Medicana International İzmir Hastanesi’ne rutin sağlık kontrolleri için giden Abidin Karataş (56), anjiyo (damarların görüntülenmesi) yapıldıktan sonra fenalaştı, yoğun bakıma alınan hasta hayatını kaybetti.
Karataş, 22 Haziran’da hastaneye rutin kontrollerini yaptırmak için başvurdu.
Kan tahlilleri yapılan Karataş’a daha sonra EKO (Ekokardiyografi- ses dalgalarıyla kalp fonksiyonlarının incelenmesi), EKG, beyin MR, beyin tomografisi çekildi.
Karataş’a ardından holter (kalp ritmini/tansiyonunu izleyen cihaz) takıldı. Karataş, bir gün sonra tahlil sonuçlarının değerlendirilmesi için yeniden hastaneye gitti.
Tetkikleri talep eden Kardiyoloji Uzmanı S. A. O., Karataş’a “tahlil sonuçlarının iyi olduğunu ancak kalp damarlarını görmek için anjiyo tetkikinin de yapılması gerektiğini” söyledi.
Karataş’a bir gün sonrası için anjiyo randevusu verildi. Sabah saat 11.00’de verilen randevu doktorun yoğunluğu nedeniyle 13.00’e ertelendi, 13.00’te kızı Gülşah Karataş ile hastaneye giden Karataş’ın randevusu hekimin yoğun olduğu gerekçesiyle bu kez 16.00’a ertelendi.
16.20’de anjiyo odasına alınan Karataş, işlemden iki saat sonra çıktı. Anjiyonun ardından baş ağrısı yaşayan Karataş, kusmaya başladı.
Beyin tomografi çekildi, ancak hastanede nörolog ya da beyin cerrahı olmadığı belirtildi.
Anjiyonun üzerinden iki saat geçti Karataş, daha da kötüleşti, entübe edildi ve yoğun bakıma alındı.
Bir gün yoğun bakımda kalan Karataş, “beyin kanaması” nedeniyle 26 Haziran Pazar gecesi hayatını kaybetti.
Aile, şikayette bulundu, Savcılık, “şüpheli ölüm” olduğu gerekçesiyle otopsi talep etti ve Karataş’ın ölümüyle ilgili soruşturma başlattı.
TIKLAYIN-Hasta yoğun bakımda öldü, ailesi tesadüfen öğrendi: "Babanız dün ölmüş..."
TIKLAYIN-Medicana, haber vermediği ölümle ilgili sorumluluğu reddetti
"Babamın hiçbir sağlık sorunu yoktu"
Olayın detaylarını Abidin Karataş’ın Avukat kızı Gülşah Karataş’tan dinliyoruz:
“Biz, babamın bir sağlık sorunu veya şikayeti olduğu için hastaneye gitmedik. 56 yaşındaydı, sağlık kontrolünden geçmesini istemiştik ve özel sağlık sigortası yaptırmıştık. Devlet hastanelerinde sıra gelmiyor, uzun sürüyor biz de İzmir’in en iyi özel hastanesi olduğu söylenen Medicana’ya gittik.
"Kardiyoloji doktoru S. A. O.’ya randevu almıştık, bütün tetkikleri yaptı, babamın kan değerlerinin, EKO, efor testi, MR, tomografi hepsinin gayet temiz olduğunu söyledi. Sadece holterde bir küçük bir hareketlilik gördüğünü belirtti. Bütün tetkikler iyi olsa da tedbir amaçlı anjiyoda yapılmasının iyi olacağını söyledi.
"İki kez randevusu ertelendi"
‘"Niçin gerekiyor, sorun mu var’ dediğimde ise; bunun da bir tetkik olduğunu, oldukça kolay olduğunu bir operasyon gibi düşünülmemesi gerektiğini, yarım saat sürdüğünü, damara sıvı verilerek damarların durumunu kontrol ettiklerini hatta ücret olarak da diğer hekimlerden daha uygun fiyata yaptığını, diğer hekimlerin 4 bin TL kendisinin; bunu 2 bin 500 TL’ye yaptığını ifade etti. Daha sonra damarlarda bir tıkanma varsa stent takabileceklerini bir stentin fiyatının da 5 bin TL olduğunu söyledi.
“İkna olduk ve yaptırmaya karar verdik. Babamın işlemden 12 saat önce hiçbir yemesi gerektiği söylendi. Ertesi sabah (24 Haziran Cuma) 11.00’e randevu verildi, sabah 09.00 gibi aradık, asistanı doktorun yoğun olduğunu ve 13.00’e randevu verdi.
"13.00’te hastanedeydik tekrar ertelediler ve biz de yaptırmak istemediğimizi söyledik. Ayrıca babamın yaklaşık 22 saattir aç olduğunu bunun sorun yaratıp yaratmayacağını sorduk. Doktor anjiyodan çıktı bizi bugün işleme alacağını gece 10.00 bile olsa yapacağını aç olmasının da sorun olmadığını zaten serum verdiklerini söyledi.
Doktor: Babanız 10 yaş gençleşti
“Saat 16.20’de babamı anjiyoya aldılar. Normalde bize 30-40 dakika süreceği söylendi fakat saat 18.00’de çıktılar. Doktorlar yanımıza gelip işlemin çok iyi geçtiğini babamızın 10 yaş gençleştiğini, bir tıkanıklık olmadığını ama çatallı bölge olduğunu oraya stent taktıklarını ve babamızın kalbinin çok iyi olduğunu söyledi.
"Fakat bunlar olurken içeriden inleme sesleri geliyor, doktor tekrar içeri girdi beş dakika bile geçmeden yeniden geldi ve babamın baş ağrısı olduğunu ve tomogrofiye götüreceklerini belirttiler.
"Babam 'ölüyorum diye' inliyordu"
“Babamı içeriden çıkardılar, babamın görüntüsü çok kötüydü, başını tutuyordu ve ‘başım başım, ölüyorum ölüm’ diye inliyordu. Ve çarşafta kusmuk atıkları var, babam kusmuş. Babamı götürdüklerinden içeriden bir başka hekim çıktı. Kardiyoloji uzmanı D. Ç., olduğunu söyledi. S. Hanım’ın elinden ameliyat geçirdiği bu nedenle işlemlere tek girmediğini kendisinin de girdiğini, babamın kalbimin çok iyi olduğunu işlemin çok iyi geçtiğini baş ağrılarının normal ve ‘bünyesel’ olduğunu söyledi.
“Daha sonra babamı geri getirdiler, babam yine ‘ölüyorum’ diye inliyordu. Biz de babama doktorların bize söylediklerini tekrar ediyoruz, ‘iyi olduğunu, iyi geçtiğini’ söylüyoruz. Beş dakika sonra S. Hanım, çıkmaya hazır bir şekilde yanımıza gelerek beyin tomografisinin tertemiz olduğunu hiçbir sorun olmadığını söyleyerek hastaneden ayrıldı, ardından D. Ç., iyi olduğunu söyledi ve hastaneden çıktı.
Bir başka hasta yakınının karakolda tanık olarak verdiği ifade.
"Doktorlar babanız iyi dediler ve gittiler"
“Biz babamızı görmeyi beklerken, sürekli ellerinde çarşaflarla birileri odaya girip çıkıyor. O sırada içeride hastasını görmeye giren bir hasta yakını yanımıza geldi ve babamın sürekli kustuğunu ağrıları olduğunu ve kimsenin ilgilenmediğini anlattı. Bu hastanın bir diğer yakını zaten bize karakolda şahitlik yaptı.
“Odadan bir diğer hekim daha çıktı o da bize çok iyi dedi ve gitti. Bütün doktorlar babamın iyi olduğunu söyledikleri için biz tamamen babamın anesteziyi atamadığını bu nedenle bu durumda olduğunu düşünüyoruz. Zaman geçtikçe babamın inleme sesleri de kesilmeye başladı. Bir süre sonra tekrar babamın bulunduğu anjiyo odasının kapısı açıldı içerideki personel, babamın ‘kötü’ durumda, halsiz olduğunu bu şekilde görmemizin iyi olmayacağını, bir doz daha parol verdiklerini biraz beklememizi söyledi.
"Üç saat sonra entübe edildi"
“Doktorlar gittikten en fazla 20 dakika sonra bir siren sesi, ‘mavi kod, acil anjiyo odası’. Anjiyo odasının önüne güvenlik görevlileri yığıldı, odaya yaklaşmamıza izin verilmiyor, sorularımıza yanıt verilmiyor. Bu sırada elinde beyaz bir tüple bir personel içeri girdi. Kız kardeşim veteriner hekim, o tüpü görünce yere yığıldı ve ‘bu solunum cihazı babamı entübe ettiler’ dedi.
“Yalvararak bilgi almaya çalışıyoruz kimseden bilgi alamıyoruz. ‘Yaşıyor mu onu söyleyin bari’ diyoruz, ‘merak etmeyin yaşıyor’ dediler. Yarım saat geçti sanırım, sakin olmamız gerektiğini babamın entübe edildiğini ve yoğun bakıma alınacağını, doktorların yolda olduğunu ve gelmek üzere olduklarını söylediler.
"Beyin kanaması yok dediler"
“Tekrar babamı gözümüzün önünden geçirip yoğun bakıma götürdüler ve babam artık hiç tepki vermiyordu. Akşam 21.30 gibi S. Hanım geldi, ısrarla babamın kalbinin çok iyi olduğunu ancak beyninde ‘kirli bir bölge’ olduğunu, nörolog ile telefonda konsültasyon yaptıklarını, kirli bölgenin ne olduğunu saptayamadıklarını, pıhtı veya daha düşük bir ihtimalle plak olabileceğini, çok uzak bir ihtimalle de beyin kanaması olduğunu söyledi. Nöroloğun yarın gelip MR çekeceğini bakacağını bilgi vereceğini belirtti. D. Ç., de gelmişti ve o da ‘yok yok beyin kanaması değil’ dedi.
“Ben doktorlara, başka hastanelerden doktor getirilmesi gerekiyorsa getirmelerini ücreti karşılayabileceğimizi, sevk edilmesi gerekiyorsa sevk edilmesini istedim. S. Hanım, yoğun bakım hastasının sevk edilemeyeceğini, hiçbir doktora gerek olmadığını hastane doktorlarının yetkin ve yeterli olduğunu ancak babamın durumunun iyi olmadığını söyledi ve hastaneden gitti.
"Beyin sapında sıvı toplanmış"
“Annem ve kardeşim babamın yanına girdi, babamın yanında olan bir yoğun bakım çalışanı babamın beyin sapında sıvı toplandığını ve sıvının beyin cerrahı tarafından alınması gerektiğini söylüyor.
"Biz dışarıdan hekimlere bu durum neden kaynaklandığını ve ne olabileceğini sorduk. Bir an önce müdahale edilmesi gerektiğini öğrendik. Yoğun bakımın kapısında hastanenin en yetkili ismi kimse görüşmek istediğimizi ve talepte bulunacağımızı söylüyoruz.
“Gece müdürü olduğunu söyleyen bir yetkili geldi. Babamın beyin sapında 'sıvı var mı', varsa müdahale edildi mi, edildiyse kim etti, bunun yazılıp imzalanmasını istiyoruz. Gece müdürü hastanede beyin cerrahı olmadığını, anestezi hekimlerinin olduğunu söyledi.
"Savcı hastaneye ekip gönderdi"
"Yoğun bakımda kontrolün sürdüğünü söylüyor fakat sonradan yoğun bakımda hiç hekim olmadığını öğrendik. Ben yazılı kaşeli belge istediğimi söyleyip ayrıldım, 20 dakika sonra bizi çağırdılar ve polis getirmişler, polis eşliğinde bilgi veriyorlar. Nöroloji doktoru ile görüşüldüğünü babamın durumunun stabil olduğunu ve hekimin gelmeyeceğini söylüyor.
“Polislere şikayetçi olduğumuzu hastaneye bir beyin cerrahı çağrılmasını istediğimizi söyledik. Kasten yaralamaya teşebbüsten şikayetçi olduk. Nöbetçi savcı ile görüştük hastaneye ekip gönderildi. Gelen ekip Savcının talimatı olduğunu, hastaneye ya bir hekimin çağrılmasını ya da dışarıdan gelecek bir hekimi kabul etmeleri gerektiğini veya bunları yapmayacaklarsa tutanak tutulacağını söyledi.
"Tutanağı duyar duymaz doktor geldi"
“Tutanağı duyar duymaz Genel Müdür U. Beyi aradılar, o saate kadar defalarca kez başhekimle görüşmek istediğimizi söyledik, başhekim yok, numarası da verilmiyor. Gece 04.00 gibi U.Bey ile görüşüldükten sonra hastaneye nöroloğun geleceği söyleniyor.
“04.50’de nörolog Y. A. geldi ve bize kurduğu ilk cümle ‘ben buraya niye çağrıldığımı anlamadım’ oldu. Doktor bize, ‘beyin de pıhtı yok, beyin de plak yok, beyin kanaması yok, beyin damarlarında yaygın bir şekilde anjiyo sıvısının bulunduğunu’ ve babamın durumunun çok kötü olduğunu söyledi.
"Doktor 'beyinde anjiyo sıvısı var' dedi"
"Kendisiyle konsültasyon yapıldığını, pıhtı olduğunu söylediğini şimdi ise; farklı konuştuğunu bizi yanlış yönlendirdiğini ifade ediyoruz. Sizinle görüşüldü mü diyoruz, yanıt alamıyoruz. ‘İşlem yapan hekimler gelsin’ dedi, apar topar gitti. Giderken ‘ben babanıza hiçbir işlem yapmadım’ diyor. Malpraktis geliştiğine çok emin ve bunu bildiği için kendini garantiye alıyor, sorumluluk üstüne kalmasın istiyor.
“Saat 05.00’ten- 8.30’a kadar doktor görmedik. Sabah saatler sonra başhekim geldi, biyokimya uzmanıymış hekim olmadığını söyledi. Kendisine neden bütün gece gelmediğini, hekimlerin beyin de kanama yokken neden kanama olduğunu söylediklerini, anjiyodan sonra neden kardiyoloji uzmanının gözlem süresinde hastanede kalmadığını, gece boyu neden hastaneye hiçbir hekiminin gelmediğini sorduk.
"Biz bunları söylediğimizde kardiyoloji uzmanı S. Hanım’ın gece 01.00’e kadar hastanede olduğunu söyledi. Bunun tutanak altına alınmasını istedim bu sırada ‘babanızı düşünelim bunları konuşmayalım’ dedi ve ayrıldı.
"Beyin ölümü gerçekleşti"
“10.30’da başhekimliğe çağrıldık, çok fazla hekim vardı, isminin B. C. olduğunu babamla artık kendisinin ilgileneceğini söyledi. Ardından babamın sabah 08.00 sıralarında kalbinin iki kez durduğunu ve geri getirdiklerini ancak babamda beyin ölümü bulgusu olduğunu düşündüklerini belirtti.
"Beyin ölümü tanısını koymanın güç olduğunu ve beyin anjiyosu yapacaklarını anlatıyor. Bütün gece gelmeyen Medicana Hastanesi hekimlerinin toplanacağını, yüzde bir ihtimal olduğunu ve bu ihtimale bel bağlamamız gerektiğini söyledi.
Ölüm nedeni: Beyin kanaması
“Öğlen saatlerinde babamın yanına aldılar, B. C. yanımıza geldi ve ‘bizce beyin ölümü gerçekleşti’, geri dönüşü olamaz mı diye sordum, imkansıza yakın dedi. Beyin ölümünün nedenini sordum, beyin kanaması dedi.
"Hekimleriniz ‘asla değil’ dediği şeyi mi ölüm nedeni olarak söylüyorsunuz diye bağırdım. Biz saatlerce beyin cerrahı gelsin, hekim gelsin diye yalvardık kimse gelmedi ve saatler sonra kardiyolog ve nöroloğun asla değil dedi tanıyla beyin ölümü gerçekleştiğini söylediler.
“O saatten sonra doktor görmedik. Pazar gecesi bir telefon geldi, B. C., babamın 23.45’te kalbinin durduğunu 40 dakika müdahale edildiğini ancak kalbinin geri gelmediğini ve ölümünün gerçekleştiğini söyledi. Beni aradığında ise; saat 01.30’du. Neredesiniz diye sorduğumda hastanede olduğunu belirtti. Bir önceki gün doktor gelsin diye yalvardık kimse gelmedi, bir gün sonra ölüm haberi vermek için hastaneye gelmiş. Babamın ölüm nedenini sordum tekrar, ‘beyin kanaması’ olduğunu söyledi.
"Savcılık soruşturma başlattı"
"Babamın ölüm raporunda beyin kanaması geçmiyor, doğal ölüm geçiyor. B. C., Sağlık Bakanlığı’na ölüm nedeninin gönderildiğini onların sisteminde görüldüğünü söyledi.
"Ardından Savcı geldi ve ölüm türüne şüpheli ölüm olarak geçtiğini ve otopsi yapılması gerektiğini otopsi talep edeceğini söyledi.
“Babamın hiçbir şeyi yoktu, sadece kontrol amaçlı gelmiştik. Sapa sağlamdı, hastaneye yürüyerek geldik, 2 bin 500 TL anjiyo ücreti almak için işlem yapıldı, bize babamızı tabutunu verdiler.
"Bunun hukuki tanımı cinayettir"
"Bunun hukuki tanımı cinayettir, saatlerce hekim gelmedi. Anjiyo yapan hekim gözlem sırasında hastanede yoktu. Biz başhekimden, kardiyoloji hekimlerinden, nöroloji doktorundan ve hastane yetkilerinden şikayetçi olduk.
“Bu arada doktor gelmediği için hiçbir yetkili bulamadığımız için yaklaşık altı saat boyunca defalarca kez 186’yı aradık, şikayetimizi ilettik, ve CİMER’e başvurduk. İnsan hayatını bu kadar basit görülemez, bu olayın peşini bırakmayacağız."
Medicana Hastanesi: İhmal yok, soruşturma başlatıldı
Olaya ilişkin aradığımız Medicana İzmir Hastanesi, "haftasonu olduğu gerekçesiyle yetkili isim bulunmadığı" cevabını aldık.
Ulaştığımız bir yetkili ise; "olaydan haberdar olduğunu ancak kendisinin hekim olmadığı için detaylara hakim olmadığını, olayın savcılığa intikal ettiğini ve hastanenin ihmalinin olmadığını" belirtti.
(RT)