Ekonomik zorluk ne anlama geliyor?
Öncelikle asgari ihtiyaçları doğru düzgün gideremiyoruz. Kültürel ihtiyaçlardan feragat ediyoruz. Tiyatro ve eğlence hayatımızda hiç olamıyor. Kitap çok nadir alabiliyorum.
Yıllardır Fransızca çeviri yaparak ve dersler vererek geçimimi sağlıyorum. Devamlı bir iş bulamamaktan dolayı da sürekli bir tedirginlik yaşıyorum.
Çalıştığım zamanlar Pendik'ten Kadıköy'e gitmek için belediye otobüsünü kullanıyorum. Oturacak yer bulunca yolculuk biraz daha rahat geçiyor. Ama genelde ayakta kalıyorum ve bu nedenle de ayaklarımda çok ağrı hissediyorum. Düşünün 45 dakika sürüyor. Ulaşımda taksiye kendi hesabımdan hiç binmediğim gibi daima ekonomik yollara başvuruyorum.
Ev için az alışveriş yapıyorum ama çeşitli olmasına dikkat ediyorum özellikle. Ayrıca, köyden de çeşitli gıda malzemesi geliyor. Onlar hem daha hesaplı hem de daha sağlıklı oluyor.
En çok neden tedirgin oluyorsunuz?
Şahsen beni en çok sağlık konuları korkutuyor. Ben Yeşil Kart sahibiyim. Onu almak için o kadar uğraştım ki... Sekiz aşamadan geçiyorsunuz: Tapu müdürlüğü, belediye, mal müdürlüğü, bağ-kur, muhtarlık, kaymakamlık, vergi dairesi, sağlık ocağı... Ama gelin görün ki, bu karta sahip olanlara değişik, geçiştirici bir gözle bakıyorlar hastanelerde. Zaten ilaç masraflarının karşılandığı da yok.
Ne eksik kalıyor?
Her şeyden önce, çocuklarıma istediğim gibi bir eğitim veremediğimi düşünüyorum. Bu duygu beni rahatsız ediyor. Devlet okulları verimli değil ve kişiyi kendi halinde bırakıyor. (EÖ)
(*) Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) tahminlerine göre Türkiye'de yaklaşık 6,5-7 milyon engelli bulunuyor. Türkiye'de engelli sayısının tespiti için DİE, henüz Özürlüler İdaresi Başkanlığı işbirliğiyle 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması'nı başlattı.
(**) DİE'ye göre, Temmuz-Eylül 2002 döneminde işsizlik oranının yüzde 9.9'a yükseldiğini açıkladı. Eğitimli gençler arasındaki işsizlik oranı ise yüzde 31.1'e yükseldi. Yani her üç eğitimli gençten 1'i işsiz.