Ayşenur: İçime dünyayı sığdırdım, tekerlekli sandalyemi asansöre sığdıramadım

*Ayşenur'un ismini değiştirdik.
Ayşenur cam kemiği hastalığıyla mücadele eden genç bir kadın. Kemikleri son derece hassas olduğu için en küçük bir darbede bile kırılma riski taşıyor.
Hayatını tekerlekli sandalyede idame ediyor, ve oldukça hareketli ve enerjik bir yaşam sürüyor. Gitar eğitimi alarak müzikle tanışan Ayşenur, zamanla halk eğitimde hocalık yapmaya ve cafelerde canlı müzik performansları sergilemeye başladı.
Özel dersler veriyor ve sosyal medyada hayatına dair paylaşımları büyük ilgi görüyor. Bir gün, özel bir radyo programı için teklifle karşılaşıyor ve bir arkadaşıyla birlikte yola koyuluyor.
Ayşenur, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Arabayı park ederken çok zorluk yaşadık. Radyoya yakın bir yerde benim inmem gerekiyordu çünkü tekerlekli sandalye için yollar ve kaldırımlar çok uygun değil. Bir lokanta, park yerini kullanmamıza izin verdi. O ana kadar en zor sürecimiz buydu diye düşündüm." Arabayı park ettikten sonra, radyoya gelen Ayşenur, görevlilerle buluşmak için binaya doğru ilerliyor. Ancak karşısında bambaşka bir engel var.
"Radyonun bulunduğu binanın önüne geldik. İçeri girince asansöre kadar 8 basamak olduğunu gördüm. Radyodaki arkadaşlarım ve görevli ekip, birlikte zorla asansörün önüne çıkabildik. Tam her şey bitti derken, yeni bir sorun daha karşımıza çıktı. Başkentin göbeğindeki bir binaya tekerlekli sandalyem sığmadı. Gerçi ben yayından çok önce gelmiştim, park sorununu düşünerek. Ama asansör hiç aklıma gelmemişti."
Ayşenur’un yaşadığı bu anlar, sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da zorlu bir süreci ortaya koyuyor. Ancak programcı, Ayşenur’un yaşadığı sıkıntılara karşı büyük bir üzüntü içindeydi. Ayşenur, o anı şöyle anlatıyor: "Radyo programını birlikte yapacağımız programcı da aşağıya inmişti. Bakışlarını asla unutamam; öyle üzgün ve çaresizdi ki, sanki binayı o yapmış ve bunları düşünememiş gibiydi."
Ayşenur'un tekerlekli sandalyesinin kolçakları ve ayak kısmı sökülmüş, ancak nihayetinde asansöre girmeyi başarmış. Diğer arkadaşları ise merdivenlerden koşarak dördüncü kata çıkmış, Ayşenur’u karşılamak için hazırlanmışlar. Ayşenur, “Tam her şey bitti derken, sandalyemin parçaları koridorda yeniden takıldı ve radyoya geldik. Ben gülüyor ve onları teselli ediyordum. Artık üzülmemeyi öğrenmiştim” diyor.
Son olarak şöyle diyor Ayşenur: ”Çok güzel bir canlı yayın oldu. Sonra gitme vakti gelmişti. Yeniden sandalyemin aksamları söküldü ve asansöre zar zor yerleştirildim. Aşağıdaki 8 basamağı da sorunsuz geçtik. İnsanlar bana gözleriyle sarıldı, ve ayrıldım.”
(AÇA/EMK)
Kadın ve içsel devrim: Toplumsal baskılardan özgürlüğe

İŞİTME ENGELLİ GÜLİZAR'İN HASTANE MÜCADELESİ
"Kızımın duymaması gerekenleri duymasını istemiyorum"

Güzelliğin sınırlarını kim belirler?

Eğitim için asla geç değil: 55 yaşında üniversiteli oldu

Birlik olmadan kimse güvende değil
