Görsel: Ercan Altuntaş
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Kobanî davasının 10. duruşması oturumlar halinde Sincan Cezaevindeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor. Duruşmaya Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler katılırken, farklı cezaevlerindeki siyasetçiler SEGBİS'le duruşmaya bağlandı.
MA’nın haberine göre, Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada mahkeme başkanı, dosyaya eklenen evrakları okudu. Aysel Tuğluk hakkında verilen ATK raporu da dosyaya eklendi.
Duruşmada söz alan HDP eski MYK üyesi Bülent Parmaksız, cezaevinde yaşadıkları sorunların giderek arttığını belirtirken, cezaevlerinde keyfi aramaların yoğunlaştığını söyledi.
Aysel Tuğluk için “kopyala yapıştır” rapor hazırlandı
Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Aysel Tuğluk’un avukatı Serdar Çelebi de şöyle dedi:
“2021’nin başında hastaneye sevki yapıldı. Oradaki bir dizi tetkik ve incelemelerin sonucunda Demans hastalığı teşhisi konuldu. Bunun üzerine infazın geri bırakılması ve tahliyesi talebinde bulunduk, ancak geri dönüş alamadık. İnfazın geri bırakılması belli koşullara bağlı. ATK’nin onayına bağlı, biz de biliyoruz, ancak bunun bir tahliye gerekçesi yapılmamasına dair AİHM’in ihlal kararı var.”
ATK’nin raporunun sorgulanması gerektiğini söyleyen Çelebi, bu nedenle alternatif raporlar aldıklarını söyledi. Demans hastalığının cezaevinde tedavisinin mümkün olmadığını ve savunmasını bile yapamayacağını belirten Çelebi, kendi talepleri sonucunda Kocaeli Cezaevi’ne bir müzekkere yazıldığını belirtti.
Çelebi, bu müzekkerenin üzerine Tuğluk’un hastaneye sevk edildiğini hatırlattı ve şöyle dedi:
“Hastanede yazılan raporda, güncel sorulan sorulara kısmen yanıt verebildiğini ve Demans’ın sabit olduğu belirtildi, ancak son karar ATK’ye bırakılarak sevk edildi. ATK’den sağlık durumuna dair bilgi almak istedik, ancak kurum sadece iddianameden kopyala yapıştır yazı yazmış. Raporun nasıl düzenlendiği çok açık.
"Sonuç kısmı, ara karara cevap vermese de, içeriğinde Tuğluk’un sağlık sorunlarıyla ilgili bazı testler, gözlem ve tespitler var. Kişinin dikkat alanında daralma olması nedeniyle yapılan testlerde anlık sözel fonksiyonlarının ve soyutlama becerisinin zayıf olduğu kaydedilmiş. Bu tespitlere rağmen savunma almak konusunda ısrarcı mısınız? Biz savunma yapamayacağımızı söyledik. Bu nedenle tahliye talebimizi yineliyoruz.”
“Raporda nörolog imzası yok”
Demans hastalığının uzmanlık alanı nöroloji olmasına rağmen raporda tek bir nörolog imzası olmadığını belirten Çelebi, rapordaki tüm imzaların psikiyatristlere ait olduğunu belirtti. Müvekkilin insan onuruna uygun bir biçimde yapmış oldukları tahliye taleplerinin reddedildiğini söyleyen Çelebi, Tuğluk’un hastalığının ilerlediğini ve söz konusu hastaneye sevkinin şart olduğunu söyledi.
Çelebi’nin ardından savunma yapan Ayla Akat Ata, bu yargılamanın tarafları olduğunu, dosyada yargılanan herhangi birine söz verilmesi gerektiğini belirtti. Kendisinden önce SEGBİS ile Kocaeli’nden bağlanan siyasetçilerin söz istediğini söyleyen Ata, mahkemenin önce kendisine söz vermesine tepki gösterdi ve sözün Kocaeli’ndeki siyasetçilere verilmesini talep etti. Ancak mahkeme, bu talebi reddetti.
“Özgür yurttaş olmak istiyoruz”
Darbelere karşı olduklarını aktaran Ata, 28 Şubat 2015’teki Dolmabahçe Mutabakatı olarak anılan deklarasyonu hatırlattı. Ata, Mutabakat'ta ilk maddede demokratik siyasetin vurgusu yaptığını ifade etti ve şu an demokratik siyaset yapamadıklarını, engellendiklerini söyledi.
Ata, şöyle dedi:
“Yaşadığımız sorunlar Türkiye’nin her yerinde açığa çıkan sorunlar değil. Benim dilim yasaklanıyor. Diyarbakır’dan kalkan her uçak panik yaratır. Bizim gerekçelerimizle ülkenin batısının hissettiği gerekçeler aynı değil. Medyanın kapısı bize kapalı. Bizim neler yaşadığımızı bilmiyorlar. Ciddi bir yanlış söylem kamuoyuna pompalanıyor. Özgür yurttaşlar olmak istiyoruz. Türkiye sınırları içinde kendimi bir Kürt olarak ifade etmek istiyorum. Devlet kendisini nasıl ifade edecek.”
Mahkeme başkanının “Savunma fail ve fiille ilgilidir. Savunmanızı dosya kapsamında yapın” ifadelerine yönelik, mahkemede siyasi kimliği olan insanların yargılandığını ifade eden Ata, “Madem burada yargılanıyorum, yurttaşı olduğum ülkeye dair de yaptığım açıklamalar savunmamın bir parçasıdır. Tutuksuz yargılandığım bütün davalar tutuklama gerekçem. Biz tarihsel bir süreçte yargılanıyoruz. Hangi aşamada ne dediğimin farkındayım” dedi. Heyet adına üzgün olduğunu belirten Ata, “Bu dosyada keşke fail gelse dese ki ‘Beni Ayla Hanım yönlendirdi.’ Bu dosyada yargılanmamın tek nedeni genel merkez tweetini paylaşmamdır. Fail olmadan failin azmettiricisi olur mu? Bizi yargılıyorsunuz. Dinlemek, tahammül etmek zor olabilir ama zorundasınız” dedi.
Ara Karar
Ata müdafi Erol’un beyanlarına ve Gültan Kışanak’ın söz alma talebine istinaden ara karar veren mahkeme heyeti, kararında “Bilmeyenler yönünden öğrenilmesi ve bilenler yönünden tekrar hatırlatılması babında 5271 sayılı CMK’nin 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasının H bendinde sorgunun şüpheli veya sanığın hakim veya mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenilmesi olarak tanımlandığı, bu kapsamda kovuşturma aşamasında sorgu ve savunmanın kovuşturmaya konu suçlarla ilgili olması gerektiğinin ihtarına, sanık Aysel Tuğluk’la ilgili savunma yapıp yapamayacağı hususunda dosyada mevcut bulunan adli raporlar ve sanığın görmüş olduğu tedavilere ilişkin belge ve raporlar kapsamında ATK’den rapor aldırıldığı, ayrıca tanık olarak bu hususta beyanda bulunacağı belirtilen Gültan Kışanak’ın bu alanda bir uzmanlığının olmaması ve sanık olması nedeniyle beyanda bulunamayacağı, Tuğluk’un müdafilerin bulunduğu ve müdafilerin yazılı ve sözlü beyanlarıyla bu husustaki taleplerini ve itirazlarını dile getirdikleri anlaşıldığından Kışanak’a söz verilmesine gerek olmadığı karar verildi” diye açıkladı.
Ardından tekrar söz alan Ata, adil yargılama ve yargı mekanizmalarının önemini hatırlattı. Ata, “Bizi yargılarken bizi tanımak zorundasınız. Bizi tanımanıza fırsat sunan bizleri tanımayı reddediyorsunuz. En nihayetinde vicdanınızla hareket etmek durumundasınız. Burası hala bir yargılama makamı. Biz tarihe not düşmek istiyoruz” diye belirtti.
Duruşma yarına (1 Mart 2022, Salı) bırakıldı.
TIKLAYIN - HDP: Kobanî protestolarında aslında ne oldu?
TIKLAYIN - Demirtaş neyle suçlandı, gerçekler neydi?
(EMK)