Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
"Türkiye'de ırk ayrımcılığı" yok diye bir yanlış algı süregidedursun; büyük büyük nineleri, dedeleri Afrika'dan köle olarak getirilen Afro Türkler, karşılaştıkları ayrımcılıktan kurtulmak için ya kendi yaşam alanlarının dışına çıkmaktan imtina ederek ya da gelecek neslin rengini "beyazlatmak" için beyazlarla evlenmeyi yeğliyor.
Türkiye'de günlük yaşamda ayrımcılığın türleri de değişken; Afro Türk bebeklere "ay ne şeker" şeklinde yaklaşmaktan tutun da "çikolata", Arap" gibi lakap takmaya; yolda karşılaşıldığında renginden dolayı turist sanılarak dalga geçmeye kadar uzanıyor.
Beyazlarla evlenmeyi tercih ediyorlar
Kendi yaşadıkları zorlukları çocuklarına aktarmamak ve sonraki jenerasyonun rengini açmak için genellikle beyazlarla evleniyorlar. Bu düşünce ile yapılan evliliklerde temel motivasyon beyazlaşmak oluyor ve birlikte olunan kişinin karakter özellikleri çoğunlukla sorgulanmıyor.
Saha araştırmaları sırasında özellikle kadınlarla görüşen Yrd. Doç. Dr. Lülüfer Körükmez, evlendikten sonra eşi, eşinin ailesi ve sosyal çevresi tarafından siyah olduğu için irdelenen ve aşağılanan örneklerin olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor.
"Bu tür sebeplerle boşanmalar çoğalıyor. Özellikle köylerde eşinden ayrılmış ve çocuklarıyla yaşayan pek çok anne ile karşılaşıyoruz. Boşanan kadınlar genellikle çocuklarıyla birlikte aile evine geri dönüyorlar. Bu evlerde anneanne çocuklara bakıyor, anne de bulabildiği işlerde çalışıyor. Bu da genellikle sanayileşmiş tarımda sezonluk çalışma şeklinde oluyor. O mevsim özelinde lahana toplanacaksa lahana, mandalina toplanacaksa mandalina gibi düşünülebilir. Sayıları oldukça fazla olan bu aileler, kendi içinde olabildiğince dayanışmaya çalışıyor.”
Siyah kadınlar daha “dokunulabilir” görülüyor
Gazeteci Alev Karakartal, konunun başka bir boyutuna dikkat çekiyor ve siyah kadınların beyaz kadınlara göre çok daha “dokunulabilir” görüldüğünü ifade ediyor:
“Önce insanlar sana bakıyorlar. 'Nerelisin, melez misin' diye sorduktan sonra 'Ayy! Ne şeker' bölümünü de hasarsız atlatırsan hemen sana dokunuyorlar. İzinsiz bir biçimde o el başına geliyor, sonra ilerliyor ve burnuna dokunuyor. Bu tacizdir, başka adı yok. Sürekli taciz altındasın ve insanlara bunun taciz olduğunu anlatamıyorsun.”
"Arap", "çikolata", "siyahî" değil siyah
Arap diye tanımlanmak, Afro Türk toplumunun bazı kesimlerinde Afrikalı diye tanımlanmaktan daha çok kabul görüyor. Beyhan Türkkolu, Afro Türklerin Afrikalı olmayı küçümsenecek bir şey olarak kodladığını belirterek şöyle diyor: “Medyada Afrika genel olarak yoksulluk ve hastalıkla öne çıkıyor. Olumlu şeyler çok az gösteriliyor. Afrikalı değilim Arap’ım ya da koyu tenliyim demek insanlara daha kabul edilebilir gelebiliyor. Tabii ki burada doğduk büyüdük; fakat ten rengimizi Asya’dan getirmedik, Afrikalıyız. İnsanlar, dernekle beraber, bunun daha çok bilincine vardılar.”
Afro Türkler, kendilerine çikolata renkli, siyahi ya da Arap denmesinden rahatsız. Karakartal, “Biz kendimize siyah diyoruz, bu yüzden bizden bahsedenlerin siyah diye bahsetmesini istiyoruz. Bu politik bir tercih ve beyazın karşısına koyduğumuz tanım” diyor.
“Propaganda yapmıyoruz, geçmişimizi öğrenmek istiyoruz”
Nereden geldiklerini öğrenmek ve geleneklerini tanımak isteyen Afro Türkler, tüm bu çalışmaları yürütürken Türkiye’deki kalıpyargılarla da uğraşmak zorunda kalıyor. İzmir’de ikamet eden Ahmet Doğu, bu durumu şu ifadelerle anlatıyor:
“Kamuoyunda şöyle şeyler deniliyor. Siz burada yaşıyorsunuz ama hala oranın propogandasını yapıyorsunuz. Biz oranın propogandasını yapmıyoruz. Tüm insanlar gibi atalarımızın nereden geldiğini merak ediyoruz.
"Her insan gibi siz de anneannenizin, dedenizin nereden gediğini merak ediyorsunuzdur. Sizinki Afyon’dandır, bizimkisi ise Afrika’dan. Bu merak, insanın doğasında vardır.”
Afro Türkler sık sık “İyi ki buraya gelmişsiniz. Buraya gelmeseydiniz orada ne koşullarda olurdunuz?” söylemiyle karşı karşıya kalıyor. Bu tür soruların ve akıl yürütmelerin doğru olmadığını ve rahatsızlık verdiğini belirten Ahmet Doğu, kendisine böyle bir şey sorulduğu zaman “O zaman da o koşullarda yaşanırdı” cevabını veriyor.
Çetinbilek: “Avrupa’da ayrımcılığı çok net hissediyorum”
Avukat Orhan Çetinbilek, ten rengi sebebiyle Türkiye’de herhangi bir ayrımcılığa uğramadığını söylüyor. Avukatlık ve yazarlık meslekleri sebebiyle sık sık Avrupa’ya seyahat eden Çetinbilek, ayrımcılığı Avrupa’da gündelik hayatın içerisinde çok net bir şekilde hissettiğini belirtiyor ve şöyle diyor: “Avrupa ve ABD’deki ayrımcılıktan bahsetmeden bizdeki ayrımcılıktan bahsetmemek bir tarafı eksik bırakan bir şey. Bunların söylenmesi ve karşılaştırılması gerekiyor.”
Kölelik ders kitaplarına girmeli
Afrikalılar Kültür, Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği bir hafıza merkezi gibi çalışıyor ve insan hikâyelerini topluyor. Önceki yıllarda yeterince çalışma yapılmayan bu alanı güçlendiriyor ve tarihsel anlamda gidebildiği kadar geriye gitmeye çalışıyor. Osmanlıca üzerinden araştırma yapan akademisyenlerin elde ettiği bilgiler de derneğin yürüttüğü araştırmalara ekleniyor.
Afro Türk topluluğu, Türkiye’de yeterince bilinmiyor. Müfredatta bu konuda herhangi bir bilgi yok. Karakartal, “Kendini Afro Türk olarak anlattığın an, o ne oluyor diyorlar. Kölelik diye başladığın zaman, burada kölelik mi var diyorlar. Bundan o kadar sıkıldık ki... Köleleştirmek bir insanlık suçudur, bunda anlaşacağız. Tarih kitaplarına bu konu girecek, çünkü bu ülkenin bir kölelik tarihi var. Sadece bizim değil, bu ülkenin insanlarının da buna ihtiyacı var. Ki, bununla yüzleşecekler.”
“Kendime ilginç bir konu buldum diye yaklaşıyorlar”
Bu haberi hazırlarken ilk düşüncemiz, Ege’de Afro Türklerin yoğun olarak yaşadığı köylere gitmekti. Köylerde yaşayan kişilere Afrikalılar Kültür ve Dayanışma Derneği üzerinden ulaşabileceğimizi düşünüyorduk. Fakat dernek, bunun mümkün olmadığını ve Afro Türklerin sürekli uzatılan ve geçmişlerini soran mikrofonlardan yorgun olduğunu söyledi.
Şimdiye kadar yapılan haber ve araştırmalarda çoğunlukla, Afro Türklerin kökenine, geçmişlerine ve nereden geldiklerine odaklanılmış. Yer yer Afro Türklere “egzotik” bir topluluk muamelesi yapılmış ve bu da topluluğun kendini geri çekmesine sebep olmuş.
Görüşmemiz sırasında bu yorgunluğun sebebini sorduğumuz Körükmez, şöyle konuşuyor:
“Hem sivil toplumun önemli bir kısmı, hem akademi hem de gazeteciler ve belgeselciler zaman zaman bu konuyla ilgileniyor. Benim bu ilgi özelindeki gözlemim şu: ‘Kendimize ilginç bir konu bulduk. Gidelim yapalım ve çekilelim alandan’ diye düşünülüyor. Dolayısıyla köylerdeki insanların yorgunluğu da bundan kaynaklanıyor. Hiçbir katkı sağlamaksınızın, haberini yaptık, belgeselini çektik daha ne yapalım şeklinde bir bakış açısı var.”
Afro Türkleri ya da ayrımcılığa uğrayan başka grupları ele alırken destekleme ve güçlendirme çalışmalarının daha kapsayıcı olması gerektiğini belirtiyor Körükmez. Uzun vadeli nitelikleri ve toplumsal kabulü arttırıcı çalışmalar yapmak gerektiğini ifade ediyor. Pratiklerin ayrımcılığa uğrayan grubun kendisiyle değil, geri kalanıyla hayata geçirilmesi gerektiğinin de altını çiziyor. (AT-FD/NU/HK)
***
İŞSİZ GAZETECİLER HABERİNİN PEŞİNDE
1- Yeni "İşlerinde" Konuşuyorlarsa da Onlar Gazeteci
3- Almanya: Yeni Nesil Diaspora/Kopuntu
5- Arap Kızı Camdan Bakıyor'la Gelen Örgüt ve "Araplık"tan Kurtuluş
6- Nasıl Çalışıyor/Çalışamıyorlar; Kalıpyargıları Esnetmek
7- Ayrımcılıktan Kurtulmak İçin Beyazlarla Evleniyorlar
8- Özel Rehabilitasyon Merkezleri ve Sorunlar: Bingöl Örneği
9- İki Yönetici "Engelliye Eğitim Desteği" Uygulamasını Tartışıyor
10- "Engelli Eğitiminde Çözüm Kaynaştırma Sistemi"
11- Bingöllü Öğrenciler ve Veliler Anlatıyor
12- "Gavur"u Gitmiş Mahallesi Kalmıştı, Mahallesi de Gitti
13- Mıgırdıç Margosyan Yıkıntılar Arasındaki Sokağını Bulamadı
14- Nefrete İnat Yaşamı, Aşkı, Mücadeleyi Seçenler
15- Ece Devrim: Zorunlu Seks İşçiliğine Çok Direndim
16- Şahika: Sonradan Trans Kadın Olunmuyor Şahika,
17- Emirhan: Örgütlü Mücadele ve Yaşanana Kayıt Düşmek Şart
18- Sarmaşık Derneği Kapatıldı; Mağdurlar Ne Durumda?
19- Alternatif Bir Banka: Sarmaşık Gıda Bankası
20- Tarihi Dekorlu Bir Modern İstanbul Tasarısı: Balat
21- Kayyum Kıskacında Kalan Sanat
22- Sanatçılar ve Seyirciler Sahnesiz; Öğrenciler Konservatuvarsız Kaldı
23- Kayyum Kıskacında Sanatın Veri Haritası
24- Kürt Hareketlerinin Hapishane Kronolojisi
26- Hapishane: Genel Başkanlara Zorunlu Uğrak
* İşsiz Gazeteciler Haberinin Peşinde projesi Hollanda Kraliyeti Başkonsolosluğu'nun Matra-İnsan Hakları Programı mali desteğiyle gerçekleşti.