Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneği (RUSİHAK), Türkiye’deki engelli bireylerin bağımsız yaşama hakkının desteklenmesi için "Bağımsız Yaşam Ağı" projesi başlattı.
Proje, Birleşmiş Milletler (BM) Engellilerin Hakları Sözleşmesi’nin 19. maddesi ile düzenlenen "bağımsız yaşam hakkı"nın Türkiye’de desteklenmesi için bir ilk adım olacak.
Türkiye, engellilerin hak ve özgürlükleri alanında bağlayıcı ilk ve tek uluslararası belge olan BM sözleşmesine 2009'da taraf olarak iç hukukun bir parçası haline getirdi. Bireysel başvuru hakkı getiren Ek İhtiyarı Protokolü ise aralık 2014'te imzaladı.
19 .madde(a) Engelli kişilerin, ikamet edecekleri yeri ve nerede ve kiminle birlikte yaşayacaklarını başkaları ile eşit olarak seçme fırsatına sahip olmaları ve belirli bir şekilde düzenlenmiş bir yerde ikamet etmek zorunda olmamaları; |
Söz konusu 19. madde engellilerin bağımsız yaşama ve topluma dahil olmaları için nerede kiminle, nasıl yaşayacaklarına kendilerinin karar vermeleri ve tecrit edilmemeleri için de destek hizmetlerinin sağlanmasını içeriyor.
Tükiye'de bağımsız yaşama hakkı bilinmiyor
Proje Koordinatörü Sevgi Çiçek Hilton, sözleşmedeki "bağımsız yaşama hakkı"nın Türkiye'de henüz anlaşılamadığını ve uygulanamadığını belirterek projenin kurumları politika değişikliğine zorlamayı amaçladığını belirtti.
Hilton, bağımsız yaşama hakkını engelli bireyin bir bütün olarak doyumlu bir yaşama kavuşması olarak tanımladı. Bunun için de engellilerin yardım ya da el uzatmaya değil, kendi kararını verebilmesi için güçlendirilmeye gereksinim duyduklarını belirtti.
Proje kapsamında İrlanda ve Bulgaristan'da bağımsız yaşam ağı hakkında saha çalışması yapılacak, bağımsız yaşama klavuzu hazırlanacak, yaz okulunda bu konuda hak savunuculuğu yapacak kişiler yetiştirilecek.
Lütuf değil hak odaklı bakılmalı
Proje tanıtım toplantısında konuşan Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği’nin (TOHAD) Süleyman Akbulut, engellilerin bağımsız yaşama hakkı için önyargılı, aşağılayıcı tutum sergileyen toplumsal algının, çevresel koşulların düzeltilmesi eğitim, istihdam alanında destekleyici politikalar geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
Akbulut, bireyin "herkesle eşit haklara sahibim ve bağımsız yaşama hakkım var" diyebilmesi için eğitim almasının şart olduğunu ancak şu anda 5 milyon üniversite öğrencisinin sadece 5948'inin engelli olduğuna dikkat çekti.
"Köklü bir bakış açısı değişikliğine ihtiyaç var. Engelliyi birey olarak görme, ona sağlanan hizmetlerin bir lütuf değil hak olarak görülmesi hem engellide hem de kamuda sağlanmalı. Sivil toplum örgütleri de engellileri merhabet objesi olarak kullanmaktan çıkarıp yardım değil hak temelli çalışmalı. "
Aileye bağlı yaşam çocuklaştırıyor
Şizofreni Dostları Derneği Mesut Demirdoğan, kendi hikayesi üzerinden şizofreni hastalarının nasıl bağımsız yaşama hakkına sahip olamadıklarını anlattı.
"44 yaşıdayım, 17 yaşından beri şizofreni hastasıyım. En büyük sıkıntım, aileme bağımlı yaşamak. Hiçbir devlet desteği yok. Aileme ekonomik yük olmak hiçbir işe yaramamaktı beni en çok üzen. Kendini değersiz hissediyorsun. Toplum karşısından çocuklaşmaya başlıyorsun. Devlet, doktorlar sana al ilacı, git evinde hastalığını yaşa diyor. Oysa biz yardımlarla devlet bağımlılığa istemiyoruz. Bir sosyal devletin şizofrenlere iş bulma, kira yardımı gibi konularda desteği şart. Ancak bu sayede özgüven kazanıp bağımsız yaşama hakkına kavuşabiliriz. "
Toplantıda, bağımsız yaşama hakkına iyi örnekler olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın 2013 yılında başlattığı engellilerin barındığı "umut evi" projelerinden ve toplum ruh sağlığı merkezlerinden de bahsedildi.
Bağımsız Yaşam Ağı Projesi, Türkiye ve Avrupa Birliği tarafından ortak finanse edilen Sivil Toplum Diyaloğu Programı çerçevesinde gerçekleştirilecek. (NV)