Hatemi acilen yapılması gerekeninse çok net olduğunu söylüyor:
* Müsadere edilen azınlık vakfı malları derhal iade edilmeli.
* Üçüncü kişilere geçirilen mallarla ilgili tazmin düzenlenmeli.
Hatemi: Devlet ne yapması gerektiğini biliyor; adım atmıyor
Hatemi, devletin bu konuda ne yapması gerektiğine dair metnin çoktan hazırlanmış olduğunu anımsatıyor. Yurttaşlarının haklarını ihlal etmeyen bir Vakıflar Yasası'nın yürürlüğe girmesi.
Ancak, söz ettiği en son Cumhurbaşkanı Sezer'in Meclis'e geri gönderdiği yasa metni değil.
Bu metnin, hak ihlallerine zaten çare bulmadığını, üstelik vetosuyla Sezer'in "haksızlıkta bir adım daha öteye gittiğini" düşünüyor Hatemi.
"Yasalaşması halinde yine AİHM'ye gidecek davalar kaçınılmazdı."
Kezban Hatemi'nin sözünü ettiği metin, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi tarafından, Dışişleri Bakanlığı, azınlık vakıfları temsilcileriyle toplandıktan sonra hazırlanan tasarı. Ama bu metin Meclis'te hiç görüşülmemiş durumda.
"Devlet ne yapılması gerektiğini çoktan biliniyor; bu metin yazıldı, iletildi; üzerine İngilizce ve Fransızca kitaplar bile yazıldı; ama adım atılmıyor."
Meclis'te sorunlu Vakıflar Yasası metni tartışmaları sırasında bile yurttaşlarını dışlayıcı konuşmaların geçtiğini anımsatan Hatemi, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) içinde "bu konunun çözülmesini canı gönülden isteyenler" olduğunu söylüyor, Başbakan Erdoğan'ın, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün ve Heybeliada Ruhban Okulu konusunda da Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in "samimi" olduklarına değiniyor.
"Devlet yurttaşına farklı hukuk düzeni uyguluyor"
Hatemi, Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı'yla ilgili davanın seyrini de şöyle özetliyor:
"Bu on yıllık davanın AİHM'ye gitmemesi gerekirdi. Ama iç hukuk yolları tükenince cemaatlerin yapacak bir şeyi kalmamıştı. Çünkü sistemli olarak cemaatlerin mülkiyet hakkını ihlal ediyor, ayrımcılık yapıyoruz."
Hatemi, Yargıtay'ın 1974 tarihli, "rezil rüsva" diye nitelediği içtihadına değiniyor:
"1974 tarihli kararla, vakıflara 'vakfiyede yer almıyorsunuz, tüzel kişiliğiniz yok' dendi. Böylece, hukuku ve Lozan Antlaşması'na görmezden gelerek cemaatlere ait gayrimenkullere, 'mülhak vakıf' adı altında mazbataya alma, başka potada eritme gibi hukuk dışı sistemlerle, yeni düzenleme olmaksızın, bazen de polisiye tedbirlerle el atıldı. Bunlara el konulduktan sonra da üçüncü kişilere 'komedi' denebilecek rakamlarla devredildi."
Bu durum için "devletin müsadere etmesi, gasp etmesidir" diyor Hatemi ve sonuçlarını şöyle açıklıyor:
"Cemaat vakıfları, gayrimüslim olan, bu toplumda yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ait hayri, dini, sosyal kurumları -okul, kilise gibi- besleyen, can damarlarıdır. İşte bunlara el kondu. Devlet bu yurttaşlarına farklı hukuk düzeni uyguladı."
Vakıfların taşınmazların el konmasına olanak sağlayan 1974 tarihli Yargıtay kararı 1936 beyannamesiyle gerekçelendirilmişti. Ama, Hatemi, bu hukuksuz kararın bile Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı'na uygulanamayacağını söylüyor:
"Bu vakıf, 1936 beyannamesinden önce, 1935'te kurulmuştur. Okulsa, 1454'te kurulmuş bir okul. Adı: 'Mektebi Kebir'. İşte b okulu besleyen taşınmaza el kondu. AİHM kararı hukuğun gereği olarak verilmiş, doğru ve yerinde karar."
AİHM kararı: Türkiye mülkiyet hakkını ihlal etti
AİHM, 9 Ocak tarihli kararında, mülkiyet hakkını ihlal ettiğini saptadığı Türkiye'yi 890 bin avro tazminat ve 20 bin avro da mahkeme masrafı ödemeye mahkum etti.Mahkeme, ayrımcılıkla ilgili iddiayı ayrıca incelemeye gerek olmadığına karar verdi.
Vakfın biri Beyoğlu, diğeri Kadıköy'de bağış yoluyla elde ettiği iki ayrı gayrimenkul için 1952 ve 1958'te İstanbul Valiliği tarafından kendisine verilen tapular, Hazine'nin girişimiyle 1996'da mahkeme kararıyla elinden alınmıştı. Hazine, bu taşınmazların 1936 beyannamesinde yer almadığı gerekçesiyle dava açmıştı. Yargıtay da bu kararı 1996'da onamıştı.
Vakıf, 1997'de AİHM'ye başvurmuştu.
AİHM, kararında Vakfın taşınmazları yasal olarak elde ettiğini, 38 ve 44 yıl boyunca vergilerini ödediğini, 1952 ve 1958'de elde ettiği taşınmazlarla ilgili yıllar sonra verilecek olan 1974 tarihli Yargıtay kararını öngöremeyeceğini belirtti.
Avukat Alkan: İşçi Partisi Beyoğlu'ndaki binayı işgal etti
Milliyet gazetesinin haberine göre, Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı'nın AİHM'deki davasını yürüten avukat Gülten Alkan, tazminatın, vakfın kaybettiği taşınmazların değerini karşılayamayacağını, İşçi Partisi'nin Beyoğlu'ndaki binayı işgal ettiğini, 10-20 YTL gibi çok komik kiralar ödediğini söyledi; "Bu sömürü yıllardır sürüyor" dedi. (TK)