye'de Kürtlerin ayrı bir siyasi parti olarak temsilini kabul edip etmediğinizi de gösterir. Yüzde 5-7 arası bir oran, Sadece Kürtlerin değil, etnik çoğulculuk, çok kültürlü bir demokrasiyi politikasını savunan partinin Meclis'e girişini olanaklı kılar, bu da olumludur."
"Aday gösterme mekanizmaları düzenlenmeli"
Sancar, parti içi aday gösterme mekanizmalarının düzenlenmesini de çok önemli olduğu görüşünde.
"Mevcut parti yapıları içinde temsil edilemeyen çok sayıda çevre, aydınlar, kadınlar var. Bunun için ayrı mekanizmalar düşünmek gerekiyor. Siyasi partilerin aday gösterme mekanizmalarını kurala bağlamak uygun olabilir; örneğin kadınlar için kota gibi. Avrupa'da bu var.
"Adaylığı belli koşullara bağlamak ya da bir kişinin adaylığını birkaç değişik prosedürden geçerek onaylattıran bir süreç de olabilir. Lider canı istediğini aday gösterip, istediğini çıkartamasın, keyfi davranamasın diye -ki en önemli sorun budur- kurallar konmalı.
Sancar, bu tür düzenlemelerin başarılı örneklerinin Avrupa'da bulunduğunu söyledi.
"Bu mekanizmaların şeffaf, kurallı, değişik sosyal konsensüslere, temsillere izin verecek şekilde düzenlenmesi gerek.
"Temsil edilememe sorunu ancak siyasi partilerin yapısını, parti içi demokrasiyi, adaylık süreçlerini, yukarının alt kesimlere karşı yetkisini ve devletin partilere karşı tavrını düzenlemekle çözülebilir. Örneğin hazine yardımı hiç tartışılmıyor. Şu an yardım sadece sayıya bağlı. Niteliğe neden bağlı değil? Örneğin kadın aday gösteren partilere hazine desteğinin artırılması gündeme gelebilir. Avrupa'da bunun da başarılı örnekleri var."
Ekinci: İdeali Milli Bakiye Sistemi
Tarık Ziya Ekinci, bağımsız milletvekilliğine yönelmenin ülke bazında seçim barajını aşamayan partiler için "zaten zorunu bir yöntem haline geldiğini" söyledi.
"Ben uzun bir süredir bağımsız milletvekilliği yöntemini öneriyorum. Ancak Özellikle DTP öncüleri, partinin seçimlere doğrudan doğruya girilmesinde ısrarlıydılar. Şimdi bağımsız aday eğilimi başlayınca, hükümet bunu yeni koşullarla önlemeye çalışıyor."
Ekinci, öncelikle barajın kaldırılmasını savunuyor.
"Öncelikle barajın kaldırılması gerek. Ama evrensel normlarda da, yönetimde istikrar için belli bir baraj oranı gelenek haline getirildi. Kaldırılamazsa, baraj en çok yüzde 5'e düşürülmeli.
"Ama en ideali, 1965'te TİP'in parlamentoya 15 milletvekili soktuğu dönemde uygulanan Milli Bakiye Sistemi. Tek bir oy kaybolmadan, bütün siyasi görüşlerin Meclis'e yansımasını sağlayan bir sistem bu."
Ekinci, önerdiği sitemin özelliklerini de şöyle özetledi:
"Bir partinin ülkede aldığı bütün oylar değerlendiriliyordu. O partiye kaç milletvekili düşüyorsa, o kadar milletvekili belli bir yöntemle dağıtılıyordu. Bir kısmı doğrudan seçimle, bir kısmı da merkez kontenjanından olmak üzere Meclis'e giriyordu.. Sonuçta, bir partinin oyları oranında milletvekili çıkarması mümkündü." (TK)