*Yasemin Özgün, duruşma salonunda Aysel Tuğluk’a yaşatılanlara ilişkin izlenimlerini yazdı.
1 Ağustos Pazartesi sabah Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam eden Kobani Davası’nın 14’üncü duruşması, 2’nci gününde mahkemenin Aysel Tuğluk için bir önceki oturumda aldığı, tutuklu bulunduğu Kandıra Cezaevi’nden (SEGBİS) ile katılma kararına karşı “Aysel için 1000 kadın” grubu olarak sesimizi bir kez daha duyurmak için basın açıklaması yapmak istedik.
Duruşma salonunun önünde açıklama yapmamıza izin verilmeyeceğini bildiğimizden kampüsün hemen dışında toplanmamızla beraber ellerinde telsizlerle 10 kadar polis belirdi ve tehditkar bakışları altında yolun gürültüsünü de duymamaya çalışarak basın açıklamamızı yaptık.
Aysel’in ilerleyen hastalığına rağmen tutukluluk halini sürdürmenin ve SEGBİS’le ifade almaya zorlamanın ona yapılan bir işkence olduğunu ve bu işkenceye bir an evvel son verilmesi gerektiğini belirttik.
Sözleri zar zor çıkıyordu ağzından
Duruşma başlar başlamaz mahkeme başkanı Aysel’e hitaben konuşmaya başladı ve ona ilişkin suçlamaları tek tek saydıktan sonra, bir tanık ifadesini ayrıntılarıyla okudu ve Aysel’e bu anlatılanları kabul edip etmediğini sordu.
Dengesini sağlamakta güçlük çektiği için sanırım, oturduğu sandalyenin ucuna ilişmiş gibi duruyordu Aysel ve olan biteni anlamakta çok zorlandığı belliydi, zar zor birkaç kelime söylüyor, tutuk tutuk konuşmaya çalışıyordu. “Ben konuşamam… bilmiyorum… ifade veremem… tanımıyorum” sözleri zar zor dökülüyordu ağzından.
Avukat arkadaşların bu halde ifadesini almaya çalışmanın zor ile, işkence altında sorgulamak olduğunu, savunma hakkının gaspı anlamına geldiğini ve mahkeme başkanının buna son vermesi gerektiğini ısrarla belirtmelerine karşın tüm taleplere gözü kapalı “reddine… reddine” dendi ve “soru sormuyorum, gözlem yapıyorum” diyen mahkeme başkanı yeni sorularını sormayı sürdürdü.
Aysel yine konuşmakta güçlük çekerek bir şeyler mırıldandı ve Gültan daha fazla dayanamayıp “Yeter artık işkence ediyorsunuz hem Aysel’e hem de bize” diye feryat etti.
Çok utandık, çok üzüldük, çok öfkelendik...
İleri derecede bir demans hastasını SEGBİS'le ifadesini almaya çalışmanın, sorguya çekmenin işkence etmek demek olduğunu, kabul edilemez olduğunu günlerdir dile getiren Aysel’in avukatları, kadın yoldaşları, arkadaşları olarak şimdi bu işkenceye tanıklık ediyorduk.
Kürt bir kadın avukat, siyasetçi, bu topraklarda kadın hareketinin önde gelen isimlerinden biri olarak yıllarca bu salonlarda cevvalce savunmalar yapmış, meydanlarda özgürlük mücadelesinin sesi, sözü olmuş kocaman yürekli bir kadına, tam da bu özellikleri yüzünden rehin tutulan bir kadına yapılan zulme tanıklık ettik bugün.
Maruz kaldığın diğerleri gibi bu zulmü de engelleyemedik Aysel, affet bizi. Ama mücadelemiz bitmedi, huzurlu bir ortamda, evinde, dostlarınla, şefkatle sarıp sarmalandığın bir ortamda tedavine başlanana kadar yanında olmaya devam edeceğiz.
(EMK)