Yargıtay Ceza Genel Kurulu (YCGK), "Türkiyelilik" kavramını öneren ve 1 Ekim 2004'te kabul edilen Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Raporu nedeniyle dönemin İnsan Hakları Danışma Kurulu (İHDK) Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve Alt Komisyon Başkanı Prof. Dr. Baskın Oran'ın "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla yargılandıkları davadan beraat kararını onadı.
10 Mayıs 2007'de Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi, Ceza Yasası'nın (TCK) 301. maddesinde tanımlanan "Türklüğü aşağılama" iddiası yönünden Adalet Bakanlığı'nın izin şartının oluşmadığı gerekçesiyle Kaboğlu ve Oran hakkındaki davanın düşürülmesine ve sanıkların 216. maddede tanımlanan "halkı kin ve düşmanlığı tahrik" suçundan beraatine karar vermişti.
Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesi, TCK'nın 216. maddesinden verilen beraat kararını, suçun maddi ve manevi unsurları ile oluştuğu gerekçesiyle bozmuştu.
Yargıtay Başsavcısı, Kaboğlu ve Oran hakkındaki beraat kararının bozulmasına itiraz edince dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulu gündemine geldi. Genel Kurul, 28 Nisan'daki toplantıda mahkemenin beraat kararının onanmasına hükmetti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bu kararının ardından Kaboğlu ve Oran'ın beraat kararı kesinleşmiş oldu.
Kaboğlu: Karar, tüm yargı açısından yönlendirici nitelikte
Kaboğlu, YCGK'nun Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin esastan bozma kararını kaldırma ve Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi'nin beraat kararını onama yönündeki kesin kararının, "Türkiye'de düşünce ve tartışma özgürlüğü bakımından önemli bir kazanım" olarak nitelendirdi.
Kararın Ceza Yasası'nın 216. maddesi açısından "Yargıtay Daireleri Genel Kurulu düzeyinde ilk uygulama örneği" olduğunu bianet'e açıklayan Prof. Kaboğlu, "Bu karar, Yargıtay Daireleri dahil olmak üzere bütün yargı organları bakımından yönlendirici bir özelliğe sahip" dedi.
"Dört yıllık davanın yarattığı haksızlık son buldu"
Kararın dört yıla yayılan "dava sürecinin yol açtığı büyük bir haksızlığa son noktayı koyduğunu" belirten Kaboğlu, bunun ifade özgürlüğünü kullananlar için de keyfi düşünce suçu yaratılamayacağının da tescili olduğunu ve insan haklarına ve demokrasiye katkı sunmasını dilediğini ifade etti.
Kararın, raporun ava edilmesinden sonra İHDK'yı toplantı çağırmayarak 4643 sayılı Kanunu sürekli olarak ihlal eden hükümet için de ciddi bir uyarı olduğunu savunan Kaboğlu, kaldırılması gereğine işaret ettiği 301 açısından da son kararın göz önünde bulundurulması gerektiğini açıkladı. (EÖ)