İtalyalı meslektaşlarıyla aralarındaki maaş farkı ve çalışma koşullarındaki eşitsiz nedeniyle geçtiğimiz haftalarda eylem yapan Özel İtalyan Lisesi’nin Türkiyeli öğretmenleri grev kararı aldı.
Tez Koop İş Sendikası’nda örgütlenen öğretmenler, bugün okulun önünde yaptıkları basın açıklamasıyla grev kararını kamuoyuna duyurdu. Kararı okula asarak yasal süreci başlattı.
"Aynı okul iki farklı dünya"
Eylemde ilk olarak konuşan sendikanın İstanbul 5 Nolu Şube Başkanı Selahattin Karakurt “Artık sözün bittiği somut adımların atılması gereken yerdeyiz” dedi. Gelinen son noktada arabuluculuk sürecinde de bir anlaşma sağlayamadıklarını dile getiren Karakurt “Grev süreci artık kaçınılmaz bir aşamaya evrildi” ifadelerini kullandı.
Türkiyeli öğretmenlerin İtalyalı öğretmenlerle aynı koridorları paylaşıp aynı sınıflarda derse giriyor olmalarına rağmen daha düşük statüde çalıştıklarını söyleyen Karakurt, ücretler arasındaki 6 katlık farka dikkat çekti. “Bu denli büyük bir farkı hiçbir teknik gerekçeyle açıklayamazsınız, vicdani olarak izah edemezsiniz” diye konuştu.
Kurumlarda ücret farklılıklarının olmasının doğal olduğunu ancak bu farka makul sınırlar içinde kaldığı sürece saygı duyacaklarını belirten Karakurt "Aynı okul iki farklı dünya" uygulamasına son verilmesini istediklerini söyledi. Şöyle konuştu:
“Hiçbir açıklama, 6 kat farkı izah edemez. Hiçbir açıklama, omuzlarımıza yüklenen daha fazla ders yükünü haklı çıkaramaz. Hiçbir açıklama, dayatılan çalışma koşullarını meşrulaştıramaz. Hiçbir açıklama, kendi ülkemizde reva görülen daha düşük statüyü açıklayamaz. O halde soruyoruz! Bu ayrımcılığın sebebi, öğretmenlerimizin Türk olması mıdır?
Bizim itirazımız İtalyan öğretmenlerin aldığı ücretlere değildir. Bizim asıl sorguladığımız ve cevabını aradığımız gerçek şudur: Türk öğretmenler neden bu denli düşük ücretlere mahkûm edilmektedir?”
“Mevcut adaletsizlik ücretlerle sınırlı değil”
Ders yükleri ve çalışma koşullarında da derin bir çifte standart bulunduğunu belirten Karakurt, “İtalyan meslektaşının yerine derse giren bir Türk öğretmen ek ödemeden mahrum bırakılıyor. Ancak aynı görevi yapan İtalyan öğretmen emeğinin karşılığını alıyor.” dedi. Karakuş taleplerini ise şu şekilde sıraladı:
“İnsanca bir yaşam için çalışma koşullarımızın ve maaşlarımızın iyileştirilmesini istiyoruz. Sürekli işten atılma tehdidiyle karşılaşmadan ve gelecek kaygısı duymadan çalışmak istiyoruz
Sendika üyesi olan Türk öğretmenlerin sendikal haklarının tanınmaması ayrımcılıktır. Haftalık ders programı hazırlanırken sadece İtalyan öğretmenlerin ihtiyaçları göz önüne alınıyorsa bu bir ayrıcalıktır. Nitelikli eğitimin sürdürülebilmesi için çalışma koşullarımızın iyileştirilmesini istiyoruz.
Sendika üyesi olduğumuz ve hakkımızı aradığımız için okul yönetiminin işten atma tehditleri ile üzerimizde kurduğu baskının sona ermesini istiyoruz. İnsana yakışır, ekonomik ve sosyal haklara sahip olmak istiyoruz.”
“Bu grev onur grevidir”
Karakurt, öğrencilerimizin eğitimden mahrum kalmaması adına makul bir uzlaşma zeminini yaratmanın yönetimin asli görevi olduğunu ekledi. Sözlerini de şöyle noktaladı:
“Gelinen noktada, çözüme dair sergilediğimiz tüm yapıcı yaklaşımların karşılıksız kalması nedeniyle aldığımız grev kararı bizler için bir tercih olmaktan çıktı, ertelenemez bir zorunluluk halini aldı. Ancak altını önemle çiziyoruz: Bu grev, sadece bir ücret uyuşmazlığı olarak görülmemelidir. Süreç, basit bir pazarlığın çok ötesindedir.”
Burada Türk öğretmenlerinin saygınlığını ayağa kaldırmak için mücadele ediyoruz. İşte bu nedenle; bu grev onur grevidir. Mesleki itibarlarına sahip çıkan öğretmenlerimizin haysiyet grevidir.”
“Son üç yıldır neredeyse zamsız çalıştırılıyoruz”
Basın açıklamasında okulda görev yapan öğretmenler de söz aldı. Tarih öğretmeni İlhan Gülek “Bize insan gibi davranılsın diye, çalışma barışı için, onurumuzu korumak için buradayız” dedi.
Ekonomik krizin ağırlığının en yıkıcı olduğu son üç senedir neredeyse zamsız çalıştırıldıklarından bahsetti. “Ortalama 25 yıllık mesleki deneyimimize, birikimimize rağmen utanç verici bir maaşla çalıştırılıyoruz” diye konuştu.
Gülek okulda yaşadıkları sorunlardan şöyle bahsetti:
“Derslerimiz 50, teneffüslerimiz 5 dakika. Öğle yemeği için ayrılan 30 dakikada ne doğru dürüst yemek yiyebilmek ne de dinlenebilmek mümkün. Öğretmenin asli işlerinden biri olan nöbet görevi bizim okulumuzda sadece Türk öğretmenler tarafından yerine getiriliyor. Nöbetçi olduğumuz günlerde bu tempoya dayanabilmek daha da zorlaşıyor.”
Gülek, ders sürelerinin eğitime uygun olmadığını okul yönetimine ilettiklerini söyledi. Aldığı yanıtı ise şöyle paylaştı:
“Okula dedik ki, Türkiye'deki her okulda olduğu gibi dersler 40 dakika, teneffüslerin 10 dakika olmalıdır. Okul yönetimi ne yaptı? ‘İtalya'da dersler 60 dakika, 40 dakikaya düşürürsek İtalyan öğretmenler maddi kayba uğrar’ diyerek taleplerimizi reddetti. Özel İtalyan Lisesi İtalyan devletine bağlı bir okul olsa da Türkiye sınırları içindedir ve Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlıdır. Okul programı İtalya'nın şartlarına göre değil, Türkiye şartlarına göre hazırlanmalıdır.”
“Bu teklif emeğimizi ve mesleki saygınlığımızı açıkça yok saymakta”
Bugüne kadar tüm demokratik yolları denediklerini ve müzakere masasında birçok taleplerinden de vazgeçtiklerini söyleyen Gülek 10 Aralık İnsan Hakları Günü’ne de atıf yaparak okul yönetimine şu şekilde seslendi:
“‘Bugüne dek yaptıklarımızın, emeğimizin, iki ülke arasındaki dostluğa katkımızın hiç mi önemi yok?’ diye sorduğumuzda okulun İtalyan müdürü bize ‘Sizler İtalya için sadece birer sayıdan ibaretsiniz,’ dedi. Bugün İnsan Hakları günü. Bizi sayıdan ibaret görenlere sesleniyoruz: Biz insanız. Biz öğretmeniz. Siz anlayana kadar da bunu anlatmaya devam edeceğiz. Anlatmanın bir yolu da grev yapmaksa, buna da varız.
“Bu mücadele sadece bizim geleceğimiz için değil, öğrencilerimizin de geleceği içindir.”
(ÇY/HA)







