"Cumartesi oturmalarında gözaltına alındığımda polis dalga geçerdi, 'Senin baban nerede?' diye... Ben de bağırırdım, 'Siz katlettiniz' diye, çocuktum o zaman. İlk kez 12 yaşında gözaltına alındım. Babamı öldürdüler ama kinleri bitmiyor. 20 yıldır ben ve ailem polis şiddetine uğruyoruz."
Cumartesi Anneleri/İnsanları uzun yıllar sonra ilk kez gözaltına alındı, polisin hakaretine uğradı, dövüldü.
Babası Hasan Gülünay gözaltında kaybedilen Deniz Gülünay da gözaltına alınanlar arasındaydı.
Bu Gülünay'ın ilk gözaltısı değil, babasının kaybedildiği 1992'den beri birçok kez Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü, darp edildi, hakarete uğradı.
Gülünay'ın annesi Birsen Gülünay ile kardeşi Cihan Gülünay da Galatasaray meydanında geçirdikleri 20 yılda sık sık polis şiddetine uğradı.
Aile, Hasan Gülünay'ın bulunması için yargıya yaptıkları sayısız başvurudan yanıt alamadı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) yapılan başvuru da sonuçsuz kaldı.
Eskişehir Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Adalet Önlisans bölümü öğrencisi 28 yaşındaki Deniz Gülünay, hem 8 yaşından beri oturduğu Galatasaray meydanında yaşadıklarını hem geçen Cumartesi nasıl gözaltına alındıklarını hem de babasını bianet'e anlattı.
"Bizim arkamızda devlet var"
Deniz Gülünay, Haziran 2011'de gayriresmi şekilde gözaltına alındı, babasını bulmak için yaptığı başvuruları geri çekmesi için tehdit edildi.
"İşe gitmek için sabah evden çıkmıştım. Polis durdurdu, 'hakkımda arama kararı olduğunu' söyleyerek beni Alibeyköy Karakolu'na götürdüler. Burada Terörle Mücadele Şubesi'nden polisleri görünce neler olup bittiğini anladım. Gözaltına alındığıma dair hiçbir işlem yapılmadı, tutanak tutulmadı, hastaneye götürülmedim."
"Karakolda TEM polislerince tehdit edildim, babamın bulunması için yaptıklarımdan vazgeçmemi, başvuruları geri almamı istediler. 'Bizim arkamızda devlet var' dediler."
"Söylediklerini yapmayacağımı söyleyince hücreye attılar. Avukatımı, ailemi aramama izin vermediler. Akşam serbest bırakıldım. Olayla ilgili dava da açamıyorum, çünkü hiç yazılı belge yok."
Gülünay, 14 Ekim 2010'da da polislerce kaçırılmak istendiğini, kolundan tutularak araca binmeye zorlandığını, çevredekilerin çabasıyla kurtulduğunu anlattı.
"Zaten polis tarafından sık sık taciz edildim" diyor Gülünay.
"Kişisel kini varmış gibiydi"
Son kez geçen Cumartesi, babasının akıbetini soranu pankartı açtıktan sonra gözaltına alındı.
Polis şiddetinin "yabancısı olmayan" Gülünay, 21 Temmuz Cumartesi günü önce pankart açtıkları kafenin çalışanları tarafından darp edildiklerini söyledi.
"Polisin yönlendirmesiyle önce onlar saldırdı. Bir sivil polis, 'Seni gözaltına alacağım, göstereceğim sana' dedi. Kişisel bir kini varmış gibi hareket ediyordu polisler. Gözaltına alınıp bindirildiğimiz araçta da hakaret etmeye, aşağılamaya, dövmeye devam ettiler. Suç duyurusunda bulunacağız polisler hakkında..."
"Babanı kendi arkadaşları öldürmüştür"
Gülünay, annesi ve kardeşiyle birlikte kaç kez gözaltına alındığını hatırlamıyor.
"Cumartesi oturmalarında gözaltına alındığımda polis dalga geçerdi, 'Senin baban nerede?' diye... Ben de bağırırdım, 'Siz katlettiniz' derdim, çocuktum o zaman. İlk kez 12 yaşında gözaltına alındım. Babamı öldürdüler ama kinleri bitmiyor. 20 yıldır ben ve ailem polis şiddetine uğruyoruz."
"İlk gözaltılarımdan birinde, babamı arkadaşlarının öldürdüğünü söylediler. Başka bir zaman 'Kaçıp başkasıyla evlenmiştir' dediler. Bizimle dalga geçiyorlardı. Ona olan bitmeyen kinlerini ailesinden çıkarmaya çalıştılar."
"Güzel şeyler yapacaktı"
"Babamın kaybolduğu zamanı pek hatırlamıyorum. Babam İbrahim Kaypakkaya'nın fikirlerini savunurdu, mücadele eden bir devrimciydi. Güzel şeyler yapmak için bu yola çıkmıştı, idealleri vardı..."
Hasan Gülünay "kaybedildiğinde" kızı sekiz yaşındaydı.
20 Temmuz 1992'de Tarabya'daki evinden Sirkeci'ye gitmek üzere yol çıktı, kendisinden bir daha haber alınamadı.
Dört çocuk babası Gülünay, 32 yaşındaydı.
O tarihte gözaltında olan arkadaşı Erdal Şam Gülünay'ın sesini Gayrettepe Şube'de duydu. Şam, Gülünay'ın "Ben Hasan Gülünay, beni kaybedecekler" dediğini söyledi.
Dönemin dönemin asayiş şube başkomiseri olan ve "Susurluk kazası"nda hayatını kaybeden Hüseyin Kocadağ, eşi Birsen Gülünay'a "Yaraları iyileşiyor, sonra savcıya çıkaracağız" dedi.
Tekrar AİHM'e başvuracaklar
Ancak Hasan Gülünay savcıya hiç çıkmadı.
Savcılıklara yapılan başvurulardan sonuç alınamayınca konu AİHM'e taşındı ancak burada da dava açılmadı.
Yargının bu güne kadar yaptığı tek şey, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne, "Gülünay'ın yaşayıp yaşamadığı hususunun araştırarak sonucun bildirilmesini" sormak oldu.
Gelen cevap da hep aynıydı:
"Araştırmalar devam ediyor, herhangi bir tespit halinde zaman aşımı süresi olan 20.07.2012 tarihine kadar her ay Cumhuriyet Başsavcılığınıza bilgi verilecektir."
Zamanaşımı süresi 20 Haziran 2012'de dolduğunda Gülünay ailesinin savcılığa itirazı üzerine süre bir ay daha uzatıldı. Aile şimdi tekrar bir başvuru yaptı ve zamanaşımı süresinin uzatılmasını istedi.
Gözaltında kaybetmenin zamanaşımına uğramasıyla ilgili tekrar AİHM'e gitmek için bu son başvurunun sonucunu bekliyorlar.
Gülünay'ın dedesi Bayram Eyi de 1 Mayıs 1977'deki katliamda öldürülmüştü. (AS)
* Fotoğraf: Rana Ençol.