Musul’da Türkiye Konsolosluğu’nun Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarınca işgal edilerek 49 kişinin rehin alınması sonrası bölgenin durumu ve Türkiye’ye olası yansımaları hakkında gazeteci Mete Çubukçu’yla konuştuk.
Daha önce de çeşitli yerlerde konsolosluklara saldırılar olduğunu, girildiğini ama ilk kez bir rehin alma eylemiyle karşı karşıya olduğumuzu dile getiren Çubukçu, durumun son derece ciddi olduğunu ve Türkiye’nin karşısında herhangi bir devlet olmadığını, terörü yöntem olarak benimsemiş bir El Kaide uzantısı olduğunu belirtiyor.
Tepkisizlik
“Musul'un IŞİD tarafından ele geçirilmesi bir yandan sürpriz, bir yandan da beklenen bir gelişmeydi. Ocak ayına doğru IŞİD Felluce'yi ele geçirmişti. Felluce küçük bir yer Musul'a göre. Musul, 3-4 milyonluk devasa bir şehir. Bin kişilik militanın koca şehri ele geçirmesi çok mümkün değildi.
“Ancak Irak işgalinden sonra Sünni'lerin düştüğü dışlanma pozisyonu, bölgedeki aşiretlerin, bir takım örgütlerin IŞİD'e destek vermese de tepkisiz kalmasına neden oldu.
“IŞİD, Musul’da herhangi bir direnişle de karşılaşmayınca kent kolaylıkla ele geçirildi.
Bağdat yolu
“IŞİD'in Bağdat'a girebileceğini çok zannetmiyorum. Felluce’yi ele geçirmişlerdi. Felluce-Bağdat zaten bir saatlik mesafede. IŞİD Bağdat'a yürümeye kalkarsa kendi sonunu da getirir.
“Irak ordusunun güçlü bir yanı var. Maliki de muhtemelen bunu bekliyor. IŞİD böyle bir karar verirse ağır silahlar devreye girecektir.
“IŞİD’in, Musul-Felluce arasındaki yerleri kontrol etmeyi amaçladıklarını düşünüyorum. Yani belli bir bölgeyi kontrol altında tutmak istiyorlar.
Alan tutmanın riski
“Burada da bir risk var. Genellikle mobilize ve düzensiz hareket ediyorlar ama belli bir alan tutmaya başladıkları durumda daha açık hedef haline geliyorlar. Daha büyük bir yerde bu işi sürdürmek çok da kolay değil.
“Ellerinde bulundurdukları alanda İslam devleti kurmaya kalkışabilirler ama bu da çatışmaları beraberinde getirebilir.
Ekonomiye etkisi
“Son gelişmelerle birlikte Bağdat-Musul yolunun büyük kısmı IŞİD'in eline geçti. Ekonomik ve ticari anlamda, her ne kadar kamyonlar çok güneye inmese de belli yerlerde değiş tokuş yapsalar da ticareti olumsuz etkileyecektir.
“Özellikle TIR'lar sıkıntı yaşayacaktır. Şirketler o yolu kullanmak istemeyeceklerdir. O yol da Irak-Kuzey Irak-Türkiye arasında can damarı olan en büyük yol.
“O yolun tıkanması ve muhatabın şu an için IŞİD olması ekonomik olarak ciddi sıkıntılara yol açacaktır. Çünkü Suriye'deki ticari akış kesildikten sonra Türkiye TIR'larını biraz da bu tarafa yönlendirmeye başlamıştı.
Türkiye ne yapacak?
“Türkiye hem Irak merkezi hükümetiyle ilişkiler kurmak hem ortaya çıkan sorunlarla nasıl mücadele edeceğini belirlemek hem de Suriye politikasında yeniden bir revizyona gitmek durumunda. Bu gelişmeleri ikaz olarak görmek lazım.
“Suriye politikasını, Esad'a karşı olan tavrını 180 derece değiştirmez ama muhaliflerle olan ilişkilerini gözden geçirmesi, sınır politikasını sıkılaştırması gerekiyor. Savaşta her şey mubahtır anlayışını bırakması gerekir.
“IŞİD gibi El Kaide türevi örgütler sıkıştıkları, yok olmaya başladıklarını anladıkları anda başka yerlerde aynı eylemlere başlıyorlar. Türkiye'nin en çok dikkat etmesi, takip etmesi gereken bu. Böyle bir risk söz konusu.
“Sonuç olarak bir devletle değil, terörü yöntem olarak kullanan El Kaide yapılanması ile karşı karşıyayız.
“Bu tür yapılar için askeri saldırılar kesin çözüm değildir. Güçlerini kaybetseler, zaman zaman küçülseler de hiçbir zaman yok olmuyorlar; yeniden toparlanıp büyüyebiliyorlar.” (EKN)